Strings traducir turco
2,788 traducción paralela
No strings attached, no dating, no relationship?
Bağlanmak yok randevu yok, ilişki yok, değil mi?
How long are you gonna let him pull the strings?
Gömleğini aç. Daha ne kadar iplerini onun eline vereceksin?
Look, I had to pull strings at Homeland Security just to get that letter.
Sırf o mektubu alabilmek için Ulusal Güvenlik Teşkilatı'ndaki bağlantılarımı harekete geçirmek zorunda kaldım.
He's out of strings to pull, and here you are sticking with the losing team.
Adam seni kukla gibi oynatamayacak durumda. Sen ise hala yenilecek olan takımdasın.
But I'm gonna tell ya, pullin'strings is hard work.
O senin meselen. Ama sana söyleyeyim, ipleri çekmek zor iştir.
But I thought that, when it was your turn, that you would be the one to hold the strings.
Ama düşünürdüm ki... Zamanı gelince ipi tutanın sen olacağını düşünürdüm.
So he's still connected at the school, and when he told me he could pull a few strings, I...
Okulla hâlâ bağlantısı var, ve bana birkaç arkadaşından yardım isteyebileceğini söylediğinde, ben de...
Mrs. V had her husband pull some strings to get us out of jail and into the academy.
Bayan V bizim hapisten çıkmamız ve akademiye girebilmemiz için kocasına torpil yaptırdı.
You know that there was no strings. There was no special effects. There was no green screen.
Ne bağlı oldukları bir ip ne özel efektler ne yeşil fon perdesi vardı.
Dave had to pull some strings just to get me the audition.
Seçmelere katılabilmem için Dave araya adam soktu.
And now hit all the strings.
Şimdi tellere vur.
We can become like puppet masters... Pulling the strings of dictators and tyrants.
Kukla ustaları gibi olabiliriz diktatörlerin ve zalimlerin iplerini elimize alabiliriz.
And what excuse will you bore me with today before I cut your purse strings and cast you off forever, Octavius?
Kesenin ağzını kapatıp seni sonsuza kadar göndermeden önce beni bu gün hangi özrünle sıkacaksın, Octavius?
I pulled a few strings at the bank.
Bankada birkaç torpil ayarladım.
Told him if he ever grew a pair and cut the apron strings to look me up again.
Ona, eğer benimle tekrar görüşmek istiyorsa, büyüyüp bebek önlüğünü çıkarması gerektiğini söyledim.
His older brother, who one day set him down and he cut the strings, he let him go.
Onu bir gün suçlu duruma düşüren abisi onunla olan bağlantısını kesti ve gitmesine izin verdi.
Well, could you call someone, pull some strings?
Şey, birilerini arayıp, araya adam falan koyabilir misin?
I had to pull some strings, give out some HJ's, but I found Ames'construction company... Columbia Domain Fund.
Biraz nüfuzumu kullandım, biraz dalkavukluk ettim ama sonunda Ames'in inşaat şirketi Columbia Arazi Fonu'nu buldum.
No strings attached- -
Bağlanmak yok.
And she comes without strings.
Ayrıca sahnelememizde bir sorun yok.
All I'm saying is somebody's pulling a lot of strings to make this meeting go through.
Sadece biri bişeyler yapıyor ve sen de farkına var
Experimental enclosure made of subatomic strings.
Atom altı tellerden yapılma deneysel bir muhafaza.
Just strings, purely acoustic.
Sadece telli çalgılar, tamamen akustik.
Mark here had to pull some serious strings.
Mark gerçekten şartları zorladı.
What did you see? No Strings Attached.
- Bağlanmak Yok.
Thought she was supposed to be no strings attached.
Seninle bir bağı yok sanıyordum ben.
No strings, no commitments.
Sınırlar yok, taahhütler yok.
Help from them comes with a lot of strings attached.
Yardım alınca her şeye karışma hakkı da buluyorlar.
You're not doing him any favors asking me to pull strings for a werewolf.
Benden kurt adamın tekini kayırmam için yardım istemekle ona bir yararın dokunmuyor.
Pulling the strings of the shower bath.
Ortamı bir anda soğutuyorsun.
♪ Bitch, all I did when I walked up was have my dick in a sock ♪ ♪ Said it's a sock puppet, so no strings attached ♪
Sürtük, benim tek yaptığım sikimi bi çoraba sokmaktı ve sikimin kukla olduğunu söyledim, sadece ipleri yoktu
♪ Play strings for the dramatic ♪ ♪ Ain't none of that whack shit ♪
Bu wack işin dramatik sonuna telli çalgılar layık
That Dad has pulled strings!
Babası ipleri eline aldı diyecekler!
I'd get strings pulled if I could.
Becerebilseydim torpil yaptırırdım.
People think you're pulling the king's strings.
Halk, kralın ipini senin elinde tuttuğunu düşünüyor.
You'll hold the purse strings.
Bütçeden sorumlu olacaksın.
We could group the numbers according to strings that have the same letters.
Aynı harflere sahip olan dizilere göre karakterleri gruplayabiliriz.
It's'cause they're being controlled. They're limited by whoever's pulling their strings.
Hareket kabiliyetleri onları kontrol edenin ipinin uzunluğuyla sınırlı.
You are a lying spawn of hell that voted his Hatfield wife's apron strings.
Hatfield karısı dizginlerini tuttuğu için böyle oy verdim yalancı pis köpek!
We may have a break on the strings.
Dizileri belki kırabiliriz
If the Skitters are still pulling his strings, I think they'd make him miss every now and then.
Eğer Sıçrayanlar hâlâ onu kendilerine doğru çekiyorsa arada bir özlemesini sağlıyorlar sanırım.
I just feel like you could have pulled some strings and gotten us out for that.
şartları zorlayıp bizi oraya götürebileceğini düşünüyorum.
I figured you that were just crying wolf or pulling strings, but I never imagined that you'd be willing to throw it all away.
Asılsız şeyler anlattığını ya da ipleri elinde tutmaya çalıştığını anladım ama asla tüm bunlardan vazgeçeceğine ihtimal vermedim.
Unfortunately, we're already past the deadline, but if you write me a letter, I might be able to pull some strings.
Maalesef başvuru süresi geçti, ama bana bir mektup yazarsan bir şeyler ayarlayabilirim.
- Well, since the nuns hold the priory purse strings...
Manastırın hazinesini rahibeler kontrol ettikleri için...
No strings, no questions.
Şart yok soru yok.
And they'll keep coming after you until Suren's back home, tied up in Mother's apron strings.
Ve seni kovalamaya devam edecekler. ta ki Suren eve dönüp Anne'nin dizinin dibine oturana kadar.
I'm sorry, I had to pull a lot of strings with Naomi just to get you this job.
Pardon da sana bu işi... ayarlayabilmek için Naom'nin çevresinde dolandım.
So I pulled some strings.
Bir kaç tel çekmek zorunda kaldım.
♪ Bom ♪ ♪ bom ♪ ♪ bom ♪ ♪ I got no strings to hold me down ♪
¶ ¶ ¶
Yeah, who's pulling the strings?
- Evet, ama ipler kimin elinde?