Spots traducir turco
2,639 traducción paralela
You got to tie him up, and you got to pick your spots.
Onu bağlamalı, ve ona kendi gücünü göstermelisin.
Pick your spots, and when you get to round...
Yumruklarını hazırla, ve senin zamanın geldiğinde...
I know... pick my spots.
Biliyorum - yumrukları hazırla.
I've been in hot spots all over the globe.
Dünyanın pek çok yerinde, pek çok çatışma bölgesinde bulundum.
I noticed these cafe-au-lait spots on his neck, which are common birthmarks, but his were rather large, so then I looked at his irises.
Boynunda doğum izleri olan cafe-au-lait lekelerinin olduğunu fark ettim. Ama onunkiler oldukça büyüktü. Bende gözlerine baktım.
An orange one with green spots.
Yeşil puanlı turuncu bikini istiyorum.
Orange with green spots, got it.
- Yeşil puanlı turuncu, anladım.
See these white spots here?
Şu beyaz kısımları görüyor musunuz?
Ghosts are believed to cause dramatic drop offs in air temperature, known in the paranormal community as cold spots.
Ruhlar belirdiğinde bölgedeki sıcaklıkta ani düşüş yaşanacak. Bu paranormal toplulukları tarafından soğuk nokta olarak adlandırılıyor.
Room by room and watch your blind spots!
Kapı kapı arayın, kör noktalara dikkat!
In theory, Suu Ram spots smoke coming from the pouch, dumps the contents onto American soil, and I reclaim the external drive as stolen evidence.
Teoride Suu Ram torbadan duman geldiğini görecek içindekileri Amerikan topraklarına dökecek ve ben de harci disk'i çalınmış delil olarak geri alacağım.
My spots clearing up, not moving to Wales, and now you.
Hayatımın en güzel yılıydı. Aknelerim temizlendi, Galler'e taşınmadık. Bir de sen.
So this victim here was taken from one of the drug-buy spots.
Bizim kurban da uyuşturucu alışverişi yapılan bir yerden kaçırılmış.
Don't tell me. It's one of the same drug-buy spots that you pointed out.
Sizin belirlediğiniz uyuşturucu alışverişi yapılan noktalardan biri mi?
All the regular spots, okay?
Her zamanki yerlere bakalım, tamam mı?
You've got red spots in your eyes.
Gözlerinde kırmızı lekeler var.
Nicest spots in Cincinnati.
Cincinnati'nin en güzel noktaları.
She's pretty, what with her brown spots?
Şu kahverengi benekli olan çok fena değil mi?
And I'll get Grace, and we'll identify the hot spots.
Bende Grace'i bulayım ve beraberce önemli noktaları belirleyelim.
He spots victim two in the alley, but this time, he doesn't act strictly on impulse as before.
İkinci kurbanını sokakta görmüş,.. ... ama bu kez tam olarak ani bir dürtüyle hareket etmemiş.
So we're gonna shoot commercial spots.
Reklam sahneleri çekeceğiz.
There'll be three spots throughout the film, as I said, our top three sponsors.
Film boyunca, dediğim gibi, üç ana sponsor için üç sahne olacak.
The above-the-title sponsors and the other two which will have 30 second spots of which POM would be a great commercial.
Başlık üstü sponsorları, ve diğer ikisinin 30 saniyelik sahneleri olacak. ki POM harika bir reklam olur.
So we have three spots that we're gonna look at.
Bakacağımız üç nokta var.
Guess that makes two blind spots.
Sanırım bu ikinci kör noktan oluyor.
The outcome is that the bruises from the paintballs leaves spots everywhere and you're supposed to look like a cheetah.
Sonuçta ortaya çıkan, mermilerin her tarafında bıraktığı morluklar oluyor ve bir çita gibi desenli olmuş oluyorsun.
And the paintballs were so powerful, I got cut up on all the spots that I got hit on.
Mermiler o kadar güçlüydü ki, vurulduğum yerlerde kesikler oluştu.
As you can see, I have some spots to fill.
Gördüğün gibi birkaç boş yerim var.
If he expects us to change our spots, he's sorely mistaken.
Bizden değişmemizi bekliyorsa çok yanılıyor.
Put the donation boxes in prominent spots.
önemli eşyalarınızı bağış kutularına koyun.
Anyone spots you, we're toast.
Seni tanıyan olursa, işimiz biter.
Seal the spots where the magma's flowing out!
Magmanın aktığı noktaları tıka!
The seals spend long hours sunbathing in their favorite spots.
Foklar uzun saatler boyunca sevdikleri yerlerde güneşleniyor.
Good sunbathing spots are in demand here, too.
Burada da güzel güneşlenme noktaları çok revaçta.
By definition, the more stratified a society is the fewer people you have as peers - the fewer people with whom you have symmetrical, reciprocal relationships - and instead, all you have are differing spots and endless hierarchies...
Bu durum ise, daha az güvenlik sınırları oluşmasına sebep olur. Tanım gereği, bir toplum ne kadar katmanlaşmışsa o kadar az denginiz, o kadar az eşitiniz ve karşılıklı ilişkiniz olur. Bunların yerine bulacağınız ise ayrım noktaları ve sonsuz hiyerarşilerdir.
A few minutes later, Mickey is back at work when Buster spots an incoming celebrity.
Birkaç dakika sonra Buster gelmekte olan ünlü ismi fark edince Mickey işe koyuldu.
But I was wondering, if there were some spots open, if I could get a shot.
Merak ediyorum da bana göre bir iş var mıdır?
Well, the universal ball joint's no picnic, but your transmission's been leaking about four spots.
Rotilde de sorun var ama ama şanzımanın dört noktadan sızdırıyormuş.
You have the needle exchange this afternoon, and we are shooting the new TV spots tonight.
Öğleden sonra iğne değişim programına katılacaksın ve bu akşam yeni TV reklamımızı çekeceğiz.
Reach out to them personally. Ask them to do the spots with you.
Onlarla bizzat görüşüp kampanyanda sana yardımcı olmalarını rica edebilirsin.
We're shooting the TV spots in an hour. You should change.
Televizyon çekimi bir saat sonra başlıyor.
She could be hiding out in one of those spots.
O dükkanlardan birinde saklanıyor olabilir.
- Today's spots are very distinct!
Bugün noktalar acayip belirgin.
You all work for companies that send you abroad, often to the world's trouble spots.
Hepiniz sizi dünyanın sorunlu bölgelerine gönderen şirketler için çalışıyorsunuz.
We always get the best parking spots.
Her zaman en iyi park yerini bulurduk.
No, no. It means newspaper ads, uh, fliers, radio spots.
Hayır, gazete reklamı, el ilanları, radyo reklamları.
Great spots, but, uh...
Harika yerlerdir ama...
Amos, you said there wouldn't be any dead spots on that train.
Amos, trende kör noktalar olmayacağını söylemiştin.
Thousands of years ago, Maassannguaq's ancestors worked out how to make nets out of sinew and driftwood. And they created the same hiding spots he uses today.
Binlerce yıl önce Maassannguaq'ın ataları ağaç dalından ve tel kirişten nasıl ağ yapılacağı üzerine çalıştı ve bugün de onun kullandığı bu saklanarak avcılığı yarattılar.
When they do reach the edge, they can't believe their luck, as Mamarut quickly spots some narwhal.
Kıyıya ulaştıklarında şanslarına inanamadılar. Mamarut kolayca deniz gergedanlarının yerini tespit etti.
- We're doing the Bud Super Bowl spots.
Bud Weiser'ın Süper Final reklamlarını hazırlıyoruz.