So it's traducir turco
94,862 traducción paralela
It's not so much the tucker.
Önemli olan yemek değil.
You have to fill up on sunlight, so that you have the memory of it for the rest of the year.
Güneş ışığına doyup yılın geri kalan zamanı için o anıyı saklamanız şarttır.
So it's a complete grill set which is ready to be used.
Yani kullanıma hazır tam tekmil bir ızgara setidir.
The only problem with it is, that you can't really regulate the coal and the heat, so when it goes out, you're fucked.
Bununla ilgili tek sorun kömürü ve sıcaklığı kontrol edememek. Eğer ateş sönerse hapı yutuyorsunuz.
I don't know if it's because I'm Uruguayan, but I find the asado's meat so tasty.
Uruguaylı olduğumdan mı bilmem, asado eti çok lezzetli gelir bana.
[man speaking in English] So it's usually a dry rub with no sauce, cooked over post oak.
Genellikle sos olmadan baharatlanır, meşe odununda pişirilir.
Uh, it's hot in the summer time, it's cold in the winter time, but I enjoy it so I keep cooking.
Yazın sıcak, kışın soğuk olur, ama ben keyif alıyorum ve pişirmeye devam ediyorum.
It's a stringy cut of meat, so you have to be careful not to overcook it or cook it too fast.
Lifli bir et parçasıdır, fazla veya hızlı pişirmemek için dikkatli olmak gerekir.
It so happened my father became ill the summer before I graduated from college so... my dad's dying wish was to keep the business open.
Üniversite mezuniyetimden bir önceki yaz babam rahatsızlandı. Babamın ölüm döşeğindeki arzusu işi devam ettirmekti.
So this is what the land means to us, it's everything.
Toprağın bizim için anlamı budur. Her şeydir.
It's the first installment to your former associate Michael Arendt... so that he will cease cooperating.
Gel Kev. Böyle iyi mi? Nasıl oldu?
Bid-rigging the U.S. Treasury market, that, to me, is a crime that... so profoundly violates public trust in our financial system that it really seems only right to continue the trial and let the people decide.
Üzücü. Dinle... Axe Capital'deki işine döndüğünü duyunca fazla tepki verdiğimin farkındayım.
So it always warms my heart when I see a boy who still has his father's shoulder to lean on, his father's contacts to deploy, his father's balls clanking around in place of his own,
Bu yüzden hâlâ babasının omzuna yaslanabilen bir çocuk görmek her zaman yüreğimi ısıtıyor. Babasının dostlarını devreye sokan, kendi cesareti yerine babasının cesaretiyle hareket eden bir çocuk çünkü kendisi daha adam olamamış.
So, it's fallen upon all of you to figure out how to get us un-fucked.
Bu işi nasıl toparlayacağımızı bulmak size düştü.
- It's kind of a miss, so I went back into the Sandicot file and ran this down.
Bir nevi ıskaladık yanı. Ben de Sandicot dosyasına bakıp bunu arattım.
Surveillance of a federal employee is a Class E felony, so if you want me to keep it up,
Federal bir çalışanı izlemek E sınıfı bir suçtur.
My goal is to do oppo before they do oppo, so if there is a potential October surprise, we drop it in February during the fucking Super Bowl.
Amacım, zayıflıklarını onlardan önce ortaya çıkarmak. Mesela ekimde olası bir sürpriz varsa bunu Şubat'ta duyuracağız. Süper Bowl sırasında.
We come around, check on the situation, but now she's too afraid to run again, so sometimes what we do is when we get a real hard fucking type, we get a carpet, roll the guy up in it,
Biz gelip durumu kontrol ederiz ama.. ... kadın tekrar kaçamayacak kadar korkmuştur. Biz de zor bir adamla uğraşıyorsak bazen bir halı alıp onun etrafına sararız ve adamı eşek sudan gelinceye kadar döveriz.
So, should I tell him he's getting it?
Araştırmayı ona vereceğim söyleyeyim mi peki?
And you and I both know it's your humanity that makes you so good at what you do.
İkimiz de biliyoruz ki seni işinde bu kadar iyi yapan şey insanlığın.
I'm sorry, it's just the stakes are so much higher now.
