Sok traducir turco
11,191 traducción paralela
Hey, stick it up your ass, pal!
Onu kıçına sok dostum.
Get it through your head... this is the team now.
Bunu kafana sok, artık bir ekibiz.
You are lucky that I don't take this mockery of a final resting place and shove it up your ass.
Bu şaka gibi kavanozu al ve bir tarafına sok.
Put the food in your mouth. Isn't this something, Michael?
Birşeyler sok şu ağzına bu birşey değil, Michael?
Harvey, make Shaun get in the boot.
Harvey, Shaun'u bagaja sok.
So pretty.
Sok hoş görünüyorsun.
Her job is to do what I say, and you better wrap your head around that.
- Onun işi, dediğimi yapmak. Bunu kafana iyice sok.
No, Harvey you better wrap your head around the fact that Donna is gone and she is not coming back.
Hayır Harvey, asıl sen Donna'nın gittiğini ve geri gelmeyeceğini kafana sok!
Get it through your head.
Bunu kafana iyice sok.
- Grab the paddles.
- Şok cihazını al.
Shocking, right?
Şok oldun değil mi?
And it's supposed to be a really shocking place where Cersei encounters the poverty that she has managed to ignore for most of her time living in King's Landing.
Burası, Cersei'nin Kralın Şehri'nde geçirdiği zaman boyunca görmezden gelmeyi başardığı sefaletin doruğa ulaştığı şok edici bir yer olmak durumunda..
The news of her tragic death came as a shock to the entire world.
Trajik ölümü, tüm dünyada şok etkisi uyandırdı.
If that is shocking to you, so be it.
Bu sizi şok ettiyse öyle olsun.
That's not shocking at all.
- Evet. - Hiç şok edici değil.
If that is shocking to you, so be it.
Bu sizin şok ediciyse öyle olsun. - Hayır.
I get it. I think maybe you're confusing
Sanırım şok edici sözcüğünü başka bir sözcükle karıştırıyorsun.
- the word, "shocking" with the word...
- Bu! Şok edici olan bu!
- Shock.
- Şok.
Know how to spot a taser tile?
Burada bir şok fayansı var.
The shock wave dispersal should make for a smoother landing.
Şok dalgasının dağılması daha yumuşak bir iniş sağlayacaktır.
What I saw in that video was so shocking, so mind blowing, so life altering, if I ever hope to show my face at that school again,
Videoyu gördükten sonra, şok oldum... Zihnim açıldı, gerçekleri gördüm.
Target?
Şok'tan mı?
there's the circles...
Şok edici ya hani.
Sure, it was kind of a shock.
Tabii birazcık şok olmadım değil.
No one is more shocked and disheartened to learn of Mr. Ambruso's infidelity than Cyrus Beene.
Hiç birşey beni bu kadar şok etmedi ve hevesimi kırmadı özellikle Bay Ambruso'dan öğrenmek gibi. Cyrus Beene tarafından kendimi aldatılmış gibi hissettim.
It's a shock.
Büyük bir şok bu.
Now take the...
Şimdi şişi çıkar ve pipeti deliğe sok.
Okay, Gillette, now just slip it in nice and easy...
Gillette, şimdi güzelce içeri sok. Tamam. Harika.
The taser, the - - the ski mask - -
Şok tabancası.. Kayak maskesi...
I was still feeling that shock.
Hala o şok içindeyim.
- He's in VF, we need to shock him.
- Ventriküler fibrilasyonda. Şok vermeliyiz.
Another shock?
- Bir şok daha?
Those are taser marks.
Bunlar şok cihazının izleri.
We found the taser, Hammer... in the back of your car, right next to that tire iron.
Şok cihazını bulduk Çekiç, arabanın bagajındaki bijon anahtarının yanında.
So you think, you know, it's no big deal, but it's... Uh, it's... It's shocking.
İnsan çok büyük bir olay değil diye düşünüyor... ama şok edici.
When the defense opened their case and called Durst as a first witness, I was shocked.
Savunma dosyayı açıp Durst'ü ilk tanık olarak çağırdığında... şok olmuştum.
I was shocked... and scared.
Şok olmuştum. Korkmuştum.
I'm still in shock over what happened to my wife but violence or threats of violence will never silence me.
Eşime olanlardan dolayı hâlâ şok içindeyim ama yaşanan şiddet ve yapılan tehditler beni asla susturamayacak.
Even if one is prepared, it's always a bit of a shock.
İnsan hazırlıklı olsa bile, yine de bu büyük bir şok oluyor.
Shock and denial.
Şok ve inkar etme.
- Now infamous in the shocking "Cupcake Captives" story.
- Kötü şöhretli... şok edici "Kek Tutsakları" hikayesi.
I was just worried that if you suddenly find out that you were abused, you might get shocked.
Çocukken suistimal edildiğini aniden öğrendiğini düşündüğümde, şok olmandan korktum.
I'm sure you were shocked.
Şok olduğuna eminim.
Are you having fun shocking people these days?
– Bu günlerde insanları şok ederek mi eğleniyorsun?
Did something happen that could have given Dr. Oh a big shock?
Acaba Doktor Oh'a büyük bir şok yaşatacak bir şey oldu mu?
It must have gave her a big shock. In her own way,
Onun için büyük bir şok olmalı.
Don't be surprised by this either!
– Bunu duyduktan sonra şok olma.
Let's shock him.
Ona şok verelim.
I need to shock him.
Ona şok vermem lazım.
Grab it in case we need to defibrillate.
Şok vermemiz gerekirse diye onu yanına al.