Settled traducir turco
5,488 traducción paralela
They left him alone and are settled in America.
Onu yalnız bırakıp Amerika'ya yerleştiler.
- Then it's settled.
- Öyleyse sorun kalmamıştır.
This is a waste of the court's time, it's a waste of my time, and it's about time we settled this with a sense of justice and clarity.
Mahkemenin zamanını çalıyor, benim zamanımı çalıyor ve bu olayı adalet duygusu ve berraklıkla ayarlamak üzereyiz.
I thought everything was settled. No.
- Her şey hazır sanıyordum.
You know how the Romans settled this shit?
Romalılar bu tip sorunları nasıl çözerlermiş biliyor musunuz?
Madagascar was one of the last places on Earth settled by humans.
Madagaskar, dünyada insanoğlunun yurt edindiği son yerlerden biri.
You really think she would have thrown it all away and settled down with me?
Sence o gerçekten her şeyi bir kenara bırakıp bir yuva kurar mıydı benimle?
Already did... sent her to Bruce's in Washington until it's settled.
- Gönderdim zaten. ... ortalık sakinleşene kadar, onu Bruce'un yanına, Washington'a gönderdim.
Now that the dust has settled, I was hoping that, I don't know, maybe we can talk about what happened at the farmhouse.
Ortalık biraz sakinleştiğine göre belki çiftlik evinde ne olduğu konusunda konuşabiliriz diye umuyordum.
I didn't want to text or call or bug you, but what's going on? Is everything settled?
Mesaj atıp veya arayıp seni rahatsız etmek istemedim ama, ne oluyor?
Let's get you settled and we'll make you a plate.
Sizi yerleştirdikten sonra yemeğe geçeriz.
Foam's not even settled on my beer yet.
Biramdaki köpükler bile dağılmadı.
Have ye settled in, Miss Yellan?
Yerleşebildiniz mi Bayan Yellan?
But my much larger regret is that we have settled for this. That we are okay with this.
Ama en büyük pişmanlığım buna razı olmamızdı.
A small community of German immigrants settled there decades ago.
Uzun yıllar önce Almanya'dan göç eden küçük bir topluluk oraya yerleşmiş.
You settled into your motel?
- Motele yerleştiniz mi?
And if you help us out, your debt with him will be settled.
Eğer bize yardım edersen borcun tamamen silinecek.
All right, it's settled. - Is this working?
- Tamam, anlaştık.
$ 35 tab at the bar, settled up at 11 : 03 P.M.
Barda saat 23.03'te 35 dolar hesap ödemiş.
Snow and the Queen settled their differences.
Pamuk'la Kraliçe farklılıklarını bir kenara bıraktılar.
- Okay, thank... - We got that settled?
- Tamam, sağ ol...
And so they're trying to get settled and go to sleep.
Yerleşmeye ve uyumaya çalışırlar.
Well, it's settled.
Karar verildi.
So, why haven't you settled down?
Neden evli değilsiniz?
Why haven't you settled down?
Neden evli değilsiniz?
Okay, it's settled then.
Tamam, anlaştık o halde.
Yep, I'll just get the kids settled.
Evet, ben çocukları yerleştireyim.
You two aren't settled yet.
İkinizin düzeni oturmadı daha.
I told you to find a well-settled boy.
Daha iyi durumda bir çocuk bulmanı söylemiştim.
"Let Sid get settled."
"Önce Sid bi düzenini oturtsun."
They finally settled on two million for his vote on an arms deal.
Sonunda bir askeri antlaşmadaki oyu için, 2 milyona anlaştılar.
Listen, you go take care of Shula, Joel and I will get settled at the restaurant.
Sen git Shula'yla ilgilen, biz Joel ile restoranda otururuz.
Now, if you'll excuse me, I'd like to get Agents Fitz and Simmons settled into the lecture hall.
Şimdi müsaade ederseniz Ajan Fitz ve Simmons'ın amfiye yerleşmesini ayarlamak isterim.
Well, now that that's settled...
Karar verildi o zaman...
Is everything settled at the school?
Okulda her şey yolunda mı?
Well, thank goodness that's settled.
Tanrıya şükür kararlaştırılmış oldu.
It's settled.
Anlaştık.
Gotta make sure everything's settled for tonight.
Gece için her şey hazır mı kontrol edeceğim.
It's settled. We go downstairs.
Aşağı iniyoruz.
And, yes, I've already settled the dispute over the docks. I pacified the witches with an increased share in cemetery tours, and I've given the Crescents a welcome back to humanity gift in the form of 100 dollar chips to my casino.
Ayrıca evet, liman tarafındaki kavgayı yatıştırdım, cadıları da turistlerin mezar gezilerinden daha fazla pay vererek sakinleştirdim ve Hilal klanına da eve hoş geldin hediyesi olarak kumarhanemde harcamak üzere 100 dolarlık çipler verdim.
Good, then it's settled.
Güzel, öyleyse anlaştık.
I'll, um, get in touch when I get settled somewhere.
Ben bir yere yerleşince sana haber veririm.
If you come across any of them, bring them to me, and all scores will be settled.
Onlardan biriyle karşılaşırsanız bana getirin ve bütün hesaplar kapansın.
All right then, let's get you settled in.
- Pekala, hadi seni yerleştirelim.
Then it's settled.
Anlaştık o zaman.
- Well, I'm gonna go get settled in.
- Ben yerleşeyim.
LESLIE : Well, Ingrid is settled into my office, and this box contains the last of my stuff.
Ingrid ofisime yerleşti ve bu kutuda odadaki son eşyalarım var.
Please see to it that Betty gets settled and has everything she needs.
Lütfen Betty'nin yerleşmesine yardımcı ol ve ihtiyacı olan her şeyi temin et.
With your father's estate settled, it's just sitting there.
Babanın gayrimenkulleri orada öylece duruyor.
So, um, I'll let you get settled.
Bırakayım da yerleşin.
It's settled.
Karar verildi.