She doesn't mean that traducir turco
311 traducción paralela
But that doesn't mean she's lost.
Ama bu, kaybolduğu anlamına gelmez.
But that doesn't mean she's psychotic... crazy.
Psikoza girdiği anlamına gelmez. Deli olduğu anlamına da.
That doesn't mean she has to give me an earful.
Beni azarlamak zorunda olduğu anlamına gelmez.
Well, that doesn't mean she's involved.
Bununla ilgisi olduğunu göstermez.
Well, because you want her doesn't mean that she's gotta want you right back.
Yani, senin onu istemen onun seni istemesi gerektiği anlamına gelmez.
She doesn't mean about that.
O bunu demiyor.
That doesn't mean she killed herself.
İntihar etti anlamına gelmez.
I mean, she doesn't even know that Candy's here.
Candice'in burada olduğunu bile bilmiyor.
She is sick, Mark, doesn't that mean anything to you?
Bu ne demek biliyor musun?
She doesn't mean that.
Hayır, öyle demek istemedi. Çocukların var.
You can love Andie, but that doesn't mean she'll love you back.
Andie'yi sevebilirsin ama bu o da seni seviyor demek değil.
Granted. But that doesn't mean she sleeps around.
Ama bu herkesle yattığı anlamına gelmiyor.
I'll do everything I can to see that she gets better, and that doesn't mean letting her sit in a courtroom and be destroyed.
Ve, onun iyileştiğini görmek için yapabileceğim her şeyi yaparım. Ve bu, onun mahkeme salonunda oturup mahvedilmesine izin vemrek anlamına gelmiyor.
But that doesn't mean she came up here with the intent to do that, you know, Shelly.
Ama bu, buraya onu yapmak için geldiğini göstermez, biliyorsun ki, Shelly.
She doesn't mean that.
Ciddi değil.
I hope that doesn't mean that she just took a bite outta Hercules.
Umarım Herkül'den bir parça alıp götürmemiştir.
But that doesn't necessairily mean she...
Ama bu bunu onun yazdığı...
I don't mean "little" in a size way, or "little" that she doesn't matter.
"Küçük" derken önemsiz olduğu yada minyonluğundan değil tabii ki.
Just because she's a female gynecologist... that doesn't mean she's a lesbian.
Kadın bir jinekolog olması... lezbiyen olduğu anlamına gelmiyor.
Your daughter caring for someone doesn't mean she loves you any less. - I know that.
Kızının birine değer vermesi seni daha az seviyor demek değildir.
Well, in some ways, she's like the daughter that I couldn't marry off, but that doesn't mean I'd trade her to just anyone.
Bir bakıma, benim evlenemedim... bir kız gibiydi, ama bu onun için kimseyle ticaret yapmayacağım anlamına gelmez.
I mean, doesn't she deserve to be with the people that she loves, the people that love her?
Demek istediğim, o sevdiği insanlarla, onu seven insanlarla birlikte olmayı hak etmiyor mu?
And that doesn't mean she's supposed to be a saint, either if that's what you're smiling abou
Bunun için azize olması gerekmez eğer gülümsemenin nedeni bu ise.
Personally, I think the nation would be relieved to know that just because she's a woman... - it doesn't mean she can't be as ruthless as the rest of us.
Kişisel olarak kanım şu ki, toplum onun bayan olduğunu.... düşünerek, en azından bizim kadar.... acımasız olamayacağımızı düşünecek.
That doesn't mean she's in love with me.
- Bu bana aşık olduğunu göstermez.
Because if she's in the wind, doesn't that mean she's a spirit?
Çünkü eğer rüzgarın içindeyse, bu onun bir ruh olduğu anlamına gelmez mi?
Okay, what I saw was Prue taking a picture, and she was very sad, but that doesn't mean that she was actually gonna jump.
Bak, tek gördüğüm oldukça üzgün bir Prue'nun resim çekişiydi. Ama bu gerçekten atlayacağı anlamına gelmez.
And yes, she's pregnant... but that doesn't mean that they're supposed to spend the rest of their lives together.
Evet, Ruby hamile..... ama bu hayatlarının geri kalanını beraber geçirmeleri anlamına gelmiyor.
Just because a girl's pretty doesn't mean that she's cool.
