Soso traducir turco
55 traducción paralela
How do you think that motherfucker would do against people who diss like Soso McGuire Griffy?
O pezevengin, Soso McGure Griffy'i sevmeyenlere karşı olduğunu nasıl düşünürsün?
He uses 5 ml. of curcuma, instead of 2.5.
2.5 yerine 5 ml. soso koyuyormuş
I'soso sorry you had to find out this way.
Bree, çok üzgünüm bizi bu şekilde bulduğun için.
Soso!
Soso!
C'mon Bigbro, Soso, let's drink!
Hadi Reis, Soso, İçelim!
Madamn Soso.
Madam Soso.
Thank you, Madamn Soso.
Teşekkürler, Madam Soso.
Nothing much, only saw Soso gave herboss a cheque.
Pek birşey yok. Sadece Soso'nun patrona bir çek verdiğini gördüm.
Soso, Wu takes up such a big criminal offense for Bigbro it worths more than 100 thousands, right?
Soso, Wu Reis'e çok büyük bir dava açmaya hazırlanıyor 00 : 38 : 24,208 - - 00 : 38 : 27,333 Bu yüzbinlere değer, değil mi?
Soso, I know you'd ignore us aftertaking advantage of us.
Soso, eminim avantaj sana geçse bizi bir kenara itersin.
Soso likes this game too?
Soso da bu oyunu sever mi?
Soso, don't be so proud.
Soso, bu kadar kibirli olma.
He called me Soso...
Soso, adam beni aradı...
Uncle Fouris killed by Soso and Fat.
Four Amca yı Soso ve Fat öldürdü.
Soso is the only person who manages all the money. No one would know better than she does.
Soso bu parayı yönetecek tek kişi Ondan başka bunu yapamaz
Madamn Soso, Bro Fat.
Madam Soso. Kardeş Fat.
Soso, where're you going?
Soso, nereye?
Soso, how'd that go?
Nasıl gitti bakalım?
Just soso looking.
Sadece öylesine bakıyor.
♪ This kiki is marvelous ♪ Kiki, Soso, oui oui, non non
* Bu kiki şahane * * Kiki, eh işte, evet, evet, yo, yo *
♪ Kiki, Soso ♪ Oui oui, non non
* Kiki, eh işte, evet, evet, yo, yo *
Well, whatever image it is, it's probably not Tanielle Soso...
Pekâlâ, aklınıza ne gelirse gelsin muhtemelen Tanielle Soso olmaz.
Soso what do you do?
Sen ne yapıyordun?
- Soso.
- Soso.
Brook Soso.
Brook Soso.
No, Soso, I don't know.
Hayır Soso bilmem.
Chapman, Soso, happy day in cell block A, you are being assigned.
Chapman, Soso, blok A hücresinde mutluluklar. Atandınız.
Soso, follow me.
Soso, beni izle.
[Leanne] I get what you're saying, Soso.
Ben ne demeye çalıştığını anlıyorum, Soso.
- Off with it, Soso. - No!
- Kurtul şundan, Soso.
- Soso?
- Soso?
Inmate... "Soso"?
Mahkum... "Soso"?
You're shittin'me, right? Inmate Soso here seems to be violating essential prison regulations with her insubordinate attitude, does she not?
Taşak geçiyorsun benimle, değil mi? Mahkum Soso asi tutumuyla burada temel hapishane kurallarını ihlal ediyor gibi görünüyor, değil mi?
Let's go talk about a little extra work duty, shall we, Soso? Hey.
Gidip ekstra iş görevlerin hakkında biraz konuşalım ha, Soso? Hey.
Soso.
Soso.
You know what? You're right, Soso.
Aslında haklısın Soso.
Move over, Soso.
Evet, ikile bakalım, Soso.
Hey, Soso!
- Soso bak!
Look, Soso, I know not committing is, like, your thing.
Dinle, Soso, kendini bir yere adamamanın senin olayın olduğunun farkındayım.
Soso left on her own.
Soso onu tek başına bıraktı.
I talked to Soso earlier today.
Sabah Soso ile konuştum.
But I think it would be better if I took on Soso, at least for a little while.
Ama bence Soso ile benim ilgilenmem daha iyi olacak. En azından bir süre.
No, Soso is dead in the library.
Onu demiyorum, Soso kütüphanede ölmüş.
Soso, thanks for coming.
Soso, geldiğin için teşekkürler.
Brook Soso tried to kill herself.
Brook Soso kendini öldürmeye kalkıştı.
Shut the fuck up, Soso!
- Kapa çeneni, Soso!
Soso.
- Soso'ya.
Soso?
- Soso'ya mı?
You sell this place, we could buy all of soso.
Burayı satarsan bütün Soso'yu satın alabiliriz.
I think you can coax a little corn out of soso.
- Bence Soso'nun dışında biraz mısır yetiştirebilirsin.
You up in soso, right?
Soso'dasın, değil mi?