Sip traducir turco
1,705 traducción paralela
Here, have a sip of my beer.
Hadi biramdan bir yudum al.
You know, like, we'll... we'll sip ice cream sodas, we'll have picnics in the park, that kind of thing? I mean, don't you want that?
Yani dondurmalı gazozlarımızı yudumlamak, ya da parkta piknik yapmak gibi şeyler istemiyor musun?
Want a sip?
Bir yudum ister misin?
And maybe you could put on some music. So that she can sip and swing!
Biraz dans edip sallanması için müzik açabilirsin.
You want a a sip?
Bir yudum ister misin?
Just sip the coffee and read the newspaper..
Sadece kahveyi yudumla, ve gazeteyi okudu..
I guarantee that God Himself takes a sip on occasion.
Garanti ediyorum ki Tanrı da bu durumda bir yudum alacaktır.
Neither one of us has had a sip in over a year.
Bir yıldır ağzımıza içki bile koymadık.
I can only take a sip.
Sadece bir yudum alabilirim.
How much for a sip?
Bir yudumu kaç para?
- A sip of beer then.
- Bir yudum bira al öyleyse.
Take a sip of your coffee.
Kahvenden bir yudum iç.
Here, you want a sip?
Al bundan içsene.
You want to sip your own balls on a straw from a glass.
İçki bardağına zeytin yerine taşakların konsun istiyorsun galiba.
For your birthday you should have a tiny sip.
Doğum günün hatırına bir yudum içmen lazım.
She lays down for her usual nap, the cat sneaks a sip, and neither one ever wakes up again.
Olağan şekerlemesi için yatıyor, kedi de gelip, sütün tadına bakıyor, ve ikisi de bir daha uyanamıyor.
Can I have a sip?
- Bir yudum alabilir miyim?
- I think I need another sip.
Sanırım başka yuduma daha ihtiyacım var.
- I think you need to take a bigger sip.
Sanırım daha büyük bir yudum almalısın.
Wang Mei, take a sip too
Wang Mei, sen de bir kadeh al.
No! Have a sip of whiskey or something.
Odana git, rahatla.
I want a list of every sip, every bite, every kiss, every time he's hit the head in the past 72 hours.
Geçtiğimiz 72 saat içindeki her yudumun, her ısırığın, her öpücüğün başına gelen her olayın listesini istiyorum.
I know you're drying out and all, but one little sip couldn't hurt, could it?
İçinin kuruduğunu biliyorum ama ufak bir yudumun zararı olmaz, değil mi?
One sip, no one will notice.
Bir yudum, kimse fark etmez.
Every time I take a sip before it even gets halfway down the little bugger sends it gushing up back through my throat again.
Ne zaman kahvemden bir yudum alsam hatta daha yutmadan küçük haylaz fışkırtarak boğazımdan geri gönderiyor.
You haven't even taken a sip to cool off?
Serinlemek için bir yudum falan içtin mi?
"Sip by sip, I scald my lip, I drink the dew of bark"
"Yudum yudum içtim dudaklarımı haşladım"
Sip it, savor it...
Tadını çıkarın.
It's like giving an alcoholic a sip of wine.
Alkolik birine bir yudum şarap vermek gibi.
- Want a sip?
- Bir yudum ister misin?
Let's go... try a SIP of this... whey flavored with wormwood.
Buyurun. Şundan bir yudum için. Pelin tadında bir içki...
But if you let her sip from a juice box, she gets really, really happy and start squeaking like R2D2.
Eğer meyve suyu kutusundan içmesine izin verirsen, gerçekten mutlu oluyor ve R2D2 gibi cırlamaya başlıyor.
Begging for just one sip, of cool Janitor forgiveness.
Havalı Hizmetli'den bir kuple af diliyor.
Just one little sip?
Sadece bir yudum.
Would you give me a sip please?
Bir yudum alabilir miyim?
That night with the margaritas, I took one sip and I thought, " Yes. I remember.
O Margarita gecesinde bir yudum aldım ve " Evet, hatırlıyorum.
Oh, just a sip for me.
Bir yudumdan fazla koyma.
- Just a sip.
- Tam bir yudum.
Just take a sip, you haven't had anything to drink all day.
- Hadi ama, bir şeyler içmelisin.
It's called the one-sip diet.
Buna yudum diyeti deniyor.
Little sippy sip.
Bir hüp çek.
Every sip, every drop ofwater is precious.
Uzay yolculuğunda suyun her damlası, her yudumu çok önemli.
Morgan : Standing there holding that glass, I realized how easy it wouId be to take a sip.
0rada durup, o bardağı tutarken farkettim ki bir yudum almak ne kadar kolay olurdu.
Person gets this little sip of a fresh start, they want to start drinking it from the hose.
İnsanlar yeni bir başlangıç için küçük bir yudum alırlar ve bu yudumu da su hortumundan almak isterler.
He took a sip, and he became funny.
Bir yudum içmiş ve o da komik olmuş :
Just one sip.
Sadece bir yudum.
Just one more sip of this, and I'll be good to go.
Bundan bir yudum almam halinde gitmek için yeterince iyi olacağım.
Pal, open the bottle and give me a sip.
Yar, şişe aç ve bana bir yudum ver.
All I'm asking is if a shot is $ 5, - how much for a sip? - A sip?
Eğer bir kadehi 5 dolar ise bir yudumu kaça olur?
In and out, in the blink of an eye.
göz kırpması gibi, şip şak.
Don't shoot it ; just sip it.
Fondip yapmayın.