Sorry to waste your time traducir turco
49 traducción paralela
Sorry to waste your time.
- Vaktini aldığım için kusura bakma.
- Sorry to waste your time.
- Vaktinizi aldığımız için üzgünüz.
I'm sorry to waste your time.
Zamanınızı harcadığım için özür dilerim.
Sorry to waste your time, Mr. Obregon.
Üzgünüm, zamanınızı aldım, bay Obregon.
Sorry to waste your time.
Vaktini harcadığım için üzgünüm.
- Sorry to waste your time.
Kusura bakmayın. Teşekkürler.
Sorry to waste your time.
Vaktinizi harcadığımız için özür dileriz.
Fasulo- - - l'm sorry to waste your time.
- Affedersiniz, zamanınızı aldık.
- l'm sorry to waste your time.
- Kusura bakmayın, zamanınızı aldık.
I'm sorry to waste your time with this, Mr. Mayor.
Bu olay ile zamanınızı aldığım için özür dilerim, Bay Başkan. Ne kadar meşgul olduğunuzu biliyorum.
Sorry to waste your time.
Zamanını harcadığım için özür dilerim.
Sorry to waste your time, gentlemen.
Vaktinizi harcadığımız için üzgünüz, beyler.
I'm sorry to waste your time.
Zamanınızı harcadığım için üzgünüm.
Blair, I'm sorry to waste your time. You should have stayed with monsieur Duris.
Özür dilerim, vaktini boşa harcadım Blair.
Sorry to waste your time.
Vaktinizi aldığımız için üzgünüm.
- Sorry to waste your time.
- Zamanını harcadığım için üzgünüm.
We're sorry to waste your time, but as it turns out, this place is already tan, but thanks for coming.
Zamanını aldığımız için kusura bakma ama biz de sonradan fark ettik ki, burası çok güneş alıyor. Geldiğin için teşekkürler.
Mr. Popper, sorry to waste your time, but I've changed my mind.
Bay Popper, vaktinizi boşa harcadığım için kusura bakmayın, ama fikrimi değiştirdim. Satmayacağım.
Sorry to waste your time, Leo.
Zamanını aldığım için kusura bakma Leo.
- Look, I'm sorry to waste your time...
- Bunlarla vaktini aldığım için...
Sorry to waste your time.
Özür dilerim, vaktini aldım.
I'm sorry to waste your time but...
- Zamanınızı harcadığım için kusura bakmayın ama...
- And we're sorry to waste your time.
- Vaktinizi boşa harcadığımız için üzgünüz.
Okay, I'm sorry to waste your time.
Tamam, vaktinizi harcadığım için üzgünüm.
Sorry to waste your time!
Zamanınızı aldığımız için kusura bakmayın!
Sorry to waste your time.
Vaktinizi çaldığım için özür dilerim.
I'm sorry to waste your time like this.
Sizi işinizden alıkoyduğum için özür dilerim.
I'm sorry to waste your time...
Vaktinizi aldığım için özür dilerim...
Well, then sorry to waste your time, agents, but we wrapped that one up.
O zaman üzgünüm ajanlar ama biz o işi hallettik.
I'm sorry to waste your time, viewers.
Zamanınızı harcadığım için özür dilerim izleyiciler.
Sorry to waste your time, hoss.
Zamanını aldığım için kusura bakma ortak.
Uh, sorry to waste your time. Just standard stuff.
Vaktinizi aldığımız için kusura bakmayın, standart prosedür.
Anyway, so I'm sorry to waste your time.
Her neyse, zamanını boşa harcadığım için özür dilerim.
- Sorry to waste your time.
Vaktinizi aldığım için özür dilerim.
I'm sorry to waste your time.
Vaktinizi çaldığım için özür dilerim.
Sorry to waste your time.
Zamanını harcadığım için üzgünüm.
Well, I'm sorry, Roger, but you shouldn't waste your time if you want to kiss me again...
Üzgünün, Roger, beni tekrar öpmek istersen boşuna zaman harcamasan iyi olur.
Sorry to waste your time, gentlemen.
Zaman kaybetmeyin beyler. Ben hükümete çalışmam.
Brian, I'm sorry to be the one to have to tell you this, but what started off as an interesting experiment... has quite frankly descended into a demeaning waste of your time and mine.
Brian, Bunu sana söyleyen kişi olmak istemezdim ama ; ilginç bir deneme olarak başlayan bu iş, açıkça söylemek gerekirse zamanımızı harcayan boktan bir işe döndü.
- Sorry, I don't want to waste your time.
üzgünüm, vaktinizi boşa harcamanızı istemem.
I'm sorry, Mr Phillips, I don't mean to waste your time.
Biraz ara verelim Özür dilerim Bay Phillips, vaktinizi harcamak istemedim
I'm sorry, I've waste your time to have you come here to pick him up.
Özür dilerim. Onu alman için buraya kadar seni yorduk.
We're sorry to waste your time.
Teşekkür ederim.
Sorry to waste your time.
Zamanını çaldığım için üzgünüm.
I'm sorry, I didn't mean to waste your time.
Özür dilerim, zamanını harcamak istemezdim.
I'm sorry, I didn't mean to waste your time.
Affedersiniz, vaktinizi çalmak istemedim.
Mr. Barnes, I am so sorry to have to ask you this, but I don't want to waste your time.
Bay Barnes, size bunu sormak zorunda olduğum için çok üzgünüm ama vaktinizi harcamak istemiyorum.
I'm sorry I don't have time to waste on your likes.
Kusura bakma da senin zevklerine ayıracak vaktim yok.
I'm sorry to waste your time.
Zamanını harcadığım için üzgünüm.