Simultaneously traducir turco
726 traducción paralela
The effect of my powers is limited to the ones you call The Blessed, but I conduct multiple telepathic transmissions simultaneously.
Güçlerimin etkisi, Kutsallar dediklerinizle sınırlı, ama eş zamanlı olarak çoklu telepatik iletimler gerçekleştirebiliyorum.
I indulged for a moment in a fantasy of all 12 of them being wiped out simultaneously at a family reunion by my unseen hand.
Bir süreliğine, 12'sinin birden, bir aile toplantısında görünmez elim tarafından ortadan kaldırılması hayaline esir düştüm.
The idea was to get the groups there simultaneously... so that enemy flak couldn't concentrate on one group.
Fikir, grupların oraya aynı anda gelmesiydi. Düşman, bir grubu vuramasın diye.
Simultaneously the doctor brought us
# Doktor doğumu aynı anda halletti.
Turn to your right, please, and state your business directly to the telecam, holding up any identification you have simultaneously.
Sağınıza dönün, lütfen, ve işinizi doğrudan tele kameraya söyleyin, bu sırada herhangi bir kimliğinizi elinizde tutun.
My company makes it, by the Hall-Heroult process... discovered simultaneously... by the American, Hall, and the Frenchman, Heroult.
Şirketim, Amerikalı Hall ve Fransız Heroult'un... aynı anda bulduğu... Hall-Heroult yöntemiyle üretim yapıyor.
Now, we move into action simultaneously from the outside and from the inside.
Dışarıdan ve içeriden aynı anda harekete geçeceğiz.
As in a blurry drunken vision, the memory and language of the film fade out simultaneously.
Sarhoşluğun bulanık görüşünde olduğu gibi... filmin dili ve belleği eşzamanlı olarak kaybolur.
And he was seen simultaneously... in many different places.
Ve adam aynı zamanda... birçok değişik yerde de görülmüş.
If you find it, you will destroy yourself simultaneously because you will become my kin, my brother
Eğer bulursan, aynı zamanda kendini de yoketmiş olacaksın zira akrabam, kardeşim olmuş olacaksın.
"It was remarked that the clock began to strike... and I began to cry, simultaneously."
"Saat 12'yi vurmaya başladı..." "... ve ben de aynı zamanda ağlamaya başladım. "
Simultaneously.
Aynı zamanda.
How is it possible to avoid an obstacle when flying... while being simultaneously asleep?
Aynı anda hem uyuyup hem uçarken bir engele nasıl çarpmıyorlar?
He is married to two women simultaneously... but lives with neither.
Aynı anda iki kadınla evlendi ama birisiyle yaşıyor.
In 1993, a group of these young supermen did seize power simultaneously in over 40 nations.
1993'te bu süpermenlerden bir grup, aynı anda 40 ülkede gücü ele geçirdi.
For the first time in Latin American history, a thousand premises are occupied simultaneously.
Latin Amerika tarihinde ilk defa binden fazla bina aynı anda işgal edilir.
Press the three lower planets on the left-hand side simultaneously.
Sol taraftaki, aşağıdaki üç gezegene aynı anda basın.
I remind you that as in previous years, airplanes and flyers will be placed at your disposal to remind the farmers that mildew, a disease that destroys vines, appeared simultaneously with that other ideological disease which has devastated men.
Hatırlatıyorum ki önceki yıllarda olduğu gibi, uçaklar emrinizde olacaktır çiftçileri küfe karşı uyarmanız için, asmaları mahveden bir hastalık, insanları perişan eden diğer ideolojik hastalıkla ayni anda ortaya çıkmıştır.
We have to co-ordinate the input so the data hits simultaneously on our remote devices.
Veri girişini koordine etmemiz gerek, böylece uzak sensörlerimizden aynı anda veri girişini yapabiliriz.
COMMUNISTS ARE SIMULTANEOUSLY THE MOTOR AND THE OBJECT OF THE REVOLUTION
Komünistler devrimin aynı zamanda gücü ve gayesidirler.
I'm reminded tonight of the... of the farmer who had incestuous relations with both his daughters simultaneously...
Bu akşam aklıma bir fıkra geldi. İki kızıyla aynı anda..... ensest ilişki kuran bir çiftçiyle ilgili bir fıkra.
In two days, Villa and Zapata will attack simultaneously from north and south.
İki gün içinde Villa ve Zapata güneyden ve kuzeyden aynı anda saldırıya geçecek.
Don't you ever dream of living two lives at once, simultaneously, but completely and perfectly? Not exactly.
Tam olarak öyle denemez.
Capablanca used to play 30 opponents simultaneously.
Capablanca aynı anda 30 rakiple oynardı.
In 1 922, Frank Marshall played 155 games simultaneously, and lost only eight.
1922'de, FrankMarshall aynı anda 155 oyun oynadı, ve sadece sekizini kaybetti.
A helicopter-born recovery crew which landed simultaneously with Soyuz 11 opened the hatch and found the three cosmonauts dead.
Helikopter ile Soyuz 11 ile eş zamanlı olarak bölgeye ulaşan ekip uzay aracının içine girdiğinde, üç kozmonot da hayatını kaybetmişti.
Provided we simultaneously, in each other's presence and in front of reliable witnesses, sign all the papers.
Aynı anda,..... ikimiz birlikte güvenilir tanıklar önünde boşanma belgelerini imzalayacağız.
