Swallow traducir turco
3,227 traducción paralela
Did you swallow a stick?
Odun mu yuttun sen, biraz daha eğil.
" It is difficult to swallow a big bite.
" Büyük lokma yutmak zordur.
It's a hard... it's kind of... It's a hard reality to accept, and it's a hard pill to swallow.
Liste asıldı, gidip bakabilirsiniz.
Swallow your pride, pick up the phone, and this whole situation disappears.
Gururunu boş ver, numarayı çevir bunların hepsinden kurtul.
Some things, Charlie, you just have to swallow.
Bazı şeyleri, Charlie, yutman gerekir.
I know what you said you wanted but I don't think Pamela Anderson will agree to swallow your ashes.
Gerçekte ne istediğini biliyorum, ama Pamela Anderson'un küllerini yutma konusunda rıza göstereceğini sanmıyorum.
It makes my shitty news easier to swallow.
Boktan haberlerimi daha kolay hazmederim şimdi.
So the animal can easily swallow pills as large as hockey pucks, but the two-footed mayor- - he gags and chokes and heaves, finally inducing reverse peristalsis,
Hayvan hokey diski büyüklüğünde hapları kolayca yutabilir. Ama iki ayaklı başkan..., Öğürür, nefesi kesilir ve kusar
But don't swallow. Hold it in your mouth.
Ama yutma, ağzında beklet.
Swallow.
Yut hadi.
Pinch your nose and swallow it.
Burnunu sık ve yut.
The kid's gonna swallow his own tongue if we don't do something.
Eğer biz bir şey yapmazsak ayvayı yedi.
I'm going to swallow you one by one, so the last chosen will see his friends go before him.
Sizi teker teker yutacağım. Böylece sona kalan, önce giden arkadaşlarının gidişini seyredecek.
And then I'll regurgitate you out and swallow you again.
Ve sonra kusup sizi tekrar yutacağım.
Till I lose all my control you plan to swallow me whole
Kendimi kaybedene kadar tüm isteklerini bana yıktın!
What did you swallow?
Ne yuttun?
Come on. What did you swallow when we caught you?
- Hadi ama yakalandığında ne yuttun?
You can swallow now.
Artık yutabilirsin.
Does the baby swallow everything I do?
Benim yuttuğum her şeyi bebek de yutmuş oluyor mu?
I said swallow it!
- Yut dedim!
How much pain do you swallow to sing the song of our ancestral spirit?
Atalarımızın ruhlarının şarkısını söylemek için ne kadar acıyı sineye çektiniz?
How much shame do you swallow to speak what you want to say?
Söylemek istediğinizi dillendirmek için ne kadar utanç duydunuz?
How much regret do you swallow to fulfill your dreams?
Hayallerinizi gerçekleştirmek için ne kadar pişmanlık duydunuz?
Swallow, Uncle
Yut amca.
Anybody swallow their tongue?
Kimse dilini yuttu mu?
If you are that hungry... how about I let you swallow my dick?
Eğer bu kadar açsanız size benimkini yutturmama ne dersiniz?
You think he was yanking Graham's when he gave him a balloon full of teeth to swallow?
Graham'e bir balon dolusu dişi yutması için verdiğinde de mi peşinden sürüklüyordu?
All he had to do for the 5k was swallow a balloon.
Yapması gereken tek şey balonu yutmaktı.
She could swallow anything.
Her şeyi yutabilirmiş gibi görünüyor.
It's like we're supposed to swallow everything, but when they get down to business with us, they can just spit freely.
Bu sanki biz her şeyi yutmak zorundaymışız da onlar bizimle işe koyulduktan sonra istedikleri gibi tükürebileceklermiş gibi.
Definitely swallow.
Kesinlikle içinde tut.
They're shit. The only way out is to swallow the credit cards.
Tek çıkar yol kredileri kapatmak.
I'm hoping you didn't swallow the device, as well.
Umarım cihazı da yutmamışsındır.
Swallow your food before you speak.
Ağzındakileri yut öyle konuş.
Just pretend that you are drinking, but don't swallow it.
İçiyormuş gibi yap ama sakın yutma.
Viragor, a monster known to swallow men whole and snatch children in the night.
Viragor, bir adamı bütünüyle yutan ve geceleri çocukları kaçıran bir canavar.
I thought it'd be easy to swallow, you know, like they give you in hospital when you have your tonsils out.
Yutması daha kolay olur diye düşündüm hani hastanede bademciklerin alınınca verirler ya.
He had to watch her swallow his last eyeball.
Kalan gözünü de yutmasını izlemek zorunda kaldı.
I could not drink or swallow, and the pupils in my eyes were dilating fast.
Yutkunamıyor ve içemiyordum, göz bebeklerim hızlı hızlı büyüyordu.
If those turtle doves aren't cleared off the runway, believe me, Dancer will swallow one on take-off.
Şu üveyiklerin pistte kalkış yetkisi yok, seni temin ederim ki Dansçı, kalkışı zaptedebilir.
I'm not gonna swallow,'cause I want to save room for candy.
Yutmayacağım çünkü şekere de yer ayırmalıyım.
He needs an X-ray of his stomach to make sure he didn't swallow anything that damaged his insides.
İç organlarına zarar verecek bir şey yemediğinden emin olmak için midesinin röntgenini çekmemiz lazım.
I'm just gonna have to swallow that.
Bunu yutmak zorunda kalacağım
She tears the meal into beak-sized chunks that the owlets can swallow whole.
Eti gaga boyunda parçalara ayırarak yavruların yutabileceği boyuta getiriyor.
Maybe angel-of-death dude should call it a day and swallow some pills yourself.
Belki ölüm meleği abi zili çalar da ilaçlarını kendi kendine yutarsın.
You just can't swallow it.
Ama yutamazsınız.
Whoever breaks their promise has to swallow a thousand needles.
Her kim bozarsa sözü yutsun bin iğne.
Did he have to swallow something?
Bir şey yutması mı gerekti?
Now, you swallow that.
Şimdi yut onu.
or swallow.
Giyinirken de hatta, yutkunurken de.
But... ♪ And swallow darkness ♪ You know, we made him.
Biz yaptık onu.