English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / So gorgeous

So gorgeous traducir turco

335 traducción paralela
One day about two weeks from now, we'll be riding in the hills, past waterfalls and mountain greenery, up and down ravines and around through vine-covered trails... till we come to a spot where the scenery will be so gorgeous,
İki hafta sonra bir gün, tepelerde ata bineceğiz, şelaleleri ve yemyeşil ağaçları geçeceğiz asmalarla kaplı patikalardan ve derelerden gideceğiz taki manzaranın muhteşem olduğu yere gelene dek.
Would you mind not looking quite so gorgeous while you say all these things?
Böyle şeyler söylerken bu kadar göz kamaştırıcı görünmesen nasıl olur?
I wish I were so gorgeous you wouldn't even look at another woman.
Keşke o kadar güzel olsaydım ki, başka bir kadına bakamasaydın bile.
It's Teresa's baby! He's so gorgeous!
Teresa'nın bebeği!
Gee, it's so gorgeous.
- Tamam. Vay be, çok güzelmiş.
- You are so gorgeous!
- Çok harikasın!
It's so gorgeous, Harry.
Gerçekten muhteşem Harry.
It's so gorgeous!
Çok harika!
It's so gorgeous.
Muhteşem.
It's just so gorgeous.
Muhteşem bir şey.
- You were so gorgeous in hats.
- Şapkalarla harika görünüyordun.
It's so gorgeous.
Çok güzel.
- Robert Redford's so gorgeous.
Ben hiç izlemedim. İnanamıyorum.
You're so gorgeous, I just can't help it.
Sen, sen çok güzelsin. Dayanamıyorum, bu yüzden böyle oluyor.
Anyway, when we got to the dance, Richard dropped me off, and I ran smack into a man so gorgeous, he made Richard J. Wild look like a prepubescent choirboy. - George.
Neyse, dans salonuna vardığımızda Richard beni indirdi ve öyle muhteşem bir adamla çarpıştım ki Richard J. Wild yanında koro çocuğu gibi kaldı.
And you're so gorgeous when you're angry.
Ve kızdığında muhteşem oluyorsun.
I could not help myself because he's so gorgeous.
Kendime engel olamadım. Öyle harika ki.
My God, you look so gorgeous.
Tanrım, çok güzel olmuşsun.
But so gorgeous.
Ama çok yakışıklıydın.
You think she's so gorgeous.
Karın da çok matah bir şey olsa!
How could somebody so gorgeous be an Algebra teacher?
Biri nasıl cebir öğretmeni kadar muhteşem olabilir?
So gorgeous?
Ne kadar yakışıklı.
He was so gorgeous.
O çok güzeldi.
He's so gorgeous.
Çok tatlı. Tanrım.
Ralph! Hi! My God, look at you, you're so gorgeous!
Ne güzel bir köpeksin sen.
- They're so gorgeous, yes.
- Evet, muhteşemler.
He's so gorgeous you just want to bite him all over.
Frasier, çocuk çok muhteşem, insan her yerini yemek istiyor.
So gorgeous, it's real...
Çok güzel, gerçekten.
Garrett, she's so gorgeous!
- Çok güzelmiş.
- He's so gorgeous.
- Çok göz kamaştırıcı.
Elise, you are so gorgeous.
Bir sürprizi olduğunu söylemişti. Bu nasıl?
God, you are so gorgeous.
Aman tanrım, göz kamaştırıyorsun.
He was so gorgeous He didn't even notice me
Çok yakışıklıydı. Ama benim farkıma varmazdı bile.
You are so gorgeous.
Sen çok güzelsin.
- I know, but I'm so happy to see you. - Oh, it looks gorgeous!
- Sizi gördüğüme çok sevindim.
She didn't wanna wear'em out of the house so people'd think she's gorgeous.
İnsanlar onun harikulade olduğunu düşünsün diye evin dışında gözlükleri takmak istemedi.
Those gorgeous cocktail waitresses I heard so much about...
Hey, dostum. Şu hakkında çok şey duyduğum kokteyl garsonları... Evet, efendim?
And I'm so glad to see you not only kept your gorgeous figure, but you've added so much to it.
Güzel vücudunu korumakla kalmamış, üzerine ekleme de yapmışsın.
- lf she just weren't so damn gorgeous.
- Eğer o kadar güzel olmasaydı.
Isn't that cute? Okay, so she's beautiful and gorgeous and all that, but, Al, so is Marcie, and what's more, Marcie has inner beauty.
Tamam, çok güzel ve harikulade fakat Marcie de öyle.
Rose, it is so gorgeous up here!
Canım benim. - Ah, Rose, burası öyle muhteşem ki.
tall, intense eyes, so incredibly gorgeous I just want to die... and he likes me!
Jimmy. Uzun ve iri yapılı. Öyle harika ki ölmek istiyorum.
It's your gorgeous balance sheet that makes you so attractive.
Sizi bu kadar çekici kılan, müthiş istikrarınız.
There are so many gorgeous shops in Paris. It's quite absurd.
Paris o kadar harika mağazalarla dolu ki, akıl alır gibi değil.
So, listen, you all look gorgeous and talented and full of sexual allure and all that kind of stuff.
Şimdi dinleyin. Hepiniz çok güzel, yetenekli ve cazibeli görünmelisiniz.
So very gorgeous.
Çok çok güzel.
I am just so damn gorgeous.
O kadar muhteşemim ki!
- So she's gorgeous?
- Güzel, değil mi?
You're gorgeous and I'm gorgeous, so we should be in gorgeous surroundings.
Sen de, ben de göz kamaştırıcıyız, Bu yüzden, göz kamaştıran yerde olmalıyız.
Come out from behind there so I can see more than just your gorgeous hair.
Şöyle biraz öne çık, güzel saçın dışında yüzünü görebileyim.
They're gorgeous. They've gotten so big, haven't they?
Bunlar gerçekten çok güzel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]