Suites traducir turco
348 traducción paralela
- No, they're separate suites.
- Hayır, ayrı süitler.
All those bridal suites at Claridge's Have radios that play
Claridge'deki tüm balayı odalarının Radyolarında çalar
Yeah, one, but she kept walking me past furniture windows... to look at the parlor suites.
Evet, bir tane, ama o da salon kıyafetlerine bakmak için beni mağaza vitrinlerinin önünde gezdirip duruyordu.
Suites are for expense accounts.
Süitler masraf hesapları içindir.
We have no suites, but we can give you Number 15.
Süitimiz yok, ama size 15 numarayı verebiliriz.
For I shall be occupying one of the guest suites of André's chateau.
Çünkü Andre'nin konuk suitlerinden birinde olacağım.
We have still two guest suites vacant.
Hala iki konuk suitimiz boş.
I don't want more expense accounts with hotel suites.
Daha fazla otel masrafı istemiyorum.
I wired ahead for two suites adjoining.
Bitişik iki süit için telgraf çekmiştim.
I want two suites.
İki süit istiyorum.
Two adjoining suites?
İki bitişik süit, öyle mi?
Silk sheets, diamond rings, bridal suites.
İpek çarşaflar, elmas yüzükler, balayı süitleri.
We're gonna operate from presidential suites.
İşi, Başkan süitlerinden idare edeceğim.
Excuse me, I'd like to inspect one of your private suites.
Affedersiniz, özel süitlerinizden birini denetlemek istiyordum.
Yeah, one, but she kept walking me past furniture windows... - to look at the parlor suites. - [Light Ballad]
Evet, bir tane, ama o da salon kıyafetlerine bakmak için beni mağaza vitrinlerinin önünde gezdirip duruyordu.
I had a new clavier book, which Sebastian had started for me with two new suites.
Sebastian'ın benim için yazmaya başladığı, içinde iki yeni süit olan yeni bir klavye kitabım vardı.
Oh, well, some of the suites on that floor are occupied.
O kattaki bazı odalar dolu.
The Carlton has plenty of champagne and comfortable suites.
Bilirsiniz Carlton'da bir sürü şampanya ve konforlu süitler...
Which was it,... the champagne or the suites?
Ama hatayı nerede yaptım bilmiyorum. Şampanya mı, süit mi?
Well, we don't have any suites, but we do have some beautiful doubles...
Şey, aslında bir kral dairemiz yok ama çok güzel çift kişilik odalarımız var...
Leonardo drank too much and played all the Bach solo suites.
Leonardo çok fazla içmişti, Bach'ın bütün solo eserlerini çaldı.
Only in America. Get me 12 suites.
Sadece Amerika'da olur. 12 oda ayırın.
- You wanted seven suites.
- Yedi oda istemişsiniz.
- Seven suites.
- Yedi oda.
We want these suites.
Bu odaları istiyoruz.
Big fat suites.
Büyük, geniş odalar.
"Full recreation facilities, spacious ocean-view suites."
- Harika. - Onayla. Poindexter.
You know, I was thinking, if you carved up the master suites, you'd have another full bedroom.
Biliyor musunuz, düşünüyordum, eğer ana süiti iptal ederseniz komple bir tane daha yatak odanız olur.
I have two suites reserved.
- İki süit için rezervasyon yaptırmıştım. - İsminiz?
And executive suites are on this level... and we can get to them.
Ve yetkili süitleri de bu seviyede... Onlara ulaşabiliriz, sanıyorum.
This is one of our finest suites, sir.
Bu, en iyi odalarımızdan biri..
Touring, making $ 40000 a night,... free drugs, free booze, stretched limos, penthouse suites,... groupies blowing me dawn to dusk.
Gezmekten bir gecede 40.000 dolar kazanmaktan bedava haplardan, bedava içki âlemlerinden limuzinlerden lüks otel odalarından sabahtan akşama kadar bana oral seks yapan kadın hayranlarımdan.
Yes, sure it's one of the French suites, but which one?
Evet, bir Fransız süiti Ama hangisi?
Executive suites and command quarters have showers with honest-to-God water.
Yönetici süitleri ve komutanların dairelerinde harbi su akıtan duşlar var.
By "together" I meant adjoining suites!
Birlikte derken bitişik odaları kast etmiştim.
This is the end result of all the bright lights... and the comped trips, of all the champagne... and free hotel suites, and all the broads and all the booze.
Bütün bu parlak ışıkların, ücretsiz seyahatlerin... şampanyanın, bedava otel süitlerinin... onca kadının ve onca içki aleminin getirisi budur.
I thought they all had suites at the Plaza.
Plaza'da suitleri var sanıyordum.
A swing of 40 degrees represents a packing challenge but there's fine food and cocktails at a choice of Embassy Suites.
Gerçi kırk derece sıcaklık yüzünden doğru giysileri götürmek zor olabilir ama kral dairesinde güzel şeyler yiyeceksiniz.
Around the time I'm checking into motel 6, they'll be sleeping soundly in their suites.
Ben Motelim'e kayıt yaptırdığım saatlerde, onlar suitlerinde derin bir uykuda olacaklar.
Speciality suites for IRS auditors meter maids, infomercial producers, mimes.
Orası özel süit odalar. Vergi müfettişleri, parkmetre değnekçileri, tanıtım reklamı yapımcıları ve pantomimciler için.
- Booze, broads and free hotel suites for the high roller...
- Kumar tutkunlarina alkol, tütün ve bedava otel odalari...
- Those are our honeymoon suites.
- Bunlar balayı süitlerimizdir.
All the other honeymoon suites would think it was a loser.
Diğer bütün balayı süitleri odanın ezik olduğunu düşünür.
He would not have gone cruising the hospitality suites in search of conversation.
Sohbet edebilmek için toplantı odalarını dolaşmazdı.
Suites the mouth.
Eve sen çağırmışsın.
First, they give a velvet sheet that suites your soft body.
Seni yumuşatana kadar üstünden inmez
- Everything they steal, is tied to playing card suites.
- Çaldıkları her şey oyun kartları ile bağlantılı.
They knew he stayed there, of course... but there's no record of which suites he used.
Kayıtlar hala orada. Tabiî ki kullanılan suitlerle ilgili de hiçbir kayıt yok.
We gave them adjoining suites.
Onlara yan yana iki bölme verdik.
Think of the high-class escorts you can buy. Suites at the Ritz. Don Perignon.
İstediğin kadını alabilecekken lüks bir otelde bir şişe şarap ve sen bunu seçiyorsun?
We, we, we leave it unlocked, but the... all of the other suites leave theirs unlocked, and we should probably lock it but it seems antisocial...
Kilitlemiyoruz ama -... diğer bütün daireler de kilitlemiyor ve muhtemelen kilitlemeliyiz ama asosyal bir davranış gibi geldi -