Street traducir turco
39,524 traducción paralela
The space where you need to walk is taken over by the street food.
Bütün yürüyüş yerleri sokak satıcılarıyla doludur.
You can find almost everything on the street at every hour of the day.
Sokakta günün her saatinde hemen her şey bulunur.
It's just an amazing array of flowers and street food, spices, everything under the sun.
İnanılmaz güzel çiçek ve sokak yiyecekleri sergileri... baharatlar, istediğiniz her şey vardır.
By now, almost all Americans have seen one on the street.
Şimdiye kadar, neredeyse tüm Amerikalılar yolda bir tanesini görmüştür.
Since its launch in 2007, Google Street View has photomapped 7 million miles of roads in 65 countries on 7 continents.
2007 yılından beri, Google Cadde Görüş Aracı 7 kıta, 65 ülkede 11 milyon km yol harita için fotoğraflamıştır.
There's still one road so challenging, it remains out of reach for the Street View cameras :
Hâlâ çok mücadeleci tek bir yol var. ... Cadde Görüş kameralarının menzili dışında kalan yerl var :
- We're photomapping the Rubicon Trail for Google Street View, a feat that's never been done before.
Google Cadde Görüşü için Rubicon Patikasında foto haritalamam yapıyoruz. Daha önce hiç yapılmamış bir marifet.
- We're photomapping America's roughest off-road trail for Google Street View.
Google Cadde Görüşü için Amerika'nın en zorlu orff road patikasını foto haritalıyoruz.
- Look, this is one of the original Street Maps cars right here.
Bak, bu da orijinal Cadde Haritalama arabalarından biri.
- If you'd used the Street View app with this camera, this would've been a lot easier.
Kamerada Cadde Görüş uygulamasını kullandıysanız,... işi çok daha kolaylaştırıyor.
- With an app. With the Street View app.
- Cadde Görüş uygulaması sayesinde.
I'm on Main Street.
Ana Cadde'deyim.
I'm at the bar across the street.
Sokağın karşısındaki bardayım.
This bitch was asking for help on the street.
Bu sürtük sokakta yardım dileniyordu.
6600 Post Street.
6600 Post Sokak. Ne kadar sürer gelmesi?
I woke up and found myself standing on the corner at the very end of our street.
Uyandım ve kendimi sokağımızın en sonundaki köşede dururken buldum.
You were able to grab on to the front of the column of shopping carts, but it swept you right out into the street where you were struck and killed by a mobile billboard truck advertising an erectile dysfunction pill called "Engorge-ulate."
Alışveriş arabalarından birine tutunmayı başarabildin ancak onlarla birlikte yola kadar sürüklendin. Büyümentin isimli bir ereksiyon hapı reklamı yapan mobil bir panonun altında kalarak öldün.
I'm not talking street thugs.
Sokak haydutlarından bahsetmiyorum.
You really think it'll improve your mood to know the name of the street punk that milked you for 30,000 quid?
30.000 sterlininin üzerine yatan sokak serserisinin ismini bilmenin moralini düzelteceğini mi sanıyorsun?
You've already done this side of the street.
Sokağın bu tarafında zaten yaptın.
This is Shawmut Street, right?
Burası Shawmut Sokağı, değil mi?
Uh, but that's a two-way street.
Ama bu iki yönlü bir sokak.
Anyone can just walk in off the street and lift our toilet lids!
Sokaktan herhangi biri girip klozet kapağımızı kaldırabilir.
You go on the street first, find the news peg.
Önce sokağa çıkıp haber bulunur.
They're gonna grab you off the street and throw you in a dark cell.
Seni sokakta yaka paça yakalayıp karanlık bir hücreye atacaklar.
Walk west into Central Park, past the Chancellor's Museum towards the lake at East 79th Street.
Central Park'ta batıya doğru yürü, Chancellor'ın Müzesini geç Doğu 79. caddesindeki göle doğru yönel.
People in the street are talking about you... about your case.
Sokaktaki insanlar senden ve davandan bahsediyor.
Probably because of that left-turn light you put on Pilgrim Street.
Muhtemelen, Pilgrim Caddesi'ne koyduğun sola dönüş ışığındandır.
He stole dentures from the old lady down the street, and stuffed them into a disemboweled doll.
Alt sokaktaki yaşlı kadının takma dişlerini çalıp içini boşalttığı bir oyuncak bebeğe taktı.
The Realtor told me that the Longs upgraded to a state-of-the-art system right after the break-in across the street at the McEwans', even though the burglar didn't steal anything.
Emlakçı, yolun karşısındaki McEwanlar'ın evine girilmesinden hemen sonra, Longlar'ın, son teknoloji güvenlik sistemi taktırdıklarını söylemişti. Hırsız bir şey çalmamış olsa da.
Do you think that burglary across the street... Wasn't a burglary.
Sence yolun karşısındaki hırsızlık, aslında hırsızlık değildi.
We didn't look at the night of the burglary across the street.
Yolun karşısındaki hırsızlığın olduğu geceye bakmadık.
Peach Street. Those abandoned houses.
Peach Street, şu terkedilmiş evlerde.
Half of Wall Street is here.
Finans dünyasının yarısı burada.
In fact, go out on the street and just pull it off the money tree!
Hatta, sokağa çık ve para ağacından topla!
Wall Street.
Wall Street.
How Wall Street's destroying this country, how no one from the recession went to jail.
Wall Street ülkemizi nasıl mahvediyor ve ekonomik daralmadan beri kimse hapse girmiyor.
There's a new Wall Street Journal
Wall Street Journal gazetesinde...
Well, not everything is about Wall Street, Ben.
Yani, her şey Wall Street ile alakalı değil Ben.
The street is the line.
Sokak, zemin çizgisi.
Much as one might be fond of a street cat.
Sokak kedisini duyulan sempati gibi düşün.
He went onto Paley Street, across to Drake Avenue, up onto Spenser Road and then into Bracken Alley, and he didn't come out again.
Drake Bulvarı'ndan Paley Caddesi'ni kullanıp Spenser Yolu'na çıkmış ve sonra Bracken Sokak'a girip bir daha çıkmamış.
I got restless, and I... I went looking for him. - You came on the street here?
Bekledim ama huzursuz oldum ve onu aramaya gittim.
Okay, a building on this street?
Bir binaya sanıyorum.
What we wanna know is, well, he didn't just pick Jacob off the street. - He would have had to know his condition.
Bilmek istediğimiz şu, sonuçta, Jacob'ı sokaktan rastgele seçmedi.
You know people still cross the street when they see me.
İnsanlar hâlâ beni görünce yollarını değiştiriyor.
I mean, forget they blew up the house across the street.
Karşıdaki evi patlatmalarını geç.
Jones was regularly predicting market swings like he could see into the minds of half the Street.
Jones, piyasadakilerin yarısının aklını okuyormuş gibi düzenli olarak dalgalanmaları tahmin edebiliyordu.
New York is ruled by street gangs spread throughout the city who band together to make big profits running illegal rackets in their neighborhoods.
New York'un sokak çeteleri tarafından..... yönetildiği tüm şehre yayılmıştı. Büyük paralar kazanmak isteyenler ise mahallerde yasadışı çeteleri çalıştırırdı.
I took that $ 300 from his wallet as Georgie bled out in the street.
Cüzdanından 300 dolarımı aldım..... ve Georgie sokakta kan kaybında öldü.
Oh, my God! I just got some video of a raccoon running down our street with two fistfuls of Chinese food.
Aman Tanrım, demin iki avuç dolusu Çin yemeğiyle sokakta koşuşturan bir rakunun videosunu çektim.