So it's your fault traducir turco
143 traducción paralela
So then it's your fault?
- Yani senin yüzünden mi?
You've changed everything for me, so it's your own fault.
Benim için her şeyi değiştirdin bu yüzden suç sende.
If I bet, I lose. So it's your fault.
Bahis oynarsam, kaybederim.
So it's your fault.
O yüzden senin suçun.
Don't feel so bad it's not your fault
Lütfen kendinize işkence etmeyin! Sizin hatanız değildi!
It's your own fault because you're so wishy-washy.
Bu senin kendi hatan, çünkü çok pasifsin.
It's your fault he's so bad?
Onun yoldan çıkması senin suçun mu yani?
It's your fault, you said the dog was not tough so you fed it with green chili peppers.
Hata sende, köpeğin hiç vahşi olmadığını bu yüzden, yeşil acı biberle beslediğini söylüyordun.
Why did I wander so far from home? Oh, it's not your fault.
Neden ondan çok uzaklaştım?
It's all your fault we've eaten so much.
Bu kadar çok yememiz senin hatan.
it's your fault for being away so long.
bu kadar uzakta olman senin suçun.
It's your fault, you make them so well.
Bu parça gerçekten harika.
It's your own fault for being so damn desirable, Al.
Bu kadar arzulanan binmek olmak senin hatan değil.
So it's your fault?
Yani senin hatan mı?
So you're saying that there's a problem in your marriage, - and that it's your fault.
Yani evliliğinizde bir problem olduğunu ve bunun senin hatan olduğunu söylüyorsun.
So you're saying that there's a problem in your marriage and that it's your fault.
Yani evliliğinizde bir problem olduğunu ve bunun senin hatan olduğunu söylüyorsun.
It's your fault he's so upset! Now he's dying!
Bu kadar sinirlenmesi senin suçun.
But it's your fault, if I might say so.
Ama sizin hatanızdı.
If by living well you mean your imported marble, your restaurants, your entertaining, your flashy wardrobe... so now it's my fault. I see.
Bolluk derken senin ithal ettiğin mermerleri gittiğin lüks lokantaları, gönlünü eğlendirmelerini üstüne aldığın göz alıcı kıyafetleri kastediyorsan Şimdi benim suçum oldu, demek.
So it's your fault.
Öyleyse bu senin hatan.
So it's NOT your fault.
O zaman senin hatan değil.
So it's my fault your cat ran away?
Demek kedinin kaçması benim suçum ha?
You believe it's your fault that it failed, and... it may be so.
Bunun kendi hatanız olduğunu düşünüyorsunuz ve belki de haklısınız.
It's your fault we have so much crime in this country and it's your fault we have so much violence in this country.
Bu ülkede bu kadar çok suç işlenmesinin sebebi sizsiniz Bu ülkede bu kadar çok şiddet olmasının sebebi sizsiniz
Oh, so it's my fault No that you left your bag in my car? .
Çantanı arabamda bırakman benim hatam mı?
If we haven't made love in so long it's your fault.
Bu kadar süredir sevişmiyorsak bu senin hatan.
So if one of them does something wrong, it's not your fault.
Yani birisi yalnış bir şey yaptığında bu sizin hatanız olmuyor.
So, it's your mother's fault that you've fallen behind?
Yani işini eksik yapman annenin suçu mu?
"It's not your fault you're so gap-toothed."
Dişlek olman senin hatan değil.
Oh, so it's not your decision, so therefore it's not your fault, right?
Oh, demek senin kararın değil, demek bu yüzden bu senin hatan değil, öyle değil mi?
It's your fault for being so pretty!
Böyle hoş olmak senin suçun!
Okay, so far zero percent your fault. All right, so I accidentally shot off a flare, and it went all... right underneath the bleachers.
tamam, şimdiye kadar % 0 hatalısın tamam, sonra kazayla fişeği ateşledim, ve herşey uçtu..
So? My old lady still thinks it's your fault.
Benimki hala senin hatan olduğunu düşünüyor.
It's your fault for working so hard.
Çok fazla çalıştın, senin hatan.
- You ran into me, so it's your fault.
- Arkadan toslayan her zaman suçludur!
- Well, it's not your fault, so...
- Senin suçun.
- So it's your fault.
Yani bu senin suçun. Veya Christopher'ın.
so, uh, why did you feel like it was your fault, what happened with jesse?
Uh, neden senin hatanmış gibi hissediyorsun, Jesse'ye neler oldu?
It's not your fault, so could you please just calm down?
Öylece gitmiş olamaz. Sizin hatanız değildi, biraz sakinleşir misiniz?
It's your fault for being so soft on him.
Ona böyle yumuşak davrandığın için oluyor.
It's a natural thing to do when you're grieving. So then none of this is your fault?
bir kaygı içindeyken yapılması çok doğal bir şeydir yani bunların hiçbiri senin suçun değildi?
It's your fault this stuff smells so good.
Yemeğin bu kadar güzel kokması senin suçun.
I'm so sorry. Oh, come on, it's not your fault.
Yapma ama bu senin suçun değil.
- So it's a little your fault.
- Belki şimdi ödeşmişsinizdir.
So it's your fault what he did?
- Yani yaptığı sizin suçunuzdu.
Don't be so serious, it's not your fault.
Ciddi olamazsın, senin hatan değil.
It's not your fault, So-hyun.
Bu senin hatan değil, So-hyun.
- I am so sorry. - It's not your fault.
Senin suçun değil!
So it's not your fault, is it?
Öyleyse senin suçun değil, değil mi?
I'm sorry about the leg, but it's really your own fault, if I may say so.
Bacağın için üzgünüm ama aslına bakarsan senin yüzünden oldu.
So what you're telling me is if we choose the piece of fugu, then it's not your fault.
Yani anlatmak istediğin şey hangi fuguyu seçeceğimiz senin hatan olmayacak.
so it's done 19
so it's a win 16
so it's over 58
so it's up to you 22
so it's 240
so it's fine 24
so it's like 40
so it's true 182
so it's okay 41
so it's you 54
so it's a win 16
so it's over 58
so it's up to you 22
so it's 240
so it's fine 24
so it's like 40
so it's true 182
so it's okay 41
so it's you 54
so it's official 29
so it's settled 30
so it's my fault 51
so it's possible 18
so it's not 23
it's your fault 367
your fault 80
so it goes 27
so it is 192
so it doesn't matter 23
so it's settled 30
so it's my fault 51
so it's possible 18
so it's not 23
it's your fault 367
your fault 80
so it goes 27
so it is 192
so it doesn't matter 23
so it would seem 69
so it is true 19
so it seems 95
so it was you 44
so it was 29
so it does 25
so it 43
so it would appear 17
so it is true 19
so it seems 95
so it was you 44
so it was 29
so it does 25
so it 43
so it would appear 17