Stalker traducir turco
1,707 traducción paralela
Some kind of stalker or something, buddy?
Sapık, psikopatın teki misin sen dostum?
- You're a stalker!
- Bir avcı gibi iz sürüyorsun!
Are you a stalker?
Sen bir avcı mısın?
May the best stalker win.
İyi olan sapık kazansın.
I hope you don't think This is too creepy stalker of me But I'm too much of a social retard to Walk up and say Hi like a normal person
Umarım sapık olduğumu falan düşünmezsin ama normal insanlar gibi gelip merhaba deme özürlüyüm.
Dude, you have a Fatal Attraction stalker With supernatural powers You've got every right to be creeped out
Süper güçleri olan biri tarafından takip ediliyorsun.
A fan or a stalker.
- Hayran veya sapık.
Are you my stalker now?
Şimdi de peşime mi düştün?
I'm a pregnant woman, sitting on the floor eating burnt toast, helping your friend scam a future stalker of Dave Grohl.
Yerde yanık tost yemek zorunda kalan hamile bir kadınım ve senin Dave Grohl çakması arkadaşını bunalımdan kurtarmaya çalışıyordum.
Finn might think you're a stalker.
Finn sapık olduğunu düşünebilir.
Well, I kinda miss my daily dose of cute stalker chick.
Günlük sapık hatun seansımı özledim diyelim.
You know, Brian, just because you're writing a profile on teenage girls, it doesn't mean you have to be a creepy stalker and follow Meg around all day.
Ya Brian, genç kızlar hakkında profil yazıyorsun diye, tüm gün sapık gibi Meg'i takip etmene gerek yok.
I think the overdosing stalker in him was just lying dormant.
İnsanın peşine düşen psikopat yanı uykudaydı o zamanlar demek ki.
Cate's high school stalker Matthew!
Cate'in lise takipçisi Matthew!
I'm, I'm not a stalker.
Ben takipçi değilim.
Then tell them I'm not a stalker.
Haydi onlara takipçi olmadığımı söyle.
Come on, stalker.
- Hadi bakalım, takipçi.
Now most of these stalker types can barely tie their own shoes.
Sapık takipçi tipler genelde ayakkabılarını bile bağlayamaz.
You are turning into a stalker.
Tam bir avcıya dönüşüyorsun.
How nice. Now let's skip to the part where you assure me that you're not some deranged stalker.
Artık beni, takipçi bir sapık olmadığınıza ikna edeceğiniz kısma geçelim.
That's my stalker.
- O benim sapığım olur.
You have a stalker?
- Sapığınız mı var?
Kenneth, the celebrity-stalker relationship is very special.
Kenneth, ünlü - sapık ilişkisi çok özel bir şeydir.
I just got my stalker's work address from his parole officer, and I'm going to confront him about why he's ignoring me.
Demin şartlı tahliye memurundan sapığımın iş adresini aldım. Ve beni niye görmezden geldiğiyle ilgili onunla yüzleşeceğim.
Of what... your online-stalker mob?
İnternetteki hayran kitlen yüzünden mi?
Not to look like a stalker.
Sapığın teki gibi gözükmemek için tabii.
Stalker's the threat.
Takipçi bir tehdit.
Stalker is the threat.
Takipçi bir tehdit.
You had a stalker?
Takipçin mi var?
All these love letters in the ambulance make him look like a stalker.
Ambulanstaki tüm o aşk mektupları, onu bir takipçi gibi gösterecekti.
Sometimes, the stalker hasn't even met the target of their obsession. You can't blame yourself.
Bazen hedefe sezdirmeden saplantı haline getirebilirsin.
I'm gonna seem stalker-ish.
Onun sapığı gibi görüneceğim.
Detective Verico said that he thought commissioner Ross'stalker might have been a woman.
Detective Verico'nun dediğine göre, komisyon üyesi Ross'u takib eden kişi, kadın olabilirmiş.
We're dealing with obsession here, a real stalker.
Burada saplantıdan bahsediyoruz, gerçek bir takipçi.
Would Ritchie's stalker be aggressive enough... to strike him over the head hard enough to force his skull down over his spine?
Ritchie'nin sapığı ona kafatasını omurgasına indirmeye yetecek derecede güçlü vurabilecek kadar agresifleşebilir miydi?
Then he became a crazy stalker and Serena pressed charges.
Sonra da o çılgın bir takipçi oldu ve Serena'nın fişini çekti.
Giving up everything to become Serena van der Woodsen's stalker. Check.
Ve Serena Van Der Woodsen'ın takipçisi olmak için her şeyden vazgeçmek... evet.
Except for the fact that stalker implies one-sided.
Evet, takipçi iddialarının tek taraflı olması dışında aynı.
That doesn't sound very stalker-ish.
Pek takip ediyormuş gibi durmuyor.
A stalker.
- Röntgencilik!
She was your stalker, but you encouraged her?
Sizi takip ediyordu ve siz onu cesaretlendirdiniz?
- Yes. Classic stalker letters.
Evet, klasik takipçi mektuplarıydı.
There are stalker statutes on the books.
Takip etmeyle ilgili yazılı tüzükler var.
Doing well, stalker?
- İşler iyi gidiyor mu tacizci? - Ne?
Stalker. So, Rabier. It's not good to stare like that.
Rabier, bu şekilde izlemek hiç iyi değil.
They're afraid of another night stalker.
Bir gece avcısı olmasından korkuyorlar.
Or there's a chance this night stalker isn't Oliver.
Bu adamın Oliver olmama ihtimali var.
Crazy stalker?
müsade edermisin?
His stalker.
Sapığı olmasın?
- This stalker have a name?
Sapığının bir adı var mı?
Not unless she's a stalker.
Sapık değilse tabi.