English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Stakes

Stakes traducir turco

1,565 traducción paralela
The stakes are too high.
Hisselerin fiyatı çok yüksek.
I was in a real high-stakes game in some opium den.
Bahisler gerçekten çok yüksekti.
The stakes are to high
Bu bize pahalıya mal olabilir.
high stakes gamble to fight Alucard!
Alucard'la dövüşebilmek için 50 yıl feda etti!
Are you all right, Madame secretary? Considering the stakes, you don't seem particularly engaged.
ortadakileri düşününce, pek de meşgule benzemiyorsunuz.
The stakes are what we decide to make them, Mr. Stans.
Ortadakiler onları ne yapmaya karar verdiklerimizdir bay Stans.
Maybe I'm addicted to Pat's Stakes.
Belki de Pat'in bifteklerine bağlanmışımdır.
I've played one for smaller stakes.
Bir kez küçük bir bahis için kumar oynamıştım.
Name your stakes.
Ne istediğini söyle?
YOU SHOULD GET HER INTO THAT HIGH-STAKES GAME THEY HAVE IN THE BACK ROOM OF O'DOOLEY'S.
Anneni şu O'Dooley's'in arka odasında oynanan yüksek potlu oyunlara götürmelisin.
ALL RIGHT, LOOK. THERE'S THIS HIGH-STAKES GAME THAT I-I JUST WANT YOU TO PLAY IN.
Oynamanı istediğim yüksek bahisli bir oyun var.
- Heads. Alpha team stakes their fortunes on heads.
- Alpha ekibi turaya bel bağladı.
If he stakes out a house for an hour he's called a stalker.
Bir evi bir saat gözlersen röntgenci damgası yersin.
What kind of stakes are those?
Bu ne biçim bir bahis.
You wanna play real stakes?
Gerçek bir bahis oynamak ister misin?
When I asked you what you wanted for stakes, why didn't you ask for the guns?
Neyine oynamak istediğini sorduğumda neden silahlar için oynamadın?
- See you're pulling up stakes.
- Bağlarınızı koparıyorsunuz.
Yeah, but, Sam - Sam, as you know, stakes this high, even if he has the finances, we have to get approval from Ed.
Evet, ama, Sam, para çok fazla olsa bile, Ed'in onayını almamız gerekir.
I was told that you wanted to play a particularly high-stakes game.
- Yüksek bahisli oyun oynamak istediğiniz söylendi.
Mr. Stiles, I know Danny McCoy okayed a high-stakes game for you, but unfortunately, uh,
Bay Stiles, Danny McCoy'un yüksek bahisle oyun oynamanızı onayladığını biliyorum. Fakat, maalesef bunun mümkün olduğunu sanmıyorum.
Now, I don't want to scare you, but you need to know the stakes.
Seni korkutmak istemiyorum, ama tehlikeyi bilmen gerek.
- § Different stakes §
- § Farklı kazıklar §
So, uh, pretty high stakes on the Red Phantom movie, huh?
Kızıl Fantom filminden baya kar edeceksiniz?
This is high-stakes shit.
Bahisler yüksek.
But the stakes... Well, the stakes are nothing less than the fate of mankind.
Fakat elde edecekleri... elde edecekleri insanlığın kaderinden daha azı değil.
We're playing for big stakes.
Büyük kazançlar üzerine oynuyoruz.
We're playing for big stakes now.
Büyük bir oyun için oynuyoruz şu an.
As usual, you have no idea of what the stakes are.
Her zaman olduğu gibi, nelerin risk altında olduğunu bilmiyorsunuz.
It's 10 : 00 tomorrow morning at the high stakes blackjack table.
Yarın sabah 10'da, yüksek bahisi "Blackjack" masasında.
But there's a guy acting up over by the high stakes blackjack table.
Ama, yüksek bahisli "Blackjack" masasında, hile yapan bir adam var.
The stakes had to be so high, with no other recourse.
Yardım almadan yapılması çok zor bir işti.
It does remind you, day in and day out, of what the stakes are,
Bu her geçen gün size sınırlarınızın ne olduğunu hatırlatıyor.
Look, stakes marking the property line.
Bak, kazıklar arazi sınırlarını çevreliyor.
I'm gonna raise the stakes.
İşi biraz daha ciddiye bindirelim.
Those are the stakes.
Ortadakiler bunlar.
Playing with high rollers... The stakes were as high as the sky.
Oynadığı adamlar da savurgan olunca ortadaki para katlandıkça katlanıyormuş.
Well, I mean, they've got bigger stakes with China.
Çin ile daha büyük sorunları var.
Put stakes on the bull!
Boğanın üstüne oynuyorum!
Stakes on the bull.
Boğaya oynuyorum.
Raise the stakes once you get an eight pair.
Eline çift sekizli geldiğinde, parayı ikiye katla.
I need to raise the stakes.
Parayı yükseltmem lazım.
Once he sits down, it's easy to raise the stakes.
Bir otursun, parayı yükseltmek işin kolay tarafı.
We're raising the stakes already?
Şimdiden parayı yükseltiyor muyuz?
Oswald Kittner. He plays in 16 high-stakes fantasy leagues.
Oswald Kittner. 16 tane yüksek seviye fantazi ligde oynuyor.
The only reason that you would work so hard at trying to keep this from coming out when the stakes are so high is that you haven't told her either.
bunun ortaya çıkmasına engel olmak için bu kadar çaba sarf ediyor olmanın tek nedeni... henüz kızına da söylememiş olman.
You can make a necklace out of macaroni, but this is high-stakes deception.
Makarnadan kolye yapabilirsin ama bu riskli bir kandırmaca.
Rory "High-Stakes Deception" Gilmore.
Rory Riskli Kandırmaca Gilmore. - Kart?
Of course, that is before I knew you were Rory "High-Stakes Deception" Gilmore.
Tabii bu senin Rory Riskli Kandırmaca Gilmore olduğunu öğrenmeden önceydi.
Make it bigger! Raise the stakes! And alliterate!
Uzatın, çıtayı yükseltin, aliterasyon yapın.
We're gonna take a quick break. We'll be right back with high-stakes litigator, Patty Hewes.
Kısa bir aranın ardından Haksız-Kazanç davasında Patty Hewes'la birlikte olacağız.
High-stakes litigation is a long and painful process.
Haksız-Kazanç davaları uzun ve meşakkatli bir süreçtir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]