Tanks traducir turco
2,503 traducción paralela
Take care, tanks esto way.
Gözünü ayırma, tankerler yolda.
They didn't check the gas tanks.
Benzin deposuna bakmadık.
Front reports indicate that the Americans have lost both Bambrik and Babelom in Belgium, and farther south near the French border, field reports say German tanks in eight heart-breaking days have broken from defenses in the Siegfried line and have driven back into Belgium and Luxembourg, Good evening.
İyi akşamlar.
Bring their tanks with them?
Tanklarını getiriyorlar mı?
Any of the squad carry something to fight tanks with, like a bazooka?
Herhangi bir manga, tanklarla mücadele edebilmemiz için bir şeyler taşıyorlar mı, mesela bazuka?
If there's tanks out there, we're in deep shit.
Eğer orada tanklar olsaydı, derin bir boka saplanırdık.
- Listen, there are tanks moving up.
- Dinleyin, hareket eden bir tank var.
- Tanks? Shit.
Lanet olsun.
- We don't have anything here for tanks.
- Tank için bir şeyimiz yok.
But we have tanks.
Ama tank var.
I want you to cut around, head toward town and warn them about the tanks.
Etrafı yarmanı istiyorum, kasabaya doğru yönel ve onları tank hakkında uyar.
They got tanks coming up.
Gelen tanklar var.
10 bucks that she tanks in the first 5 minutes.
İlk beş dakikada yıkılacağına 10 papel bahse girerim.
I practice by siphoning gas out of other people's tanks.
İnsanların deposundan benzin hortumlayarak pratik yaparım.
They could be hiding'em behind the tanks, but... they'll court-marshal you for this.
Tankların arkasında onları saklıyor olabilirler, ama... bunun için senin askeri mahkemeye çıkarırlar.
How did you know those tanks weren't gonna shoot?
O tankların ateş edeceğini nereden bildin?
I suggest we counterattack with tanks.
Bence tanklarla karşılık verelim.
Let me take our tanks.
Bırakın tanklarımızı alayım.
The gang leaders drive around in Hummers and tanks.
Burada çetelerin liderleri Hammer ve tanklarla dolaşıyor!
Soon we'll see Hummers and tanks.
Yakında Hammerları ve tankları görürüz.
Watch out for the tanks.
Tanklara dikkat edin!
No tanks here. It's for old farts.
Tank falan yok burada, burası tam korkaklar için!
THESE GUYS BELONG TO FREE-MARKET THINK TANKS
Bu adamlar, serbest piyasa beyin takımlarına aitler.
SO EXXON WAS SECRETLY PAYING THINK TANKS TO TELL US WE SHOULDN'T REGULATE EXXON.
Exxon, el altından beyin takımları aracılığıyla bizim Exxon'u denetlememizi öğütlüyordu.
HE'S A TRUSTEE OF ONE OF THE KEY FREE-MARKET THINK TANKS.
Serbest piyasa düşünce kuruluşlarından birinin garantörü.
Tanks surrounded the "White House", the Russian parliament.
Tanklar Rus Parlemontosu'nun Beyaz Saray'ını çevreledi.
Michael, the pressurized co2 tanks Have become dangerously overheated.
Michael, sıkıştırılmış karbondioksit tanklarının ısısı, tehlikeli seviyeye geliyor.
Tanks!
Tanklar!
They brought tanks.
Tankları getirmişler.
He's got tanks in his apartment.
Dairesinde tankları var.
The Separatists brought tanks to exterminate us.
Ayrılıkçılar bizi yoketmek için tanklar getirdiler.
- You mean like one of those tanks?
- Tüplerden birini mi kastediyorsun?
Great, you can get the other tanks.
Güzel, diğerlerini de siz getirirsiniz.
Is she smoking up with the propane tanks?
Propan tanklarının yanında mı sigara içiyor?
The ship doesn't have enough power to dial back to Earth, and as we've seen recently, when the ship runs out of juice, it finds a star and refills its tanks.
Geminin, dünyayı çevirmek için yeterli gücü yok ve geçenlerde de gördüğümüz üzere, geminin yakıtı bittiği zaman bir yıldız bulup depolarını dolduruyor.
Tanks come!
İstila başladı! Tanklar!
Someone told hontiytsite to shoot at tanks enclosures.
Kötü durumda. Birisi Hontiyalılara tankları vurmayı tavsiye etmiş.
War, towers, fire, tanks, Ai...
Savaş! Kuleler, ateş, tanklar!
- Stand by on ballast tanks.
- Balast vanalarını açın.
He-He sometimes spends the night down there, cleaning out the tanks with Mrs. Ericson.
Bazı geceler zamanını Bayan Ericson'un tankını temizlemekle geçiriyor.
Tanks, trenches and casualties on an unimaginable scale.
Tanklar, siperler ve hayal bile edilemez ölçekte kayıplar.
I was checking my mascara in one of the fish tanks when of a sudden I felt this tiny pinch on the edge of my panty band.
Akvaryumlardan birinde maskaramı kontrol ediyordum. Birden bire külot lastiğimde hafif bir acı hissettim.
So there I was, laughing with my comfort legs around my ankles by the fish tanks at Target.
Anlayacağın, pantolonum bileklerimde, Target'ta akvaryum reyonunda kahkaya boğuldum.
There were tanks in the streets.
- Tanklar duruyordu.
Like Operation Fortitude where fake Sherman tanks were used to lore the Germans into believing, that the invasion of France wouldn't take place in Normandy?
Cesaret operasyonu sırasında sahte Sherman tankları kullanarak Almanları, Normandiya yerine Fransa'dan saldıracağımıza inandırdığımız gibi mi?
We lost our air tanks and half our scuba gear.
Oksijen tüplerimizi kaybetmişiz ve dalgıç malzemelerimizin de yarısınıda.
Oh, they said it was one of those underground gas tanks, But, uh... I don't think so.
Yer altındaki benzin tanklarından olduğunu söylediler ama ben öyle olduğunu sanmıyorum.
After Pearl Harbor, FDR turned to Detroit, the automakers, and said, you will now make tanks. You will now make Jeeps.
Pearl Harbor'dan sonra, FDR Detroit'e dönüştü ve ona şimdi tank üreteceksin, dendi.
A couple of more oxygen tanks.
Bir kaç tane daha oksijen tüpü.
Tanks. Germans.
Almanlar.
Tanks.
Tank mı?