English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Show her

Show her traducir turco

6,597 traducción paralela
I just wanted to show her around.
Öyle bir dükkânı göstereyim dedim.
Show her this time!
Bu sefer ona göstermelisin.
Show her what happens when you get the spotlight.
Bir yardımcı oyuncu tüm ilgiyi üzerine çekince neler olabileceğini.
This... is from the Silk Road... a place I hope to show her one day.
Bu, İpek Yolu'nda, bir yerden umarım bir gün ona gösterebilirim.
Show her that you loved her!
Onu sevdiğini göster ona!
Show her that you fought them!
Onlar için savaştığını göster!
Can we show her the picture of Yogi?
Yogi'nin resmini gösterebilir misin ona?
Show her in. Yes, ma'am.
Tabi efendim.
Oh, sweetie, why don't you just show her how much she means to you?
Tatlım, neden ona onun için ne kadar değerli olduğunu göstermiyorsun?
Well, you'd better show her in my sitting room.
Oturma odama götürsen iyi olur.
You better not show her, she'll have a bloody stroke.
Ona göstermesen daha iyi. Felç geçirir.
Yeah, I'll show her.
- Ben ona yerini gösteririm.
"I would take her to multiplex to show her film."
# Onu çekip filmlerde göstermek istiyorum #
And I get a 16-year-old's point of view of wanting to rebel, but we're the parents, so we should show her what the right thing to do is.
Ama biz ebeveyniz ve bunun nasıl doğru yapılacağını ona göstermeliyiz.
Into the kitchen, honey, and show her
Mutfakta, tatlım, ve ona...
Yeah, I wanted to show her the video of our guy at the gay bar.
Evet, ona gay barındaki adamımızın videosunu göstermek istemiştim.
Anyway, I'm grateful, so I wanted to show it.
Her neyse, sana minnettarım ve bunu da göstermek istedim.
If the Gods are always watching... we might as well put on a good show.
Eğer Tanrılar her daim izliyorlarsa bizi elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
I need you to show me the exact moment I captured her so I know when to travel back to.
Bana tam olarak onu hapsettiğim anı göstermen gerek. Böylece hangi ana geri dönmem gerektiğini bilirim.
And Fiona just won't see it so it's like, I can't just show up after three months and tell her what's going on.
Ama Fiona bunun farkında değil. Üç ay sonra öylece gelip neler döndüğünü söyleyemem.
Were you trying to show me that you will do whatever you can to protect what you have?
Sahip olduğun şeyi korumak adına her şeyi yapabileceğini mi göstermeye çalışıyordun?
You can't just show up, not when there are murderers everywhere!
Her yerde katiller varken böyle ortaya çıkamazsın.
From episode to episode, we'll be introducing characters that are sort of legends in this universe, so you really have to tune in each week to watch who's gonna show up next.
Bölümden bölüme, bu evrende efsaneleşmiş karakterleri tanıtacağız yani her hafta, bir sonraki hafta kimi tanıtacaklar diye merak edeceksiniz.
We're shooting in New York, so we have the beauty and grandeur of New York as an integral part of the show, and we just turn that notch up to 11.
Çekimlerimizi New York'ta yapıyoruz bu yüzden programımızın tamamlayıcısı olarak New York'un güzelliğine ve ihtişamına sahibiz ve bunun her zerresinden faydalanıyoruz.
Because he wants to make a grand gesture to show how much he cares about her.
Onu ne kadar önemsediğini göstermek için, büyük bir jest yapmak istedi.
The records show that the machine did everything it could to keep her alive.
Kayıtlar makinenin onu kurtarmak için elinden geleni yaptığını gösteriyor.
How do you expect to show them the error of their ways? I will systematically destroy everything they hold dear.
Sevdikleri her şeyi yavaşça alacağım hayatım.
It's not that I begrudge you hitching a ride back to the land of the living. It's just that you're making all the wrong friends, brother, and I have half a mind to show you how wrong you are.
Ölümlü diyârına gelebilmek için çabalarını çok görmüyorum da her daim yanlış arkadaşlıklar ediniyorsun kardeşim.
