Something nice traducir turco
2,224 traducción paralela
Am I the only one that cares about doing something nice for Ben?
- Ben'i umursayan tek ben mi varım burada?
Or the chance to do something nice For the people in your life because you actually do care.
Ya da önem verdiğin insanlar için bir şey yapma fırsatını bulmuşken.
I just wanted to do something nice for you guys.
Sizin için güzel bir şeyler yapmak istedim.
I tried to do something nice.
İyi bir şey yapmaya çalıştım.
Something nice and conspicuous.
Hoş ve dikkat çekici.
Try to do something nice for a nurse who's a little bit older than me, by the way.
Benden biraz yaşlı olan bir hemşireye kibarlık yapmaya çalışıyordum.
I want to do something nice for them, and I thought, hey, maybe I should bake them a cake.
Onlar için güzel bir şey yapmak istiyorum ve düşündüm ki belki de onlara bir pasta yapmalıyım.
As long as it's something nice.
Hoş birşey olduğu sürece.
If you can't say something nice, don't say anything!
İyi şeyler söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme!
So wear something nice.
Bu yüzden iyi bir şeyler giy.
If you study hard today, you'll get something nice to eat.
Bugun sağlam çalışırsan güzel bir yemeği hak edersin.
At least say something nice to me.
En azından bir iltifat et bana.
Put on something nice, and find me after lunch.
Güzel bir şeyler giyin ve benimle yemekte buluş..
Crosby said something nice about me, huh?
Yok canım... Crosby bana iltifat etti demek.
Something nice that I'm not gonna say again
İyi bir şey, ama bir daha söylemeyeceğim.
Get him something nice.
Güzel şeyler alalım.
I forgot for a second that you're incapable of doing something nice Without expecting something nicer in return.
Bir an için, karşılığında daha da güzel bir şey istemeden güzel bir şey yapmayacağını unutmuşum.
Maybe you could, uh, buy her something nice.
Belki ona güzel bir şeyler alırsın.
We'll have something nice for you and the fellas tomorrow night.
Yarın akşam sana ve arkadaşlara güzel bir şeyler hazırlayacağız.
Your father is trying to do something nice.
Babanız güzel bir şey planlamış.
The point is that I was trying to do something nice for Alexis. And apparently, all you can see is that I... Stole your hero moment.
Sorun Alexis için hoş bir şey yapmaya çalışıyordum ve anlaşılıyor ki, tek görebildiğin senin... kahraman olduğun anı çaldığım
As long as you start with something nice.
Hoş bir şekilde başlarsan bulunabilirsin.
But technically, you're doing this because it'll help us win nationals... which means there's something in it for you... so it doesn't really count as you doing something nice.
Ama teknik olarak sen bunu ulusalları kazanmak için yapıyorsun yani bu işte işine yarayan bir şeyler var.
I promise not to judge you for saying something nice.
Nazik bir şey söylediğin için seni yargılamayacağıma söz veriyorum.
I'm gonna call the cops because I did use the credit card at Tiffany when you asked me to do you a favor and get your mom something nice.
Polisi arayacağım çünkü o kartı annene güzel bir şey alayım diye bana verdiğin için kullandım.
It means that we're going to do something nice for our friend Liz Lemon,'cause she takes care of us.
Arkadaşımız Liz Lemon için güzel bir şey yapacağımız anlamına geliyor. Çünkü o bizi önemsiyor.
Everyone needs to hear something nice once in a while.
Herkesin bir an bile olsa güzel şeyler duymaya ihtiyacı olur.
You're not the only one who assumed I was incapable of doing something nice.
Sanırım güzel bir şey yapmayı beceremeyeceğimi düşünün tek kişi sen değilmişsin.
We ought to do something nice for him. - Definitely.
- Onun için güzel bir şey yapmalıyız.
I guess we could do something nice for him.
Adam fena hâlde. Güzel bir şeyler yapabiliriz.
That's all right. I'm doing something nice here.
Güzel bir şey yapıyorum.
This way I get my surprise party... and I give you the satisfaction of doing something nice for somebody.
Bu şekilde sürpriz partim oldu. Size de birine karşı güzel bir şeyler yapma hazzını verdim.
- Oh, my God. - That is not doing something nice.
Bu güzel bir şey yapmak değil ki!
I wanted to get you something nice... I didn't have the money.
Sana güzel bir şey almak istemiştim ama param yoktu.
Saying how he peaked in high school, and I just Wanted to do something nice for him, you know?
Lisede nasıl zirvede olduğunu söyleyerek filan ve ben sadece onun için hoş birşey yapmak istedim
Oh, by the way, my speech is mostly about Dad, just because, you know, he's always so hard on himself, saying how he peaked in high school, and I just wanted to do something nice for him, you know?
Bu arada, konuşmam çoğunlukla babamla ilgili tek sebebi bir tek lisede başarılı olduğu için kendini hep kötülüyor ve bende onun için güzel bir şey yapmak istedim, anlıyorsun değil mi?
Buy yourself something nice.
Git üzerine bir şeyler al.
It's nice to think my father might have had something to do With the blankets we sleep in.
Babamın birlikte uyuduğumuz battaniyelerde bir parmağının olması hoşuma gidiyor.
Yeah, but it'd be nice to know if he saw something.
- Bir şey gördüyse öğrenmek iyi olur.
You nose a bottle, take a sip, and say something pretentious Like, "rich, with nice body."
Hafif bir kokla, küçük bir yudum al ve "güzel bir vücudun zenginliği" gibi sallama şeyler söyle, bitti.
Nice tie or something.
Kravatın güzel galiba.
I finally change something around here for the better, and all you say is "That's nice"?
Nihayet birşeyleri iyiye doğru değiştirmeyi başardım ama karşılığında tek sözün "iyi" mi yani?
My father wanna do something nice for us and he took us on a vacation to the mountain.
Dağda tatil yaptık.
You know, I think it's nice to reset the memory of blowing up balloons as something less skeezy, like love.
Daha güzel bir amaç için yeniden balon şişirmek güzel. Aşk gibi.
Something smells so nice.
Nefis kokuyor.
Can we put some nice French posters around the wall, something like that?
Etraftaki duvarla bir kaç, hoş Fransız posteri asabilir miyiz?
It would be nice to feel like a part of something, you know?
Bir şeyin parçası gibi hissetmek iyi gelecek.
It would be nice to hear something about your trip.
Tatilinle ilgili bir şey duysak iyi olurdu.
I mean, he seems really nice and sweet, But there's obviously something else going on with him.
O çok kibar ve tatlı görünüyordu fakat kesinlikle başka tarafları da var.
Isn't it nice to have something that's just yours for a change?
Sadece senin olan bir şeylerin olması güzel değil mi?
♪ Something inside me makes me love you ♪ it's nice.
" İçimde bir şeyler kıpraşıyor... Güzel.
nice 6605
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice one 592
nicely done 303
nice to meet you 4926
nicely 34
nicer 18
nice try 940
nice job 563
nice to meet you too 134
nice to see you 972
nice one 592
nice shot 303
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice place 288
nice guy 145
nice shoes 81
nice and easy 314
nice meeting you 395
nice catch 108
nice hat 67
nice talking to you 103
nice to see you again 321
nice place 288
nice car 134
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice to see you guys 16
nice move 87
nice to see you too 69
nice work 1264
nice dress 74
nice shirt 88
nice outfit 80
nice house 87
nice moves 29
nice to see you guys 16