She's not in her room traducir turco
61 traducción paralela
- She's not in her room.
- Odasında değil.
More and more entering her room in the mornings I would find her awake and discover that she had not slept all the night.
Gitgide daha fazla, sabahları onun odasına girdiğimde onu uyanık ve tüm gece boyunca da uyumamış olarak bulmaya başladım.
Her room was empty, and she's not in my room.
Odası boştu, ve benim odamda da değil.
She's not in her room.
Odasında yok.
She's not in her room.
Odasında değil de.
She's not in her room.
Odasında değil.
She's not in her room.
O odasında yok.
Anyway, I got her in the holding room, but she's not talking.
Onu nezaret odasına götürdüm, benimle konuşmuyor, tek kelime bile etmiyor.
Just because this woman sees Joey through the magical bo x in her living room doesn't mean she's not a person.
Bu kadının Joey'yi oturma odasındaki televizyonundan görebildiğini düşünmesi, onun bir insan olmadığı anlamına gelmez.
Not only are you gonna open for Tammy Wynette tomorrow night in the big room, but if she takes a shine to you she'll take you on her next world tour.
Yarın akşam büyük salonda Tammy Wynette'in karşısına çıkacaksınız. Eğer sizi beğenirse bir sonraki dünya turunda yer alacaksınız.
She's upstairs in her room, she's not feeling well.
Üst katta, kendini iyi hissetmiyor.
Mom, I'm standing here looking at her room, and she's not in it.
Anne, ben buradayım ve odasına bakıyorum, o odasında değil.
I do... look, you asked me to bring her in the room, and she's not here.
Bak, benden onu salona taşımamı istedin, ama o burda değil - - burda değil.
She's cooped up in her room, he's not even here.
Biri kendini odaya kapattı, diğeri gelmedi bile.
She's not in her room.
Odasında yoktu.
I spy with my little eye a girl who's not sleeping in her room like she promised.
Benim küçük casusum, bana söz verdiği halde kendi odasında uyumayan bir kız olduğunu söylüyor.
- she's not in her room!
- O odasinda degil!
She's not in her room. - Katie!
Odasında değil.
well, she's not in her room.
Odasında yok.
I can be in the same room with her, and it's like she's not even there.
İkimiz aynı odadayken bile sanki orada değilmiş gibi davranıyor.
Damn it, she's not in her room, so...
Lanet olsun, odasında değilse...
Yeah. Patel tried to talk to her in the copy room. She's totally not having it.
Patel fotokopi odasında konuşmaya çalışmış, hiç oralı olmamış.
Check every room in the house, she's not here.
Evdeki her odaya bakabilirsin. O burada değil.
She's not in her room.
Senin odanda değil.
Don't talk about her like she's not in the room.
O odada değilmiş gibi konuşma.
And she's not going to miss you if you're squatting in her living room with those sad-ass petunias.
Eğer bu gariban petunyalarla, onun salonuna çöreklenmeye devam edersen ise, özleyecek bir şeyi olmaz.
She's not feeling great, so she's hanging back in her room.
İyi değilmiş, odasında oyalanıyormuş.
Now what? I need to find Veda and she's not in her room.
Veda'yı bulmam gerek, odasında değil.
- Yeah. We spent all this money fixing up her room and she's just not interested in it.
Odası için tonlarca para döktük, ve o hiç ilgilenmedi bile.
I look for her in the room. She's not there.
Odasına baktım, odasında yoktu.
She's not eating, she hasn't left her room in three days.
Yemek yemiyor, 3 gündür odasından çıkmadı.
She's not in her room!
- Odasında değil!
When she's not playing Queen, she's in her room sleeping.
Kraliçeyi oynamadığı zamanlarda, Odasında uyuyor.
She's not in her room.
Odasında da yok.
Talk about her like she's not even in the room.
Odada bile değilmiş gibi onun hakkında konuşuyorsun.
And with everything that's happened and this lawsuit keeping it all alive, maybe she just... worried that the slightest little thing is gonna make you run off to that trailer and leave her alone in the house you gave her, not sleeping at night because whichever room she lays down in, she just can't get away from the fact that you're just not there.
Tüm bu olanlar yüzünden ve bu dava onları taze tuttuğu için belki de en ufak bir şey, onu geceleri hangi odada yatarsa yatsın orada olmadığın gerçeğinden kaçamadığı için uyuyamayacağı o evde bir başına bırakıp karavanına kaçmana neden olur diye korkuyordur.
I apologize. She's my friend, and I'd really rather not have her end up in my autopsy room.
O benim arkadaşım ve onu gerçekten benim otopsi odamda görmek istemiyorum.
He thinks that if her mother-in-law-to-be will give her house room, it will show the world that she is chaste, and not, as we all thought, bedding him as his wife was dying.
Müstakbel kayınvalidesi kıza odasını verirse, çevresine kızın erdemli olduğunu, ve karısı ölürken Kralın onunla birlikte olmadığını gösterecek.
Maybe he went upstairs with the hottie to have sex, and Madeline arrives, but he's not in the hotel bar, so she goes up to his room, catches them, a fight ensues, he kills her.
- Belkide yukarı çıktılar, yattılar.. ve Madeline çıkagelir, ama eleman barda yoktur. o da yukarı çıkar ve ikisini yakalar.
She's not in her room.
Odaya baktım orada değildi.
- She's not in her room?
- Odasında yok mu?
She's not in her room?
Odasında yok mu?
I know what's best for my daughter, and I'm not comfortable putting her in a room full of strangers, not when she's this vulnerable.
Kızım için en iyi olan şeyi biliyorum. Ve onu bir oda dolusu yabancılarla yere koymak beni rahatsız ediyor hem de bu kadar hassasken.
She's not in her dressing room?
- Soyunma odasında yok mu?
If we don't give her the room to make these little mistakes, then she's gonna resent it so much she's not gonna come to us if ever she gets in big trouble again.
Eğer ona bu küçük hataları yapması için alan açmazsak,... sonrasında fazlasıyla gönül koyacak ve daha büyük bir sorun yaşarsa bize gelmeyecek.
Official story says that she went missing after setting off three M80s in her living room, but the last time I checked, this ain't the fourth of July, and it's not something PhD chemists do for fun.
Resmi raporlara göre oturma odasında M80 fişeklerden 3 tane patlattıktan sonra ortadan kaybolmuş. Ama son baktığımda tarih 4 Temmuz değildi. Ve bu, doktora öğrencisi bir kimyagerin eğlenmek için yapacağı tarzda bir şey değil.
She put a Do Not Disturb sign on her door two days ago and she instructed the staff to not go in her room when she's gone.
Iki gün önce kapisina "Rahatsiz Etmeyin" tabelasini koyup ve personele odasina girmeme talimati verip gitmis.
But Grandma Jean had us make get-well cards for Mommy because she's sick because there's not enough room in her tummy for two babies.
Ama büyükanne Jean annem için iyi ol kartlarından yolladı çünkü o hasta ve karnında iki bebek için yeterince oda yok.
Has it not occurred to anybody in this room that while we're observing her, that maybe she's observing us?
Buradaki hiç kimse, biz onu gözlemlerken aslında onun bizi gözlemliyor olabileceğini düşünmedi mi?
A woman's not responsible for her own sexual assault because she went in the wrong locker room.
- Peki. Sırf yanlış olan soyunma odasına girdi diye, bir kadın kendisine yapılan cinsel saldırıdan sorumlu değildir.