Irreconcilable claims elbow their way on the stage of the unified... spectacle of the economics of abundance, to the point that different star-commodities... simultaneously support their contradictory projects... for managing society, where the spectacle of automobiles... aims at perfect traffic circulation which destroys old cities,
Uzlastirilamaz iddialar, refah içindeki bir ekonominin birlesmis gösterisinin sahnesinde yer alabilmek için her çareye basvurur ve farkli yildiz metakari eszamanli olarak çatisan sosyal politikalari tesvik eder. Örnegin, otomobil gösterisi eski sehir bölgelerinin yikimini gerektiren mükemmel bir trafik akisi için çabalarken sehir gösterisi, bu bölgeleri turistik mekanlar olarak korumak ister.
It is modest on this single point, for its official non-existence must also coincide... with the nec plus ultra of historical development, which is due simultaneously to its infallible leadership.
Fakat yalnizca bu noktada dürüsttür, çünkü resmiyette var olmayan bu bürokrasi ayni zamanda tarihin önde gelen basarililarini kendi sasmaz liderligine baglamaktadir.
In other words, if all of you simultaneously were to rush me, not a single one of you would get any closer than you are right now.
Diğer bir deyişle, içinizden biri bana doğru hamle yaptığı anda hiçbiriniz bana şimdi olduğundan daha yakın olamaz.
Working simultaneously on themes of love pain, despair and death searching for the ever-elusive artistic solution to the expression of his feelings
Eş zamanlı olarak aşk, acı çaresizlik ve ölüm temalarıyla duygularını ifade etmek için akıla gelmeyecek sanatsal çözümler arayan Edvard Munch, zamklı boya tekniğine başvurur.
Countless hotel bedrooms often working on three or four canvases simultaneously and always under attack,
Sayısız otel odaları çoğu kez üç ya da dört tuvalle aynı anda çalışmaktadır ve sürekli topa tutulur.
A chamberpot was arranged for two to sit on, back to back, and relieve themselves simultaneously
Bir lazımlık ayarlanmış iki kişi sırt sırta oturup sırayla, sıçmışlar.
She will split a bullet with the axe hitting both targets simultaneously.
Kurşunu baltayla kıracak ve... ... aynı anda iki hedefi birden vuracak.
The studio is shooting three different war films simultaneously.
Stüdyoda üç değişik savaş filmi aynı anda çekiliyor.
Well, the probability factor of 24 top-brass communists dying almost simultaneously is, give or take a point or two just under a billion to one.
24 kökten komünistin peş peşe ölüm ihtimali oranı aşağı yukarı, bir iki puan oynayarak sadece milyarda bir.
Simultaneously attractive and repelling.
Aynı anda hem çekici hemde caydırıcı olabilirsiniz.
Today marks a historic occasion since two XK-101 rockets will be launched simultaneously.
Bu tarihi bir gün... çünkü iki adet XK-101 füzesi aynı anda fırlatılacak.
But how could four ships crash simultaneously?
Ama dört gemi eş zamanlı bir şekilde nasıl çarpabilir?
One guy can break right, one left, simultaneously.
Bir kişi sağa, bir kişi sola eşzamanlı kayabilir.
If it were not for the seven of us how could we put out the fire and save you out from all these people simultaneously?
Bizler olmasaydık... tüm kalabalık arasından... nasıl kaçıp kurtulabilirdin ki?
No wonder you've made so many fake maps so that martial artists will fight against each other, while you can divert other people's attention simultaneously hoping no one'd know where the treasure has been hidden
Demek o nedenle sahte haritalarla... milletin kafasını meşgul edip husumet çıkarıyordun! Böylece sen saman altından... rahatça servet çalabildin!
We will journey simultaneously to distant planets and to the far future.
Uzak geleceğimize ve farklı gezegenlere aynı süreçte yol alacağız.
If this were the brain, we might have horse-drawn trolleys and the El and buses all operating simultaneously redundantly, competitively.
Eğer bu beyin olsaydı, hem troleybüsleri hem treni, hem otobüsleri aynı anda rekabet içinde çalışıyor görebilirdik.
'had long been understood,'and such generators were often used to break the ice at parties'by making all the molecules in the hostess's undergarments'simultaneously leap one foot to the left,'in accordance with the theory of indeterminacy.
Brown Hareketi yaratan bir üreteçte ( mesela bir fincan çay ) durdurulmuş atom altı bir vektör çiziciye verip sonlu miktarda olasılıksızlık üretilebildiği uzun zamandır biliniyordu, ve bu üreteçler genelde, belirsizlik teorisi uyarınca partilerde hostesin iç çamaşırlarının molekküllerinin tamamını aynı anda 10 santim sola kaymasını sağlayarak buzları kırmakta kullanılıyordu.
Wolves and Indians evolved and were destroyed simultaneously.
Kurtlar ve Kızılderililer aynı anda evrimleştiler ve yok edildiler.
But the appearance of an apparition and the sudden movement of objects just don't occur simultaneously.
Ama hayaletin görünüşü ve eşyaların ani hareketleri eş zamanlı olmuyor.
Now we can do both simultaneously.
Artık ikisini de aynı anda yapabiliriz.
I can't leave simultaneously in my head and in my body
Hem aklımda hem de bedenimde aynı anda ayrılamam.
Look, it tells time simultaneously in Monte Carlo, Beverly Hills, London, Paris, Rome and Gstaad.
Bak, anı anına Monte Carlo, Beverly Hills, Londra, Paris, Roma ve Gstaad'te saati gösterir.
Protect both rears simultaneously! - It's Indians, sir!
Aynı anda her iki gerinizide koruyun!