Squat traducir turco
1,011 traducción paralela
You gonna let them rawhiders squat on your land?
Rawhider'ların arazini işgal etmelerine izin mi vereceksin?
Squat.
Otur.
Or to squat outside the garrison at Wichita and pick up silver dollars from the troopers, huh?
Wichtown yakınlarındaki Kızılderili toplama kampına mı? Belki bize birkaç dolar da verirler.
Bend your knees in a squat.
Çömelin.
Squat.
Çömel.
- Sounds like you want to squat.
- Bir yere yerleşmek mi istiyorsun?
Just when they seem almost beautiful... they squat and pick at themselves while dogs sniff them.
Bu kadar güzel görünmelerine rağmen... evlere zorla girip kendilerini koklayan köpekleri yakalıyorlardı.
You can't squat here.
Burada duramazsınız.
- Short men, were they... eh? All squat and bent up?
- Eğri büğrü?
" And their cities squat like black toads
" Kentleri çömelmiş kara kurbağalar gibi
Squat!
Çömel!
Squat down
siper alın!
Squat ranch type, complex modern, artistic high-rise, and even symbolic.
Çiftlik evi stili, site modern, sanatsal çok katlı, ve hatta simgesel.
That's a rattlesnake's warning', Hawk. You squat-assassin.
Böyle çıngıraklı yılan uyarır ancak seni sinsi katil!
Outside of that, we don't know squat.
Bunun dışında bir şey bilmiyoruz.
But a cop especially a flunkie like you when sheriff whistles, you squat.
Ama bir polis hele senin gibi bir hergele şerif düdük öttürdüğünde, suspus olur.
- Kind of a short, squat guy.
- Kısa boylu bir adam.
When the planet is close to the sun, the area is short and squat.
Güneş'e yakın durumdayken de alan kısa ve basıktı.
They don't know squat about timing on a rescue operation.
Kurtarma operasyonu zamanlamasından anlamıyorlar.
The one I got when we were about to play squat tag in a claymore patch.
Vietnam'da sek sek oynadığımız zamankine benzer bir his.
Okay, sit down here. Squat down.
Pekâlâ, çömel bakalım.
I mean, most guys don't know squat about microelectronics.
Yani, çoğu insan mikroelektronik hakkında bir şey bilmez.
Seymour was representing me, but he wasn't doing squat!
Beni Seymour temsil ediyordu ama o işin altından kalkamıyordu.
- That don't mean squat.
- Bu pes etti demek değil.
In other words, you guys got squat!
Başka bir deyişle hiçbir şey bulamadınız!
Well, I'm not giving you squat... until I know what the hell it is you're doing out of your jurisdiction.
Pekala, Sizinle Tartışmaya Girmeyeceğim.. Sizin Nasıl Bir Cehennem İkili Olduğunuzu Biliyorum ve Yetki Alanınızın Dışına Çıkarsanız Sorumlusu Sizsiniz..
Don't give'em squat.
Onlara zırnık verme.
They could squat or do it standing.
Ayakta mı? Hayır, çömelerek veya ayakta yapabiliyorlardı.
Well, on Earth, how do you decide who should squat in front of whom and how many times?
Şey şimdi, Dünyada, kim kimin önünde kaç kere çömelecek nasıl karar veriyorsunuz?
And in front of me a Patsak must squat not one, but two times.
Ve önümdeki patsak bir kere değil iki kere çömelmek zorunda.
If I have a lot of Ktse, I have the right to wear crimson pants, and Patsaks must squat twice before me, and Chatlanian must say Koo.
Eğer çok ktse varsa, koyu kırmızı pantolonlarımı giyme hakkım var, ve bir patsak önümde iki kere çömelmeli, ve chatlanlı "koo" demeli.
Squat down!
Hepiniz! Çömelin!
If they find out that you didn't squat, it's a life term in a box with nails.
Eğer çömelmediğini anlarlarsa, hayatın hücrede zincire vurularak geçer.
He didn't squat!
Eğilmedi!
And squat when you speak to a Patsak!
Ve bir Patsak ile konuşurken otur!
Me, on a planet where they don't even know who should squat in front of whom? Nonsense
Kimin kimin önünde eğileceğinin bilinmediği bir gezegende ben mi?
Squat down!
Takım aşağı!
Squat down!
Takım aşağı gelin!
oh, good. and i don't have squat.
Oh, iyi. Ben küçük biri değilim.
i thought you didn't have squat.
Bence bücüre ihtiyacınız yok.
4 green maniacs are running loose in this town, and you haven't brought me diddly-squat!
Dört yeşil manyak... bu şehirde volta atıyor ama sen bana daha hiçbir şey getirmiş değilsin!
Squat, one and two.
Çömel, bir ve iki!
These pages don't mean squat!
Bu sayfaların hiçbir değeri yok!
Squat!
Çömelin!
You threw in with a bunch of eggheads who know squat about security.
Güvenliğin g'sinden anlamayan... süper zekalarla birliktesin.
- Squat Betty.
- Squat Betty'i.
He is alone, tired, and he hasn't seen diddly-squat from anybody here!
Yalnız ve yorgun, ve buradaki hiç kimseden destek göremiyor!
Now, on the slim chance you weren't gonna do squat today which you didn't, I called your former boss on my lunch, six minutes, and he agreed to see you.
Bugün iş arama bahanesi ile sen sağda solda sürterken 6 dakikalık öğle tatilimde... eski patronunu aradım. Seninle konuşmayı kabul etti.
- Squat!
Bela!
Marcie, I get to watch Jim Jupiter do squat thrusts for two whole weeks in my house.
Marcie, Jim Jupiter'in eğilip zıplamasını iki hafta boyunca evimde izleyeceğim...
- Squat down.
Çöküver işte.