Tab traducir turco
1,687 traducción paralela
He paid the whole tab, nine months ago -
Tüm masayı ödedi, altı ay önce.
Being developed.
Tab ediliyor.
Just leave enough for the tab.
Hesabı ödemeye yetecek kadar bırakın yeter.
I'M GOING TO TAKE CARE OF OUR TAB.
Ben hesabı kapatayım.
- I'd like to put their drinks on my tab.
- İçkileri bana yazmanı istiyorum.
You don't have a tab.
- Hesabınız yok.
Put it on his tab.
Onun hesabına yazın.
- We can put the rent on the tab.
- Kirayı hesaba yazdırabiliriz.
And stick it on the Cornfoots tab, all right?
Şu Cornfoots da kilerin hesabına yaz tamam mı?
Dan, I just remembered your tab.
Hesaba yaz.
Little tab right under the lock.
Kilidin hemen altında küçük bir çıkıntı var.
All right, barely ever. And hernan, everybody- - We take turns picking up the tab.
Hemen hemen yani, Hernan falan, arkadaşlarla her gece birimiz hesap ödüyor.
And I find one receipt, one bar tab that's fishy, it's grounds for dismissal.
Bir tek makbuzun ya da bar hesabının şüpheli olduğunu görürsem bu işten atılma sebebi olacak.
Put the rest on my tab.
Gerisini de hesabıma yaz.
That's mane as in m-a-n-e the fortune amassed by Don Diego Clippershears the most famous wigmaker in Spain. He'd hidden his fabulous wealth on an offshore island for tax purposes and I aimed to plunder it. Of course, me brothers had the same idea.
Don Diego Clippershears tarafından toplanan hazıne ıspanyanın en unlu peruk uretıcısı onun muhtesem hazınesı bır adada ve bız onu bulmaya yonelık tabı ben ve kardeslerım aynı fıkırde degıldı onlar harıtanın lanetlı oldugunu soyledı bu nedenle bızım savasımız basladı fazla oldu bızım tatlı annemız dayanamaz
Sure, "we."
Oh tabı bız
The whole tab or just last night?
- Dün geceki mi, hepsi mi?
You give me a bottle now, I'll go get my paycheck from school, then come back and close the tab.
Şimdi bana bir şişe ver, okuldan maaşı alınca gelirim.
So who's picking up the tab on this little chow-down?
EEG, bu küçük ziyafetin hesabını kim veriyor? .
Insert tab Epsilon into slot Gamma.
Epsilon kayışını Gamma deliğine sok.
Plenty of time for you and this so-called Marianne Elzey to move in, have a little party on Gennifer's tab.
Senin de, güya adı Marianne Elzey olan ortağının da yeterli vakti vardı. Cennifer'ın mekânında ufak bir âlem çevirmek için.
I ain't getting killed'cause you won't pay your tab.
Borcunu ödemediğin için ölmeye niyetim yok.
- Get this man a tab.
- Bu adama çabuk bir bilezik getirin.
- What the hell's a tab?
Bilezik de nedir?
If you go outside without a tab on, you'll lose your arm.
Dışarıya bileziksiz çıkarsan, kolunu da kaybedebilirsin. - Adın nedir?
This is your tab.
Artık bu senin bileziğin.
Your tab broadcasts a false heartbeat, flat-lining you.
Bilezikler, kalp atışı ritmini gizleyerek, seni cansız gösterirler.
He's also under the false impression that the Montecito is gonna be picking up the tab for month-long visit and unique taste.
Ayrıca bunun da Montecito'nun sağladığı konaklama ve hizmetlere dahil olduğu gibi saçma sapan bir fikre kapıldı.
Just don't forget to pay your tab this time.
Bu kez hesabı ödemeyi unutma.
That asshole forgot to pay his tab again.
Adi herif hesabı yine ödemedi.
Of course, now that you're starting to settle her tab, I'll start returning some of those phone calls.
Tabii sen hesabını ödemeye başladığına göre telefonlarına çıkmaya başlayacağım.
Put it on my tab.
Hesabıma yazarsınız.
Mary, keep my tab open, will ya?
Mary, hesabımı açık tut tamam mı?
- -Your tab, Stanley?
- Hesabın mı Stanley?
- -Then pay your tab.
- o zaman hesabı öde.
You kept a tab?
Hesap mı tuttun?
There, s a tab to be settled.
Halledilmesi gereken bir hesap var.
Well, I'd be happy to pick up the tab, Daniel.
Hesabı ödemekten mutluluk duyarım, Daniel.
He and his buddies are running a tab.
Arkadaşlarıyla beraber veresiye takılıyorlar.
Yeah but it's not like I'm keeping a tab... 26,382 dollars to date.
Evet ama o kadar çok değil, kaydını tutuyorum... 26.382 $ bugüne kadar.
Medics tab, Asia Pacific Campaign ribbon... Bronze Star, C.I.B.
Sıhhiye spoleti, Asya Pasifik Harekatı rozeti Bronz Yıldız, C.I.B.
I'll just put it on the NSA's tab.
NSA'nın hesabına yazarız.
Do you know he's opened up a tab at the store?
Bakkala veresiye yazdırmış, biliyor musun?
Well, that's your fault for letting her run a tab.
Sigara çalmış olması sizin hatanız.
Give it a tab here, wait for the beep.
Buraya bas, "bip" sesi gelene kadar bekle.
And I'm taking the money that I gave that fucking wetback for my jack, and I'm adding it onto your tab.
O hergeleye beyazım için verdiğim parayı senin borcuna ekliyorum.
I put it on your tab.
Bana borcun olsun.
And put it on my tab.
Benim hesabıma yaz.
Anyway, so she totally Picked up the tab, and she was Telling me all about her girls
Neyse, hesabı da ödedi ve bana kızlarından ve inanılmaz kariyerinden söz etti ve çok güzeldi.
The 4400 Center picks up the whole tab. They even have a class on how to manage your abilities.
Yeteneklerini nasıl kullanacaklarını öğreten bir sınıf bile olacak
Your tab was on and it was going for you.
- Bileziğin kolundaydı, ama sana geliyordu..