Single traducir turco
26,515 traducción paralela
You know, Chad bought a couple of single-family houses over on Wallace.
Chad, Wallace'da iki-üç tane bekar evi aldı.
You're single.
Tek mi takılıyorsun?
I was raised by a single mother who worked three jobs.
Üç işi olan bir başına annem tarafından yetiştirildim.
He was telling me he was single and I blew it.
Bana yalnız olduğunu söylüyordu. Ve ben batırdım.
I will not give you a single penny
Sana bir kuruş bile yok.
Even if I whre to die my dad would not give out a single penny..
Ölecek olsam bile babam tek bir kuruş vermezdi.
Don't say a single word
Tek kelime bile söyleme.
There is a ghost in this bungalow... [ wont even stay here for a single second..
Bu köşkte bir hayalet var... Bir saniye bile burada kalamam...
Single stab wound.
Tek bıçak yarası.
I've been sneaking boar every single night, and that shit is delish.
Geldiğimizden beri her gece ayıyı aşırıyorum ve tadı harika.
- Every sandwich you ate, - _ - every time you bought a magazine, - _ every single thing you did had an effect that rippled out over time and ultimately created some amount of good or bad.
Yediğiniz her sandviç, aldığınız her dergi yaptığınız her şey zamanla birikti ve sonunda iyi kötü olarak bir birikiminiz oldu.
And you deserve a perfect world because every single one of you is a good person.
Mükemmel bir yerde yaşamayı hak ediyorsunuz. Çünkü her biriniz ayrı ayrı iyi insanlarsınız.
Do you not remember one single thing about me?
Tek bir şey bile hatırlamıyor musun cidden benim hakkımda?
In fact, tomorrow I'm actually going door-to-door to make sure that every single person in this entire neighborhood is keeping calm and carrying on.
Aslında yarın kapı kapı dolaşıp mahalledeki herkesin güvende ve huzurlu olduğundan emin olacağım.
Is she single, or is she married to Michael?
- Bekar mı yoksa Michael'la mı evli?
Chef Patricia, I have triple-checked every single detail.
Şef Patricia her bir detayı dikkatle kontrol ediyorum.
She also said that she never had a single date in high school,'cause you scared all the boys away.
Aynı zamanda lisede tek kişiyle bile çıkmadığını söyledi, çünkü sen etrafındaki tüm erkekleri korkutup kaçırıyormuşsun.
They're all losers, every single one of them.
Onların hepsi beceriksiz, her biri.
Every single one has seen a client of theirs go to prison.
Her biri müvekkillerinin hapse girişini izledi.
Not a single text to Molly or any of his other birds.
Molly'e ya da diğer kızlara atılmış tek bir mesaj bile yok.
It's the power of all that life crammed down into single specks of light. It could be enough to destroy an entire species.
Tekli ışık noktalarına doldurulmuş onca canın gücü tüm bir türü yok etmeye yeter.
You've been dropping off the grid left and right lately, and I haven't asked one single question.
Son zamanlarda ortadan kaybolup duruyordun ve ben tek bir şey bile sormadım.
Every death. Every single one.
Her ölümü, her birini.
Look, it's like... It's like every single person in Seattle just suddenly... Vanished.
Şuna bak sanki Seattle'daki herkes aniden ortadan kaybolmuş.
That's a 25-year-old single malt Scotch.
Bu tam 25 yıllık bir malt viski.
And knowing you, every single one of them will be extraordinary.
Ve seni tanımak, her anı çok güzeldi.
I mean, it's the single best thing in the world, yet it screws up huge parts of my life.
Yani hayatımın büyük kısmını mahvetse de, buna rağmen, dünyadaki en iyi şey.
I look forward to seeing you every single day.
Sizleri görmek için ertesi günü iple çekiyorum.
No muss, no fuss, not a single cuss.
Ne kavga gürültü ne götüm yeri öptü.
- Every single one.
- Hem de hepsinde.
Every single plant is uprooted.
Bütün bitkiler sökülmüş.
I will make sure you have visibility into every single wallet that's open, every loan, every transaction, which means we can start making new assets, which means we can start rebuilding the banking sector without your having to inject even more
Açılan tüm cüzdanlarda şeffaflık olacağını garanti ediyorum. Her kredide, her işlemde. Bu da demektir ki yeni kaynaklar elde edebiliriz.
My Tina, she's in fourth grade, and they have her doing duck-and-cover exercises every single day.
Benim Tina'm, dördüncü sınıfta, ve hergün eğil-siper al çalışması yapıyorlar. Her gün.
I still haven't seen a single dead body.
Hala tek bir ceset görmedim.
My great-grandfather had one single prized possession :
Büyük büyükbabamın, özel bir değerli eşyası vardı.
Not a single SOS that I can see.
Görebildiğim hiçbir yardım çağrısı yok.
No bodies, not a single thing was ever found.
Ne bir ceset, en ufak bir şey bile bulunamadı.
Every single one of us.
Her birimiz.
She single?
Bekar mı?
You realize we haven't seen a single person in this town?
Bu kasabada bir tane bile insan olmadığını fark ettiniz mi?
She went all over the world, and she helped people every single day of her life.
Dünyanın her yerine gitti ve hayatının her günü insanlara yardım etti.
And when every single vent gets shut tight, pressure starts to build, and therefore what happens?
Ve bu küçük açıklıklar kapandığında basınç oluşmaya başlayacak, ve sonra ne olacak?
The cowards should be weeded out of every single army.
Korkaklar her bir ordudan temizlenmeli.
The whole idea is that it's a single-use weapon you never have to use.
Asıl fikir hiç kullanmak zorunda olmadığın bir tek kullanımlık silah.
I fed one of these an hour ago. And from that single drop of blood, it's doubled, doubled, doubled again.
Bunlardan birini bir saat önce besledim ve bir damla kandan tekrar, tekrar, tekrar çoğaldılar.
We think a single petal slipped in through a crack in space-time just last night, and look how it's proliferated.
Sanıyoruz ki uzay-zaman çatlağından sadece bir tane taç yaprak geçti daha dün gece, ve şimdi ne kadar yayıldıklarına bak.
I can't wait to be single.
Bekar olmak için sabırsızlanıyorum.
- She can't bear a man being single.
- Yalnız adamlara katlanamıyor.
- of a single-bedroom house- - - Shut up! Shut up!
Kes sesini!
Oh, Tahani, if I made one tiny mistake in my design, if there's a single glitch in the system, if even one blade of grass is angled a... a fraction of a degree off...
Tasarıda küçücük bir hata bile yaptıysam sistemde tek bir açık bile bıraktıysam...
- Yeah, is he a single gentleman?
- Evet var.