Sucks to be you traducir turco
92 traducción paralela
Sucks to be you, man!
İğrençsin dostum!
Sucks to be you!
Yerinde olmak istemezdim.
Sucks to be you.
İşin zor.
- Sucks to be you.
- Kötü olmalısın.
- It sucks to be you.
- Yerinde olmak istemezdim.
Sucks to be you.
Yerinde olmak istemezdim.
Sucks to be you, dude.
Yerinde olmak istemezdim ahbap.
And I guess that if it's true, then it probably really sucks to be you, because no matter how together you think you are if your fondest desire is to start hanging out with Audrey then chances are, it's not gonna stay that way.
Ve bunlar doğruysa şu anda yerinde olmayı hiç istemezdim. Çünkü ne kadar kendine hakim olduğunu düşünsen de, en derin arzun Audrey'le takılmaksa, uzun sure kendine hakim olmayacağın belli.
I don't know. Sucks to be you?
Bilmiyorum. "Yerinde olmak istemezdim"?
You're hurt, you're pissed off, you wanna give up which is totally understandable but sucks to be you, because I'm not someone who's going to let you.
Kırıldın, kızdın. Pes etmek istiyorsun ve seni anlıyorum. Şu anda senin yerinde olmak islemezdim, çünkü karşında bunu yapmana izin vermeyecek biri var.
Well, then I guess it sucks to be you, huh?
- Yerinde olmak istemezdim.
Then it sucks to be you.
O zaman yerinde olmak istemezdim.
Well, sucks to be you.
Eminim, senin yerinde olmak zordur.
Boy, it sucks to be you.
Ah sen olmak harbi berbatmış.
Yeah. Sucks to be you. And...?
Senin yerinde olmak istemezdim sonra?
Sucks to be you right now.
Şimdi hapı yutan sensin.
Sucks to be you, nerd.
İğrençsin pis herif.
Sucks to be you.
Sen olmak berbat.
Sucks To Be You.
Senin için üzgünüm.
Sucks to be you, huh?
Kendin olmak berbat, ha?
Sucks to be you.
Yazık sana.
Sucks to be you, doesn't it?
Christian olmak berbat birşey, değil mi?
Oh, sucks to be you, Hiroshima.
Yerinde olmak istemezdim, Hiroşima.
Sucks to be you.
Yerinizde olmak istemezdim.
- Sucks to be you, P.
- Sen olmak kötü dostum.
Sucks to be you, champion.
Yerinde olmak istemezdim.
Well, then it sucks to be you.
- Senin adına üzüldüm o hâlde.
Sucks to be you, buddy.
Senin yerinde olmak ne fena dostum.
- Sucks to be you.
Sen olmak berbat olmalı.
Wow, sucks to be you.
Vay be, geçmiş olsun.
- Sucks to be you, bro!
- Berbat oldunuz dostum.
I want you to remember that what we do here is serious because it really sucks for me always having to be the spoilsport.
İşimizin ciddi oIduğunu unutmamanı istiyorum... ... çünkü devamIı oyunbozan oImayı sevmiyorum.
You'll be a pain to your son when he sucks at math.
Oğlun hep bir ağrı olacak senin için, matematiği de hep berbat...
You know, maybe it's time you got yourself another hero. Because, to be honest, the one you've got sucks.
Belki de artık kendine yeni bir kahraman bulma zamanın gelmiştir, çünkü dürüst olmak gerekirse... şu anki, berbat.
I mean, it sucks, you know, living this lie... pretending to be a year younger than I really am.
Olduğundan bir yaş küçükmüş gibi davranmak ; berbat bir şey.
As you may presently, yourself, fully be aware of, my grammar sucks, but more importantly, we're about to commence
Şu anda, yine yeniden, gördüğün gibi dil bilgim rezil hâlde, ama daha önemlisi...
Once you get through this'life sucks'phase, I'm sure lots of people will want to be your friend.
Şu "hayat berbat" tavırlarından kurtulunca eminim çoğu kişi seninle arkadaş olmak isteyecek.
And in America, if something sucks, you're supposed to be able to get your money back!
Ve Amerika'da, eğer bir şey iğrençse, paranızı geri alma hakkına sahipsiniz!
Sucks to be... Adding a fourth... you.
Sen olmak çok... dördüncüyü ekliyorum... boktan.
But what really sucks... Is that I've always wanted to be everything to you.
Berbat olan kısmı aslında her zaman senin her şeyin olabilmeyi istemiş olmamdı.
Luke, it sucks to be betrayed by somebody that you love, but then to find out about it in front of everybody is really humiliating.
Luke, sevdiğin birinin sana ihanet etmesi berbat bir durum, ama bunu herkesin gözü önünde öğrenmen, oldukça aşağılayıcı oluyor.
- Sucks to be you.
Şansına küs.
You know it sucks to be the good guy.
Biliyor musun, iyi adam olmak berbat.
It's such a great cause, but honestly... it just sucks that we're not able to be there with you and the entire family.
Bu gerçekten harika ama dürüst olmak gerekirse seninle ve aileyle olamayacak olmamız çok berbat.
I'm sorry you're not gonna be able to make it. That sucks.
Üzgünüm bu emiciyle bunu yapamayız.
You'll be who it sucks to be if I have to call my bridge partner.
Briç ortağıma bir telefon açacak olursam adına üzülecek kişi sen olursun.
I know this sucks, but it's got to be nice to know that someone loves you like that.
Biliyorum berbat fakat birinin seni bu kadar sevmesi güzel bir şey.
- Right... I know, I know how much it sucks to be a Korean high school senior, how hard it is, how lonely you could be...
Evet! Güney Kore'de lise son öğrencisi olmak ne demektir iyi bilirim. Nasıl kasvetlidir, nasıl zordur...
Sucks to be a cop in a movie, unless you're Bruce Willis.
Eğer Bruce Willis değilsen, bir filmde polis olmak berbat bir şeydir.
You know, fluffito, the truth is for wild maverick outcasts like us who cannot be tamed this place sucks!
Biliyor musun, pofuduk, gerçek şu ki bizim gibi asla dizginlenemeyecek maceracılar için burası rezil bir yer!
Not this shit job that sucks your fucking soul, you'd have to be lobotomized to sit down here.
Bu, ruhunu emen lanet iş gibi değil. Burada böyle oturabilmek için beyninizi aldırmış olmalısınız.