So i'm just gonna say it traducir turco
80 traducción paralela
I want to say something to you... but I`m gonna fumble it a little bit... so please just wait till I`m done before you respond.
Bir şey söylemek istiyorum. Ama doğru kelimeleri seçmem zaman alabilir. Lütfen cevap vermeden önce sözümü bitirene kadar sabret.
I don't really know how to say this, so I'm just gonna say it.
Bunu nasıI söyleyeceğimi bilemiyorum. Ama söyleyeceğim.
It's not gonna be easy, so I'm just gonna say it.
Kolay olmayacak o yüzden söylüyorum.
You don't say... well, the rind is an inch big, so I'm just gonna cut and chuck it.
Sakın kabuğu kesmeye kalkma. Tamam mı?
Okay, there's no easier way to say this, so I'm just gonna put it out there.
Pekâlâ, bunu söylemenin daha kolay yolu yok, o yüzden olduğu gibi soruyorum.
No, I'm gonna do it. I just... You know, there are just so many details I didn't realize... like I have to sign this contract that...
Hayır, yapacağım, sadece bu kadar çok detay olduğunun farkında değildim, mesela çocukla ilgili tüm haklarımdan ve sorumluluklarımdan feragat ettiğime dair bir kontrat imzalamam gerekiyor buna şu da dahil "fizyolojik problemlere bakılmaksızın embriyo sayısının azaltılması kararı ve mali yükümlülüklerde hiçbir söz hakkım yok."
I really don't know how I'm gonna say it, so I'm just gonna say it.
Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum bu yüzden açıkça söyleyeceğim. Tamam.
Look, you guys, there's this thing, so I'm just gonna say it.
Çocuklar bakın, benim söylemem gereken bir şey var. Bu yüzden sadece söyleyeceğim.
And I don't really think it's a big deal so I'm just gonna say it and you can react.
Gerçekten bunun önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum şimdi söyleyeceğim siz de tepki gösterebilirsiniz.
Ok, so I'm just gonna say it.
Tamam söyleyeceğim.
And so I'm just gonna say it.
Bu yüzden kafamdakileri söyleyeceğim.
So let's do it one more time but this time I'm not just gonna say the lines, I'm really gonna act them.
Bir kez daha tekrarlayalım ama bu sefer sadece replikleri söylemeyeceğim, gerçekten oynayacağım.
This isn't easy, so I'm just gonna come out and say it.
Bu hiç kolay değil, o yüzden uzatmadan söyleyeceğim.
There's no easy way to break this so I'm just gonna come out and say it.
Sadece çıkıp söylemek vereceksiniz bana bu yüzden bu kırmak için kolay bir yolu yok.
I don't know how to say this, so I'm just gonna say it.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, sadece söyleyeceğim.
You just want to listen to me'cause if the man doesn't die whose face I just broke, he's gonna go to New York City and tell Brom Garret's people it breaks his heart to say so,
Çünkü eğer suratını dağıttığım... adam ölmezse... Beni dinle. New York'a gidecek... ve Brom Garret'ın akrabalarına, çok üzgün olduğunu... ama oğullarını kızının öldürttüğünü söyleyecek.
You know what I'm gonna say, so just do it or quit!
Bu işi ya yap, ya da bırak!
Ron, there is no easy way to do this, so I'm just gonna go ahead and say it.
Ron, bunu söylemenin kolay yolu yok, o yüzden hemen söyleyeceğim.
Okay, look, I know I'm a girl and I'm supposed to be better at this emotional crap but I'm not, so I'm just gonna say it.
Tamam, bak, Biliyorum ben bir kızım ve duygusal saçmalıklar konusunda daha iyi olmayı isterdim fakat değilim, bu yüzden sadece şunu söyleyeceğim.
So I'm just gonna say - End it.
O yüzden sadece diyorum ki - Bitir bu işi.
This isn't easy to say, so I'm just gonna say it.
Bu yüzden söyleyivereceğim.
I tried to write a song about it and I was gonna bring my amp and ax and all and play it for you, but it was coming out way too emo, so I decided to just say it.
Bunun için bir şarkı yazmayı denedim. Anfimi ve enstrümanını getirip sana çalacaktım ama fazla emo oldu. Ben de söylemeye karar verdim.
I don'know how to say this, so I'm just gonna come right out with it.
Bu nasıl söylenir bilmiyorum, Ama bunu söylemeliyim.
You--all due respect, sir, I just don't really feel it's my place to say anything, so I'm gonna- - I'm--I'm not going to.
Yanlış anlamayın efendim ama bir şeyler söylemek bana düşmez. Bu yüzden söylemeyeceğim.
Okay, i don't know how to say this, so i'm just gonna say it.
