English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Surfing

Surfing traducir turco

1,126 traducción paralela
You're not gonna win the Masters surfing the sandbar.
Sığlıkta sörf yaparak Masters yarışmasını kazanamazsın.
If you think surfing is more important than school, we got to make other arrangements.
Eğer sörf yapmanın okuldan daha önemli olduğunu düşünüyorsan... başka düzenlemeler yapmalıyız. Biliyor musunuz?
- Let's go surfing, big daddy.
- Haydi, sörf yapalım, koca oğlan.
I've been dreaming about surfing all night.
- Bütün gece sörf yapmayı düşledim.
Surfing around...
Tıklayıp duruyorum işte.
Well, it wasn't exactly surfing but I managed to stay on the board for five seconds.
Aslında tam olarak sörf değildi. Ama tahta üzerinde 5 saniye kalmayı başardım.
Bruce Lee flicks, rock'n'roll, surfing.
Bruce Lee filmleri, rock'n roll, sörf.
- Surfing?
- Sörf mü?
Surfing?
Sörf mü?
You were just surfing the web and you happened to come across her website?
İnternette dolaşırken birden onun sitesini mi buldun?
I WAS ON THE INTERNET ONE DAY, "SURFING" I BELIEVE IS THE WORD, WHEN I CAME UPON YOU.
Bir gün internette dolanırken, sizin deyiminizle,'sörf'yaparken sana rast geldim.
Hey, I was doing a little channel-surfing up in observation.
Gözlem odasında biraz kanal sörfü yapıyordum.
So I was surfing the Net, doing some research...
İnternet'e bakındım, araştırma yaptım...
At the shore with his grandma, down there... Surfing or some bullshit.
Sahil tarafında büyük annesiyle oturuyor sörf falan yapıyormuş.
He was surfing some porn sites.
Bazı porno sitelerini geziyormuş.
Yeah, sure if you want to die surfing an exploding vomit wave.
Evet, kusmuk dalgalarında ölüm sörfü yapmak istiyorsan tabii.
And once the surfing bug bit you...
Ve sörf tutkusu sizi bir kere sararsa- -
Surfing is a 2,000-year-old pastime that's become a multibillion-dollar industry.
Sörf 2.000 yıl kadar geçmişi olan bir hobidir ve milyar-dolarlık bir endüstri halini almıştır.
So, with a few friends, he set out to conquer a wave too big, too fast, and too dangerous to ride, a wave that required a new approach to surfing.
Birkaç arkadaşıyla birlikte, oldukça büyük ve oldukça tehlikeli bir dalgayı fethetmek için başarabilmek için yeni bir sörf stiline ihtiyaç duyan bir dalgayı.
Voila. Tow surfing is born.
Bingo, Tow-surf böylece ortaya çıktı.
Dave's a former windsurfing champion, but not nearly as well-known as Laird in the surfing world, which has caused some to portray him as Laird's sidekick, a lot like figuring Godzilla is King Kong's second banana.
Dave eski bir windsurf şampiyonudur ama sörf dünyasında Laird kadar iyi tanınan birisi değildir ki bu onun Laird'in ortağı olmasında rol oynamıştır. Godzilla'yı King Kong'un ekürisi olarak düşünmek gibi.
While surfing gets the glory, the real hero is whoever is driving the ski.
Bütün ün sörfü yapana kalsa da, asıl başarı jet-ski ile onu oraya götürendedir.
Because with the jagged lava shoreline only a couple hundred yards away, surfing Pea'hi without the ski would be near suicide.
Çünkü birkaç yüz metre ileride kayalıklardan oluşan kıyı vardır. Pea'hi de jet-ski olmadan sörf yapmak intihar etmekle hemen hemen aynı şeydir.
What began simply as a way to escape the crowds has redefined the limits of big wave surfing.
İnsanları korkutmak için başlayan şey büyük dalgalarla sörfün limitlerini yeniden belirledi.
But for Laird and David, tow-in surfing is only a part of a much bigger picture.
Ama Laird ve David için... Tow-in sörf sadece daha büyük bir şeyin bir parçası.
And surfing's the same way.
Sörf de aynı şekildedir.
So surfing was born out of pure recreation, which means it's just purely for fun.
Öyle ki, sörf sadece eğlenceli vakit geçirebilmek için doğmuştur.
