English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Sombre

Sombre traducir turco

43 traducción paralela
the class of christian suspense, of fraternal silences in the mud and of sombre rainy days.
hıristiyanlı bekleyişin sınıfı çamurdaki kardeşlik sukutların sınıfı ve gözyaşlarıyla dolu karanlık günlerin sınıfı
Sombre forebodings possessed her. Terror fell upon her senses.
İçini bir felâketin önsezisi kaplamıştı.
A sombre emotional state.
- Sıkıntılı, duygusal bir ifade.
Captain, I am neither brooding nor sombre.
Kara, kara düşünmüyorum, sıkıntım yok.
" Brandt looked at the large house sombre-looking between the trees,
Brandt ağaçların arasından kasvetli büyük eve baktı.
Sombre they look their muted colours of a tone with the bleak heathland that is our kingdom.
Kasvetli görünüyorlar. Solgun renkleri uyum içinde bu kasvetli yurtla yani krallığımızla.
He should celebrate that day alone... in sombre isolation.
Doğdukları günü tam bir yalnızlık içinde kutlamaları gerekir.
- I mean... what do you think the Greeks'd think of this rather sombre attire?
- Yani... Sence Yunanlar bu epeyi donuk kıyafet hakkında ne düşünürdü?
A sombre, serious current, flowing not from life... but from mere existence.
Karanlik, ciddi bir akim, yasamaktan degil... sadece varolmaktan olu \'feuyor.
[Sombre Music On Soundtrack]
[Arka planda kasvetli müzik]
Be sombre.
Biraz kasvetli olun.
I love the way you get all sombre when you describe a flood or a murder.
Bir sel felaketini ya da cinayeti anlatırken kasvetli olmanızı seviyorum.
We had been wandering, indeed, in the leafless shrubbery an hour in the morning, but since dinner, the cold winter wind had brought with it clouds so sombre, and a rain so penetrating, that further outdoor exercise
Sabah 1 saat kadar yapraksız çalılıklarda dolanmıştık. Ama akşam yemeğinden beri soğuk kış rüzgarları iç karartıcı bulutları getirmiş, yağmur etkisini arttırmış ve dışarıda egzersiz yapmanın mümkünatı kalmamıştı. "
You got your sombre on, Will.
Üzerine bir kasvet çöktü, Will.
You all stand around and look sombre.
Siz de öyle ayakta bekleyin ve karamsar gözükün.
Cos... cos it's sombre?
Kasvetli.
That's a sombre outlook for the happily-married, poster boy.
Mutlu evliliği olan örnek adam için karamsar bir görüş.
Everyone's so sombre...
Herkes ne kadar kasvetli.
Even met good news with a sombre face.
Güzel haberleri asık suratla karşılıyorsun
Alan was absolutely sombre, Philippe extremely tense.
Alan kesinlikle karamsardı Philippe ise olağanüstü derecede gergindi.
What a sombre residence!
Ne kasvetli bir mesken.
As sombre as its owner.
Tıpkı sahibi gibi...
That sombre sensuality belongs to the ignorant, not to lovers.
O kasvetli şehvaniyet nadanlarındır, aşıkların değil.
In that sombre residence.
O kasvetli meskende.
Forgive my boldness, but why leave the throne for this sombre residence?
Cüretimi bağışlayın..... lakin neden bu kasvetli mesken için tahtınızı bıraktınız?
But now, seeing you so sombre, I feel like I must tell you, but in the hope that you can forgive me.
Ama seni böyle üzgün görüyorum ya, sana söylemem gerektiğini hissediyorum, ama beni affedeceğini umuyorum.
No, it's sombre.
Hayır, hava iyice karardı.
But when we left LA there was certainly a slightly sombre mood because there was a feeling that. "Guys. the holiday bit is over."'
Ama Los Angeles'ı terkettiğimizde herkeste hafif hüzünlü bir hava vardı çünkü şöyle bir duygu oluştu, "Beyler, tatil sona erdi."
Don't be sombre.
Asma suratını.
You don't have to look so sombre.
Bu kadar karamsar bakmana gerek yok.
On this sombre day, the sun won't shine, but I Iove my little Lea.
Bu kasvetli günde, güneş doğmayacak, ama minik Lea'mı seviyorum.
I don't want it to be some sombre affair.
Karamsar bir şey istemiyorum.
( Sombre music ) S.MOUSE :
Avustralya'ya gitmemi istiyor.
A - tra-vers - le - verre - sombre Through a glass darkly
hatırlanmış Karanlık bir camın
I saw you at Nuit Sombre, we went for drinks, and I said I'd call you.
Seni Nuit Sombre'de gördüm, içki almaya gitmiştim, ve seni arayacağımı söylemiştim.
I don't think Atticus attacked those kids at Nuit Sombre.
Atticus'un Nuit Sombre'deki çocuklara saldırdığını düşünmüyorum.
Bo found the humans that were taken from Nuit Sombre.
Bo, Nuit Sombre'de kaçırılan insanları buldu.
Sombre affairs mark the sombre passing of sombre lives.
Kasvetli işleri işaretleyin kasvetli geçen kasvetli hayat.
Sombre or not, these events remind us we only have limited time on this earth, Robert.
Kasvetli ya da değil, Bu olaylar hatırlatıyor sadece sınırlı bir süre var bu dünyada, Robert.
Yeah, suppose we want something more sombre, don't we?
Evet, sanırım daha hüzünlü bir şey isteriz, değil mi?
Yes, it's a sombre topic but fortunately Hammond's enlivened it with his La Cucaracha horn.
Evet konu biraz kasvetli ama sağ olsun Hammond La Cucaracha kornasıyla ortamı şenlendiriyor.
It is a pretty sombre outlook.
- Çok kasvetli bir görüş.
There is no more sombre enemy of good art than the pram in the hall.
Salonun ortasındaki bebek arabasından daha koyu sanat düşmanı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]