Tamam, nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum o yüzden direkt söylüyorum.
I'm just gonna say it, so don't think I'm a dope or whatever.
Hemen söyleyeceğim. Beni aptal filan sanma.
No matter how I say this, I'm gonna be the fucking asshole, so I'm just gonna come out and say it, all right?
Nasıl söylersem söyleyeyim, aşağılık herifin teki olacağım. Bu yüzden özet olarak açıklayacağım, tamam mı?
Look, the bell's gonna ring soon and I don't know if I'm going to get a chance to say it, so I'm just gonna say it now.
Bak, birazdan zil çalacak, ve bunu sana söyleme fırsatım... olacak mı, bilemiyorum. O yüzden şimdi söyleyeceğim.
SO I'M JUST GONNA- - I'M JUST GONNA SAY IT.
O yüzden... söyleyeceğim.
Really weird, but I can't think of a not weird way to say it, so I'm just gonna say it.
Çok garip, ama daha az garip şekilde nasıl söylenir bilmiyorum. Direk söyleyeceğim.
This is hard to say, so I'm just gonna say it.
Söylemesi zor bu yüzden hemen konuya gireceğim.
I don't know how to say this, so I'm just gonna say it.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama yine de söyleyeceğim.
so i'm just gonna say it.
- Söyleyeceğim gitsin.
I have tried to be nice, but I am running out of polite here, so I'm just gonna say knock it off.
Nazik olmaya çalıştım ama buna ne yazık ki, devam edemeyeceğim. O yüzden bırak bu işlerin peşini.
" Danny, I have a feeling you and I are thinking the same thing here, so I'm just gonna come out and say it.
Danny, içimden bir his ikimizin de aynı şeyi düşündüğünü söylüyor. Bu yüzden uzatmadan söyleyeceğim.
Now, Suzy, I don't know how to tell you this, so I'm just gonna come right out and say it.
Suzy, sana bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Lafı dolandırmadan söyleyeceğim.
I've been holding something back all night, so I'm just gonna go ahead and say it now :
Biliyor musun, Mia? Bütün gece içimde tuttum ama dayanamıyorum ve şimdi söyleyeceğim.
All I'm gonna do is go in and just say, "We're so sorry, it's entirely our fault"...
Yapacağım tek şey içeri girmek ve "Çok üzgünüz, bu tamamiyle bizim suçumuzdu" demek.
- I don't know how to say this, so I'm just gonna say it.
Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama söylemek zorundayım.
I don't know how to say this, so I'm just gonna say it,'cause I need to make sure that I'm not misunderstanding, but.. when you say that I "have you"...
Jack, nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama söylemeliyim, çünkü yanlış anlamak istemiyorum, bana "benimsin" dediğinde...
There's no real easy way to say this, Mr. Morrison, so I'm just gonna come out with it.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok Bay Morrison o yüzden direkt olarak konuya geleceğim.
And... I owe it to you to be honest, So I'm just gonna say
Sana karşı dürüst olmam gerekiyor o yüzden aynen söyleyeceğim.
Well, there's no easy way to say this, so I'm just gonna come straight out with it.
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok o yüzden direk söylemek zorundayım.
I have something to say, and I'm afraid that if I just don't say it all at once, I'm never gonna say it. So... ohh.
Ama hepsini bir kerede söylemezsem hiç söyleyemeyeceğim.
Listen, I don't know how else, you know, I'm gonna say it, so I'm just gonna say it.
Dinle, başka nasıl söylerim bilemedim, o yüzden direk söyleyeceğim.
- But I'm feeling it wasn't my finest, so I'm gonna say just under tim allen.
- Ama en iyi olmadığımı hissediyorum bu yüzden Tim Allen'ın altındayım diyeceğim.
We're obviously all thinking it, so I'm just gonna say it.
Hepimizin aynı şeyi düşündüğü belli, bu yüzden söyleyeyim ben en iyisi.
You know, if I leave a note, it's just gonna get burned with my clothes, so I figured you for the one guy that I could say adios to.
Eğer bir not bıraksaydım kıyafetlerimle beraber yanacaktı ben de tek "elveda" diyebileceğim kişinin sen olduğunu anladım.
Uh, look, Jack, I don't really know how to say this, So I'm just gonna say it.
Bak Jack bunu nasıl diyeceğim bilmiyorum o yüzden doğrudan söyleyeceğim.
Okay, now this is gonna move fast, so just do exactly what I say, and when you've got it, write it down, and that'll be a huge help to me.
Hızlı bir geçiş olacak, söylediklerimi harfiyen uygula anladığında, yazıver. Bana büyük yardımı olur.
So I'm just gonna say it.
O yüzden direk söyleyeceğim.