Out there as that was, that helped me realize what it was about surfing that was so worthwhile that it made me feel good about a day that included a go-out.
Sörfün neden böyle olduğunu neden insana kendisini bu kadar iyi hissettirdiğini anlamamı sağlayan şey dışarıda geçirdiğim bir gündü.
The lifestyle of surfing is unlike any other sport.
Sörfün hayat tarzı, diğer sporlarınkine benzemez.
Surfers are honest people, except about surfing, which is why every surf town has a secret spot that has the best waves on the planet.
Sörfçüler içten insanlardır, sörf hakkındaki konular hariç mesela her sörf kasabasının gizli bir yeri vardır dünyadaki en iyi dalgaların olduğu bir yer.
When you talk about surfing, the more you say, the worse off you are.
Sörf hakkında konuşurken, ne derseniz deyin, daha da batarsınız.
What I was trying to do was not surfing against anyone else but surfing against myself.
Yapmaya çalıştığım şey, birisine karşı sörf yapmak değil kendime karşı sörf yapmak
Because surfing is the ultimate spontaneous involvement in a natural medium.
Çünkü sörf doğal gelişen bir şey doğal bir ortamda.
I truly don't think he'll be able to stop surfing every day, because after he's gotten that far I'm pretty sure he'll just feel, "Okay, well, I can surf for 30 years in a row, or I can surf longer."
Her gün sörf yapmayı bırakabileceğini pek sanmıyorum çünkü bu kadar ilerledikten sonra eminim ki "Bunu 30 yıla çıkartabilirim, ya da bunu sürdürebilirim" gibi şeyler düşünmeye başlayacak.
I come out of the water in a much better mood than I do when I get in, and if that somehow translates into my life, and I end up being a happier, nicer person as a result, then I guess you could argue that surfing is good for society.
Sudan çıktığımdaki ruh halim suya girdiğiminkine oranla daha iyi oluyor ve bu bir şekilde hayatıma yansıdığında sonuç olarak daha mutlu ve iyi bir insan oluyorum yani böylece sörfün toplum için de iyi bir şey olduğu sonucuna ulaşabiliriz.
So is surfing.
Sörf de öyledir.
I had a lady come up and I'm pretty sure that she'd never seen surfing before in her life.
Bir kadın geldi ve muhtemelen hayatında daha önce sörf yapan birisini görmemiş.
So he's pissed off that surfing wasn't in Ireland 40 years ago.
Sörfün 40 yıl önce İrlanda'da bilinmiyor olmasına kızar.
When you say, "l was in Ireland surfing," they smirk and they go, " Oh, really?
"İrlanda'da sörf yapıyordum" dediğinizde sırıtıp, " Gerçekten mi?
It turned out to be perfect to introduce tow-in surfing to Donegal County.
Donegal iline tow-in sörfünü tanıştırmak çok güzel oldu.
One of the few rare things in the world, surfing can bring people together.
Sörfün insanları bir araya getirmesi, dünyadaki en nadir şeylerden bir tanesidir.
We are the surfing tribe.
Biz sörf kabilesiyiz.
So you use a medium like surfing to bring them together and let them bond.
Böylece onları bir araya getirmek kaynaşmalarını sağlamak için, sörfü kullanıyoruz.
"So, how much do these surfing boards cost, anyway?"
"Eee, bu sörf tahtaları ne kadar tutar ki?"
Recommend it to anybody who wants to come surfing.
Sörf yapmak isteyen herkese tavsiye ederim.
They were Protestants surfing with the Catholic kids.
Onlar Katolik çocuklarla sörf yapan Protestan çocuklar.
Their names are legendary in surfing with a combined wave-riding experience of over 150 years because real surfers never quit.
Adları, sörfte efsaneleşmiştir 150 yıllık birleşik dalgalarda sörf yapma deneyimi çünkü gerçek sörfçüler asla pes etmez.
Those are the guys that make surfing what it is.
Bunlar, sörfü olması gereken şey yapan insanlar.
They're living out their childhood dreams, surfing and having fun.
Çocukluk hayallerini yaşıyorlar- - sörf ve eğlence.
Even though it was 40 years ago, you can still paddle out together and go surfing.
40 yıl önce olsa da hep birlikte olup sörfe gidebilirsiniz.
Robert comes from a surfing family.
Robert sörfçü bir aileden geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]