Well, perhaps it was because her father, the good Reverend Lewis, married Alden's bitterly lost love to a hated rival, or perhaps it was just to show that no one in Salem is safe, not even the daughter of a blessed Reverend.
Muhtemelen kızın babası olan ve Alden'ın sabık aşkıyla evlenerek meşum bir rakip haline gelen muhterem papaz Lewis yüzündendi, ya da belki de, Salem'da hiç kimsenin, hatta mübarek bir papazın kızının bile güvende olmadığını göstermek içindi.
If you care about freedom, don't see her show tonight!
Özgürlük istiyorsanız, Bu akşam şovu protesto edin!
If you care about the killing of innocent people, don't see her show tonight!
Suçsuz yere ölen insanları düşünüyorsanız, bu akşam şovu protesto edin!
What do you think you're gonna do, show up like some kind of movie hero and wrap things up in a long weekend?
Ne yapacağını sanıyorsun? Bir tür film kahramanı gibi çıkıp her şeyi uzun bir hafta sonunda çözeceğini mi?
It may show us how to save her.
Onu nasıl kurtaracağımızı gösteriyor olabilir.
It may show us how to save her.
- Bir öngörümü çizdim onu kurtarmamıza yardımcı olabilir.
I'm just afraid that she's going to show up again and she's gonna... she's gonna tell me that it was all wrong and that she's not okay and that it's my fault.
Yine rüyama girer diye korkuyorum. Bana her şeyi yanlış yaptığımı, iyi olmadığını söyler diye. Senin hatandı der diye.
I wanted to show you guys how much I appreciate... Everything.
Her şey için ne kadar minnettar olduğumu göstermek istedim.
I was thinking that maybe you and Taylor could take the car, and she could show you around town and maybe introduce you to some of her friends?
Taylor ile arabaya biner de Taylor sana şehri gösterir ve seni arkadaşlarıyla tanıştırır diye düşündüm.
I always show...
Ben her zaman...
Yeah. Just goes to show you. Looks aren't everything.
İşte bize gösteriyor ki, görünüm her şey değildir.
She show you her identification? No.
- Size kimliğini gösterdi mi?
Come on. Come on, let's show the lady to her room.
Hadi, hanımefendiyi odasına götürelim.
And Anika has her talent show.
Ve Anika'nın yetenek şovu var.
Ferris just wants to show Cameron a fun day, right, for once in his pathetic little life, but Cameron acts like a whiny knob the whole time, subverting every attempt at fun with his passive-aggressive anxiety and relentless nay-saying, essentially ruining what might be Ferris'last day of freedom, by being a-a miserable, agoraphobic, cockblocking enemy of fun.
Ferris o zavallı, küçük hayatında bir kez olsun Cameron'a eğlenceli bir gün geçirtmek istiyor ama Cameron sürekli sızlanarak, pasif agresif kaygılarıyla ve her şeye hayır demesiyle her türlü eğlence fırsatını engelliyor ve nihayetinde Ferris'in boş olabilecek son gününü sefilliği, agorafobisi ve eğlence düşmanı oluşuyla mahvediyor.
She puts on her own show every afternoon.
Her gün öğleden sonra program yapıyor.
I read every fucking show-me-the-way book
Her lanet her şovu okudum.
So you show up at her wedding?
Böylece sen de düğünde mi ortaya çıkmaya karar verdin?
Oh, I just wanted to, you know, show you that I'm not totally drunk and crazy
Ah, sadece sana benim her zaman tamamen sarhoş ve deli olmadığımı...
They cancelled her favorite show on Animal Planet and that chat room was 90 % of her social life.
Animal Planet kanalındaki en sevdiği programı yayından kaldırdılar. Ve o sohbet odası sosyal hayatının % 90'ını teşkil ediyordu.
But now she's gonna show up to this thing alone, man, which is really gonna suck... for her.
Ama şimdi partiye yalnız gelecek ki bu da onun için çok kötü.
This alert will show his photograph on screens everywhere - television stations, highways...
Bu alarm onun fotoğrafını her yerde gösterecek. - Televizyonlarda, otoyollarda...
We could get you tickets to her show.
Gösterisine bilet ayarlayabiliriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]