Bir kızın hoş olması benim için doğrudur anlamına gelmez.
I mean, Cleary doesn't know that she's there.
Cleary, onun orada olduğunu bilmiyor.
No. But that doesn't mean she didn't.
Hayır ama bu çıkmadığını anlamına gelmez.
She doesn't mean that the way it sounds.
Bunu kötü anlamda söylemiyor.
I mean, she doesn't dislike that stuff.
Yani demek istediğim, onları sevmedi denemez.
That doesn't mean she knows who this couple is.
Bunu yapanları tanıdığını kanıtlamaz.
I mean, just because she's more successful than you... doesn't mean that she's happy.
Yani, sırf senden başarılı olması mutlu olduğu anlamına gelmez.
But that doesn't mean that she sees you or understands what's going on.
Ama bu seni görebildiği ya da herhangi bir şeyin farkında olduğu anlamına gelmez.
Doesn't it mean that she wants to screw?
Bu sikilmek istediğini göstermez mi?
Okay, not to sound too simplistic, but if she's a whitelighter-to-be, doesn't that mean that we're after a darklighter?
Tamam, kulağa çok basit gelmiyor ama eğer o bir beyaz ışıklı olacaksa, bu bizim bir kara ışıklının peşinde olduğumuz anlamına gelmiyor mu?
So Rory takes a meeting at Yale. That doesn't mean she still won't go to Harvard.
Rory'nin Yale'de bir görüşmeye girmesi, Harvard'a gitmeyeceğini göstermez ki.
I'd be very surprised if she did, but that doesn't mean we can't communicate.
Anlasaydı şaşardım, ama bu iletişim kuramayacağız anlamına gelmiyor.
I mean, come on, she doesn't use that stuff for glaucoma.
O ilaçları Glokom için kullanmıyor.
That doesn't mean that she had a kid.
Bu, çocuğu olduğu anlamına gelmez.
Yeah, that doesn't mean she doesn't need me.
- Aslında biraz o anlama gelir.
But that doesn't mean I don't know who cares about my daughter the most and who she would be with if the world were fair.
Ama yine de hayatta kızıma en çok kimin değer verdiğini, ve dünya adil olsa kiminle beraber olacağını biliyorum.
You know, that's... I mean, I can't believe she doesn't even tell me... that she's leaving the country for three years.
- Lütfen, dur artık. Hayır, ciddiyim. Bak, bana yardım etmen gerek.
However, that doesn't mean she's in the clear.
Fakat bu tehlikeyi atlattığı anlamına gelmiyor.
Just because she's making it big doesn't mean that she can be bitchy.
Sadece bunu büyütüyor olması onun bir kıl birisi olduğu anlamına gelmez.
But that doesn't mean she's not being watched.
Ama bu izlenmediği anlamına gelmiyor.
So does that mean she does or doesn't know that you're gay?
Eşin ya bunun ne anlama geldiğini bilmiyor ya da senin gey olduğunu bilmiyor.
I mean, she doesn't have a pool house or anything but that way, maybe I can get a second chance too.
Havuz evi yok ama belki böylece, ikinci bir şans yakalayabilirim.
That doesn't mean... Elizabeth, she's not what she seems to be.
Elizabeth, o göründüğü gibi biri değil.
she doesn't like me 38
she doesn't speak english 27
she doesn't know 197
she doesn't 359
she doesn't have to 35
she doesn't exist 24
she doesn't care 43
she doesn't understand 44
she doesn't love you 27
she doesn't mean it 22
she doesn't speak english 27
she doesn't know 197
she doesn't 359
she doesn't have to 35
she doesn't exist 24
she doesn't care 43
she doesn't understand 44
she doesn't love you 27
she doesn't mean it 22
she doesn't want me 16
she doesn't like you 26
she doesn't like it 16
she doesn't love me 17
she doesn't know anything 66
she doesn't have to know 16
she doesn't want to 36
she doesn't hate you 25
she doesn't want to talk to you 25
she doesn't want to see me 20
she doesn't like you 26
she doesn't like it 16
she doesn't love me 17
she doesn't know anything 66
she doesn't have to know 16
she doesn't want to 36
she doesn't hate you 25
she doesn't want to talk to you 25
she doesn't want to see me 20