Slater traducir turco
869 traducción paralela
Okay, Uh, Uh, "And Wilhelmina Slater Will Share My Estate"...
Pekala. "Ve Wilhelmina Slater Meade Yayınları dahil..."
"Do You, Bradford Meade, Take Wilhelmina Slater" - Wait, Wait.
Siz, Bradford Meade, Wilhelmina Slater'ı...
I got tied up with General Slater.
General Slater'la konuşmaya dalmışım.
Mrs. Slater.
Bayan Slater.
Slater?
Slater?
Seems Mrs. Slater looked after her mother when she was in the hospital one time.
Bir keresinde hastanedeyken Bayan Slayter annesine göz kulak olmuş.
I don't remember anybody named Slater.
Slater diye birini anımsamıyorum.
There was nobody next door named Slater.
Slater diye bir kapı komşusu yoktu.
Right on time, Slater.
Tam zamanında Slater.
Make yourself comfortable, Slater.
Rahat rahat otur Slater.
I guess you know all you have to know about me, Slater.
Sanırım hakkımda bilmen gereken her şeyi biliyorsun Slater.
Come on, Slater, what do you say?
Hadi Slater, ne diyorsun?
This is Earle Slater.
Bu Earle Slater.
- All right, Slater, handle me.
- Pekala Slater, hallet beni.
Don't worry about Slater.
Slater'ı takma kafana.
Mike, you and Slater take him inside.
İndirin onları, üçünü de içeri tıkın.
- Buell, get me Captain Slater. - Yes, sir.
- Buell, bana Yüzbaşı Slater'ı getirin.
Slater, what if word got out that Fort Russell stood behind a temperance movement?
Slater, Russell kalesi, alkol karşıtı bir eyleme destek verdi diye dedikodu çıkabileceği hiç aklına gelmiyor mu?
- Slater! Answer me.
Benim ikametimi başkalarıyla paylaşmaya başladığımdan beri, efendim...
- I'm trying to, sir.
Slater! Bana cevap ver.
Slater. Here. Escort for a wagon train.
Slater.
Mrs Massingale, I've already told Captain Slater I won't hold him responsible.
Bayan Massingale, Onu sorumlu tutmayacağımı zaten Yüzbaşı Slater'a söyledim.
The Slater patrol was turning south towards the course of the Wallingham train, and a band of Sioux warriors was on the move, led by the great Chief 5 Barrels and his sub-chief, Walks-Stooped-Over, who was also known in certain Indian circles as Sky Eyes,
Slater'n devriyesi, güneye.. Wallingham konvoyu istikametine doğru devam ediyordu, ve büyük şef Beş Fıçı ile mavi gözleri yüzünden kızılderililer arasında ayrıca Gökyüzü Gözlü olarak da bilinen, kalıtımsal olarak daha doğrusu soyu bozuk olduğundan, küçük görünüşü sebebiyle Eğilerek Yürüyen de....... denen şef yardımcısı liderliğindeki... bir grup Sioux savaşçısı hareket halindeydi,
- That's what happened to Captain Slater.
Eğer o salondan yürüyüş düzeninde çıkacak olurlarsa...
The first cavalry patrol under Captain Slater - here.
Wallingham'ın araba konvoyu nehrin bu noktasına doğru hareket etmekte.
The second cavalry patrol under Colonel Gearhan'- here, with, of course, the temperance marchers.
Yüzbaşı Slater komutasındaki ilk atlı devriye... burada. Albay Gearhart komutasındaki ikinci atlı devriye... burada,
He's most happy to comply with your request for escort to Denver.
Yüzbaşı Slater, hizmetinizdeyim. Albay Gearhart en iyi dileklerini sunuyor.
What is important is to have a conference.
Konferans olmadan barış olmaz, Slater.
How did that idiot Slater ever let it happen?
Slater şapşalı nasıl yaptıda bunun olmasına izin verdi?
On behalf of Captain Slater, sir, it's only fair to state that if the women hadn't started singing hymns and making all that... racket...
Yüzbaşı Slater adına söylüyorum, efendim, eğer kadınlar marşlar söylemeye ve tüm o curcunaya... başlamasaydı..., gayet adilane yönetiyordu.
I know what they did, Slater.
Ne yaptıklarını biliyorum, Slater.
I think that was it, or maybe the interpreter was confused.
Sanırım öyle bir şeydi, ya da tercüman karıştırdı. - Slater.
- Slater.
- Evet, efendim.
And, Slater, knock down the price.
Ayrıca, Slater, fiyatı aşağıya çek.
- One moment, Slater.
- Az dur, Slater.
Come in, Slater.
İçeri gir, Slater.
- Captain Slater reporting, sir. - J'Stand up, we'll march to Denver.
- Yüzbaşı Slater rapor veriyor, efendim.
- Good work, Slater.
- İyi iş, Slater.
- That's all, Slater.
- Hepsi bu kadar, Slater.
Good night, Slater.
İyi geceler, Slater.
- Slater, this is Keno.
- Slater, bu Keno.
- Slater.
- Slater.
Captain Slater gave you permission in my absence?
Bir miktar yorgunum.
He did.
Yokluğumda size Yüzbaşı Slater'ınmı izin verdiğini söylemiştiniz?
- Yes, sir.
- Slater.
- Yes, sir.
- Yüzbaşı Slater'a olanlar sizin başınıza gelir.
No peace without a conference, Slater.
Buell, bir saat içerisinde, burada bir konferans toplanacağını...
Slater, take charge.
Slater, emir komuta sende.
Maintain order, Slater.
Emirleri takip et, Slater.
And tell Slater to cover his flanks.
Ve Slater'a yanları korumasını söyle.
Slater.
Slater.