Sunburn traducir turco
207 traducción paralela
Sunburn wear off on the way out?
Yoldayken güneş yanıklarınız azaldı mı?
It's torture to wear clothes with a sunburn.
Yanık tene giysi giymek ızdırap.
It's made me forget the last of my sunburn.
Benim bütün güneş yanıklarımı unutturdu.
He's got a nasty sunburn.
Güneşten çok kötü yanmış.
How's the sunburn?
Güneş yanığın nasıl?
A sunburn right through your clothes!
Çünkü başlarına ne geleceğini iyi biliyorlar.
Sunburn ointment.
Güneş yanığı merhemi.
That ain't sunburn.
Güneş yanığı değil.
- Indians don't get sunburn much.
- Kızılderililer güneşte pek yanmaz.
None of your children would ever get a sunburn... or they'd never get a cold unless they were exposed to a draft.
Çocuklarından hiçbirinde güneş yanığı olmayacak ya da cereyanda kalmadıkları sürece asla üşütmeyecekler.
They'd never get a sunburn unless they were exposed to the sun.
Güneşe çıkmadıkları sürece asla güneş yanıkları olmayacak.
Burns Red In The Sun showed me how to protect my pale skin from sunburn.
Güneste Kizaran, tenimi günesten korumayi ögretti,
It's little known that some Indians, like Burns Red, will sunburn their own selves.
Meger bazi yerlilerin ciltleri de güneste yanarmis, Güneste Kizaran'inki gibi,
A bad sunburn, huh?
Kötü yanmışsın?
I got a sunburn face, but you can always tell a white man... by the color of his ass.
Yüzüm güneşte yandı, Ama sen daima, beyaz de... Onun kıçının kenarının rengi.
My sunburn!
Güneş yanığım!
Sunburn?
Güneş yanığı mı?
No, sir, just about 30,000 cases of sunburn.
Hayır, efendim. Sadece 30.000 güneş yanığı vakası.
I have a sunburn.
Güneş yanığım var.
He's got a terrible sunburn.
Güneşten fena yanmış.
Cover up, Monsieur Julien, you'll get sunburn
Üstünü giy Mösyö Julien, güneşten yanacaksın.
I got a sunburn
Güneşten kavruldum.
You guys are into solar flares and real sunburn, and terrible songs!
Siz güneş ışıklarını, gerçek güneşte bronzlaşmayı ve berbat şarkıları seviyorsunuz! Evet!
We've all seen a poor guy... suffering the effects of sunburn.
Hepimiz güneş yanığı yüzünden acı çeken zavallı bir çocuk görmüşüzdür.
Man, you're the hottest thing since sunburn!
Dostum sen güneş yanığından sonra en sıcak şeysin!
I think I'm getting a sunburn.
Sanırım güneşten yanmışım.
Listen, I've got the best sunburn stuff in the world.
Dinleyin, bende dünyadaki en iyi güneş yanığı ilacı var.
You were moaning in your sleep about your sunburn.
Uykunda yanıklarınla ilgili söyleniyordun.
- Sunburn. New arrival.
- Besbelli güneş yanığı.
This is not a sunburn.
Bu güneş yanığı değil.
Holling, I know sunburn, and this is definitely not.
Holling, Ben güneş yanığını biliyorum ve bu kesinlikle değil.
Watch the sunburn!
Güneş yanığıma dikkat edin.
Sunburn, that's all.
Güneş yanığı, hepsi bu.
An edema ball at the nostrils, rupture of the skull due to internal steam pressure- - these are indications of long exposure to extreme temperatures, not a sunburn for 15 seconds.
Burun deliklerinde ödem oluşmuş. İç basınç nedeniyle de kafatası çatlamış. Bunlar, uzun süre, yüksek sıcaklığa maruz kalma durumunun belirtileridir.
You'll set off the sprinkler system and you'll just be a bald guy with no facial hair and a bad sunburn.
Fıskiye sistemini çalıştırırsın ve kötü yanıkları olan ve saçsız, kel bir adam olursun sadece.
- Like a bad sunburn.
- Kötü bir güneş yanığı gibi.
Your mother got a sunburn playing tennis.
Annen bütün gün tenis oynamaktan bronzlaştı.
General, we're gonna get one heck of a sunburn if we stay here much longer.
General, eğer burada daha fazla kalırsak bolca güneş yanığına sahip olacağız.
No, it's just my sunburn.
Hayir, sadece günes yanigi.
Sunburn!
Güneş yanığı!
She could talk her way out of a sunburn.
Onun da kendine has yönetemleri var.
A cold, a sunburn, a scratched knee.
Üşütürse, güneşte fazla kalırsa, dizi yaralanırsa...
The first time it presented was after a minor sunburn.
Kendini ilk kez, küçük bir güneş yanığından sonra gösterdi.
Ooh, that's one nasty sunburn.
Bu çok fena bir güneş yanığı.
It wouldn't have any more effect than bad sunburn.
Kötü bir güneş yanığından daha ağır bir etkisi olacağını sanmam.
But I'll tell you what I'm more interested in is that sunburn on the side of her face.
Benim daha çok ilgimi çeken şey, suratının yan tarafındaki güneş yanığı.
You have a sunburn on one side of your face... it means you've been walking in a straight line, doesn't it?
Eğer yüzünün bir yanında güneş yanığı varsa, bu düz bir yolda yürüyorsun demektir, değil mi?
There's no evidence of sunburn or exposure
Güneş yanığı emaresi yok.
Eric, my sunburn will fade, but your shame will last forever.
Eric, güneş yanığım geçer, ama senin utancın sonsuza dek kalır.
All I've ever gotten is a bad sunburn... and a whole lot of debt. Get out of here, man.
Defol git be, adam.
you don't have to worry about sunburn.
Burada güneş yanığı olmazsın.