Surely traducir turco
8,719 traducción paralela
Surely you can get that one woman out?
Bir tane kadını mı atamayacaksın sanki?
A man or a woman who is a medium or a necromancer shall surely be put to death.
"Erkek ya da kadın... " kim medyumluk veya büyücülük yaparsa... mutlaka öldürülmelidir. "
- Surely not.
- Yok canım.
Surely there are.
Elbette var.
Your wife... your son, your daughter, and all my sins as well, which surely match your own.
Karını, oğlunu... kızını. Benim günahlarımı da tabii. Seninkilerle boy ölçüşeceği kesin.
- Surely you jest.
Latife ediyorsunuz herhâlde.
Surely costly.
Kesinlikle değerli.
♪ love like yours will surely come my way ♪
# Sizinki gibi bir aşk elbet benim karşıma da çıkacak #
He'll surely find a remedy for broken bones in here.
kırık kemikler için.
"As he lieth with woman, they are both committing an abomination, they shall surely be put to death, their blood will be upon them." Boom.
Kendi kanlarında boğulacaklardır. " Koydum.
Surely King Arthur was more appealing than that slimy puddock.
Şüphesiz Kral Arthur bu sümüklü kurbağadan daha çekici olurdu.
Surely you're not trying to play on my mercy.
Kesinlikle benim merhametime oynamıyorsun.
Now, Gareth and I could surely fight all night to an even draw, if that's what you want.
Gareth ve ben tüm gece dövüşebiliriz. Eğer istediğiniz buysa.
Surely I deserve some kind of backstory.
Bir hikayeyi hak ediyorum.
Surely you approve of helping widows and orphans.
Dul ve yetimlere yardım etmeyi kesinlikle istiyorsun değil mi?
Ok when I make my own film... you will surely be the hero... come on...
Ben kendi filmimi yaptığımda kesinlikle başrol sen olacaksın.
Surely he should know that his fine future is a damn illusion.
Sözde geleceğimizin saçma bir hayalden ibaret olduğunu bilmeli.
Things learned in assassinations, can surely be used in the test.
Suikastçi olarak öğrenilen şeyler kesinlikle sınavda da kullanılabilir.
Surely we can work something out.
Eminim bu konuyu halledebiliriz. Lütfen William.
I said, "Darling, surely 4 times is enough, are you trying to set a new record?"
Ben de "Sevgilim, dört sefer yeter tabii, rekor mu kıracaksın?" dedim.
Surely your Uncle Kevan could muster a force.
Amcanız Kevan bir kuvvet toplayabilir.
If you can visit me, then surely the king...
Sen gelebiliyorsan, kral da...
Surely you haven't forgotten.
Eminim ki umutmamışsındır.
Well, now, surely, you don't consider driving this car of yours a workout.
Araba kullanmayı, spordan saymıyorsun herhâlde?
Surely, you can't be that naive.
Bu kadar saf olamazsın.
Brick : Oh, oh, surely, you can't be serious.
- Eminim ciddi değilsindir.
Surely there must be something he wants.
Mutlaka istediği bir şeyler olması gerek.
Surely you can raise the rents of your tenants, huh?
Kiracılarının ödediği miktarı arttırabilirsin değil mi?
Surely you've been skimming something off the top?
Kenarlara bir şeyler ayırdığınızdan eminim.
Well, surely, your mother? Father?
- Elbette anneniz, babanız?
Avoiding ill feeling is vital at the moment, surely you can see that.
Kini önleme şu anda hayati önem taşıyor, eminim bunu siz de anlayabiliyorsunuz.
Surely there's better ways to pass the time.
Şüphesiz vakit öldürmek için daha iyi yollar da var.
Not dead, surely.
- Ölmedi ya.
Surely anything's better than that?
Elbette her şey bundan daha iyidir.
Surely I found you, da Vinci.
Ben seni buldum Da Vinci.
Surely you're not unacquainted with that part of a woman's body.
Kuşkusuz, kadın vücudunun bu kısmıyla tanışmamışsınız.
You are risking your life for someone who will surely never return the favor, and you are leaving the house without having eaten anything.
Hayatını iyilikten anlamayan bir adam için mi tehlikeye atıyorsun? Ayrıca aç aç mı çıkacaksın dışarıya?
Surely there must be some more important person you should be waterboarding right now.
Eminim işkence etmeniz gereken daha önemli insanlar vardır.
And you, who are no less attached to your family, would surely be loathe to quit them for my sake...
Sen de ailene bağlısın, benim için onları bırakmak zor gelecektir...
Surely you must see how impossible it would be for us to be together now?
Artık birlikte olmamızın ne kadar imkansız olduğunu anlamışsındır.
Surely that was obvious?
Tahmin edemedin mi?
But Ross, surely you must see...
Ama Ross sen de farkındasındır...
Surely both won't fail.
İkisinden de olamayız.
TRENEGLOS : We surely must!
Mutlaka dinlemeliyiz!
Surely no man of sense would invest in such a scheme.
Aklı selim kimse eminim böyle bir plana yatırım yapmaz.
And if they get no more copper at the next auction, surely that's the death knell for Carnmore?
Diğer satışta bakır alamazsalar Carnmore için ölüm çanı çalıyor demektir.
Surely I get to decide if you're likable.
Sevilebilir olup olmadığına ben karar veririm.
Surely you want to make things right with me.
Eminim benimle işleri yoluna koymak istersin.
* now as then on a sunshine beam * * so bring only your perfection * * for then life will surely be * Emma, baby.
Emma, yavrum.
Surely...
Acaba...
- Surely I can touch it.
Ben dokunabilirim herhâlde tabii.