Özür dilerim, diken üzerindeyiz şu anda.
So it escaped.
Kaçmış o zaman.
So it could be.
Kaçmış olabilirler.
He'll fix it up so it's not like We're sending a sheep out to slaughter.
İnsanlara eğitim veriyor, böylece... insanları kuzular gibi öldürülmeye göndermemiş oluyoruz.
It's so hard to get out of this life.
Bu hayattan çıkmak zaten zor.
I held it, I hold it, so it's mine.
Ben aldım, tuttum... yani burası benim.
So, it's not just here?
Yani sadece burada değil mi?
So it's gonna be an early spring.
Bahar erken gelecek bu yıl.
Anyway, I'm having Bobby pick me up here so I can keep my hand on the fire extinguisher until we get to our wherever it is he's taking me.
Her neyse, Bobby beni buradan alacak. Beni alana kadar ellerimi yangın söndürücü üzerine koyabilirim.
But without power for the last week, I don't think there will really be enough good food to make it worth it, so maybe Pricemart's gotta be our spot.
Fakat geçen hafta elektrik olmadan gerçekten de buna değecek kadar yiyeceğin olacağını sanmıyorum...
So, she gets a DNA test, and it's her baby... not Sarah's.
Bu yüzden bir DNA testi yaptırdı ve bebeğin Sarah'a değil kendisine ait olduğunu öğrendi.
It's so hard to build trust with you guys.
Sizlerle bir güven bağı kurmak çok zor.
So, why don't you guys stretch it out?
Siz ısınmaya başlayın.
A lockup, it's kind of like dancing when you first start, so...
Elense, ilk başlarken dans etmek gibidir, o yüzden...
So, I think it's...
Yani, sanırım...
It's so nice in here.
Burası çok güzel.
Ah, it's so good to hear your voice.
Sesini duymak ne kadar güzel.
Aww, this is Sorbet, and she's so glad you were able to make it to our little cook-in.
Bu Sorbet ve yemeğimize geldiğinizin için çok mutlu.
Wait, so it's bad if I'm just repeating what's in the song?
Yani şarkıya eşlik etmem de mi kötü?
So, if this ward was built by Banneker and it is able to deter the Horseman, what else was in his arsenal?
Bu mühür Banneker tarafından yapılmış ve atlıyı engelleyebiliyorsa kimbilir söylemediği orada başka neleri vardır?
It is a cul-de-sac, so if we lure the Horseman in, we can use Banneker's disc to block his way out.
- Orası çıkmaz sokak. Atlı'yı tuzak sokağa sokarsak Banneker'ın diskiyle orayı kapatabiliriz.
But you said that it's enchanted, so how do we open it?
Ama sokak büyüyle kapalı dedin, nasıl açacağız?
So get up and help me kick this asshole's asshole.
O yüzden ayağa kalk ve şu it herifi haklamama yardım et.
All this time, you've been so worried the threat would come from outside, but it's been inside you all along.
Bunca zamandır tehdit dışarıdaki dünyadan gelir diye kaygılandın ancak baştan beri senin içindeydi.
So it's a good thing you get to stay here, right?
Bu yüzden burada kalman iyi olur, değil mi?
So, this whole post-Illumination new-world crap, it's not really my preference.
Tüm bu aydınlatma sonrası yeni dünya saçmalığı benim tercihim değil.
Well, the good thing is, I found skin and blood under Paul's fingernails, so I'm gonna send that to Monty, have him run it through CODIS and Interpol, and hopefully we will get a hit to confirm Elias'guilt.
İşin iyi yanı Paul'ün tırnaklarında deri ve kan buldum, Monty'den CODIS ve Interpol'de taramasını isteyeceğim ve umarım Elias'ın suçunu kanıtlayabileceğiz.
Oh, I found it. And I now believe it's so it could lead me to you.
Buldum ve şu anda, seni bulmamız için bulduğuma inanıyorum.
So, how much longer are they saying it's gonna be?
Daha ne kadar sürecekmiş?
- You heard? I'm not sure it's so minor.
Pek de ufak değil bence.
- So, are you ever gonna talk about it?
- Konuşacak mısın şu konuyu?