English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Sweethearts

Sweethearts traducir turco

393 traducción paralela
"Those we encircle within this ring shall be sweethearts...!"
"Kimin etrafını sararsak, onlar sevdiğimiz olsunlar..!"
They're supposed to be childhood sweethearts.
Çocukluktan sevgili oldukları zannediliyor.
- You know the Two Sweethearts song?
- "İki Sevgili" şarkısını biliyor musunuz?
We want safety for our sisters, our wives, and our sweethearts.
Kadınlarımızın güvenliğini istiyoruz biz, karılarımızın, sevgililerimizin.
Three sweethearts have I
# Benim üç sevgilim var.
Three handsome sweethearts
# Üç yakışıklı sevgilim...
Sweethearts three
# Üç sevgili...
Most men get their sweethearts one engagement ring.
Çoğu erkek sevgilisine bir nişan yüzüğü verir.
Drink the town dry. Take all their husbands and sweethearts.
İçmekten kasabayı kurut, bütün kocalarını ve sevgililerini al.
Wives, mothers and sweethearts.
Eşleriniz, anneleriniz, sevdikleriniz.
Sweethearts are singing
Sevgililer şarkı söylüyor.
Later, I feared those sweethearts with mockery behind her smile.
Sonraları alaycı bakışlarından çekinip, kadınlardan korktum.
There's no doubt that she was out with one of her many sweethearts the night she disappeared.
Kaybolduğu gece, sevgililerinden biriyle dışarıda olduğuna dair hiç şüphe yok.
Put your name on them, your sweethearts name, your wife's name, even your mother-in-laws name.
Üzerine isminizi yazdırın, sevgilinizin ismini, Annenizin ismini, hatta kaynananızın ismini.
Sweethearts!
Hey fıstıklar!
Cry, ye young'uns, cry, sweethearts, when the feuding shooting starts.
Merak etmeyin artık elimde. Birazdan onu göreceksiniz ve bana teşekkür edeceksiniz.
Cry, you young'uns, cry, sweethearts, when the feuding shooting starts.
Bu söyleyeceklerimin, herkesin dinlemesini istiyorum.
You were sweethearts once, right?
Bir zamanlar sevgili değil miydiniz?
- Like were we sweethearts.
- Mesala bir zamanlar sevgili miymişiz.
Ah, this terrible war... taking young men from their sweethearts.
Ah, bu berbat savaş.. Gençleri sevgililerinden ayırıyor.
We must all take a vow to keep our promise that sweethearts will never again be parted by war, that mothers may never again fear for their children that our brave fathers may not stealthily swallow their tears.
Sözümüzü tutacağımıza hepimiz yemin etmeliyiz ki sevgililer savaş yüzünden bir daha hiç ayrılmasın analar çocukları için bir daha korkuya hiç düşmesin cesur babalarımız gözyaşlarını içlerine akıtmasın.
If those sweethearts won't face German bullets, they'll face French ones!
Bu çıtkırıldımlar Alman kurşunlarına göğüs germeyeceklerse, Fransız kurşunları ile tanışacaklar.
I play the music for the wives and sweethearts of the submarine Nerka.
Nerka denizaltısının geride bıraktığı eşleri ve sevgilileri için bir parça çalıyorum.
They were sweethearts all their lives.
Oldum olası sevgiliymişler.
They were flying in twos, like sweethearts.
Çılgın aşıklar gibi uçuşuyorlardı.
You're my two sweethearts.
Benim canlarımsınız.
My two best sweethearts in the whole world!
Bütün dünyadaki en gözde canlarımsınız!
I have too many sweethearts to wear their rings.
- Yüzükleri takılmayacak kadar çok var.
My sweethearts!
- Benim sevgililerim!
Did that naughty man hurt Mommy's little sweethearts?
O kötü adam, annenin minik yavrularını incitti mi?
Childhood sweethearts, were you?
Çocukluk aşklarınız, değil mi?
This way, sweethearts.
Bu taraftan kızlar.
To those of you who won't come back, I'd like to say we're gonna do our best to take care of your wives and / or sweethearts.
Aranızdan dönemeyecek olanlara şunu söylemek isterim, karınız ve / veya sevgililerinizle en iyi şekilde ilgileneceğiz.
The sweethearts of Sigmund Freud.
Sigmund Freud'un sevenleri.
Now we sleep like sweethearts.
Şimdi sevgililer gibi uyuyacağız.
Remember your wives, your sweethearts, your homes!
Karınızı, sevgilinizi, evinizi düşünün!
Mothers, sisters, wives and sweethearts, all weeping and all blaming you.
Anneler, kızlar, eşler ve sevgililer,... hepsi ağlayacak ve seni suçlayacak.
We were childhood sweethearts.
Birbirimizin çocukluk aşkıydık.
Mama said you and Robin Hood are sweethearts.
Annem sizin ve Robin Hood'un sevgili olduğunuzu söyledi.
- So you were sweethearts?
- Siz sevgiliymişsiniz?
- Sweethearts, at twelve!
- Sevgili mi, on iki yaşında!
Come on, sweethearts.
Hadi tatlılarım.
Okay, sweethearts.
Tamam tatlılarım.
Oh, we were high school sweethearts.
Oh, biz liseli sevgililerdik.
Oh, my pretty sweethearts!
Ah benim güzel sevgilim!
There you are, my sweethearts!
Buradasınız canlarım!
Then while they're sleepin', the lovely little sweethearts, you have every one of the dirty little buggers at your mercy.
Sonra da onlar uyumaktayken o küçük sevimli şeyler, artık bütün o hayvancağızlar sizin merhametinize kalmış.
Good morning, my little sweethearts.
Günaydın, canlarım.
Lock up your wives, your sisters, your daughters, and your sweethearts.
Karılarınızı, kız kardeşlerinizi, kızlarınızı, ve metreslerinizi kitleyin.
Oh, yeah, they were real sweethearts.
Hepsi sevgi kelebeği insanlar!
While you suckers are getting all of $ 10 a month extra for combat pay... your wives, your sweethearts are shacking up... with draft dodgers and deserters.
Siz enayiler hepsi ayda fazladan 10 $ savaş tazminatı alırken karılarınız, sevgilileriniz, savaş kaçakları ve firarilerle yaşıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]