English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Tapping

Tapping traducir turco

928 traducción paralela
" Suddenly there came a tapping,
" Bir tıkırtı geldi birden
" suddenly there came a tapping,
Bir tıkırtı geldi birden.
"'Tis some visitor,'I muttered, "'tapping at my chamber door,
Bir misafir dedim kapımı çalıyor.
Quit tapping telephone wires.
Telefon dinlemeye son verin.
They're tapping the trade of that country.
O kırsalın ticaretini hareketlendiriyor.
By the by Watson please be so good as to keep tapping on the table with your knife.
Bu arada Watson, lütfen bıçağınla masaya vurmaya devam et.
And the power company might easily notice we're tapping it.
Ayrıca elektrik şirketi kaçak çektiğimizi kolaylıkla anlar.
At the last stroke, I hear his cane tapping the walk.
Son çalışla birlikte duyarım bastonunun sesini.
I heard somewhere that cold water would - [Tapping]
Bir yerde soğuk suyun buna- -
[Tapping Continues] What's the matter?
- Sorun ne? - Hiç.
Tapping them on the head?
kafalarına hafifce vurmak mı?
Try tapping one for "yes", two for "no".
"Evet" için bir defa, "hayır" için iki defa vurmaya çalışın.
She came tapping'at me door.
- Sabahın köründe gelip kapımı çaldı.
There we were, the whole act, the 10 Tapping Troubadours.
Bütün ekip oradaydık, Step Dansçı 10 Ozan'ı oynuyorduk.
The 10 Tapping Troubadours?
Step Dansçı 10 Ozan mı?
Might be somebody up that way tapping the wires or... back that way listening to us like we're listening to him.
Tellere bağlanmış birinin sesi olabilir bizim onu dinlediğimiz gibi o da bizi dinliyordur.
Rustling through my papers, tapping my telephone.
Kağıtlarımın karıştırılmasını, telefonumun dinlenmesini.
The tapping coming from inside.
İçeriden tıkırtılar geliyor.
Tapping has stopped.
Tıkırtılar kesildi.
I'm tapping my finger.
Parmağımı oynatıyorum.
I'll start tapping on the way in.
Ses çıkarmaya başlamalıyım.
You sound like Fred Astaire tap-tapping across the room.
Öyle dolanırken Fred Astaire'e benziyorsun.
You used to go tapping on the walk.
Ses çıkararak yürüyordun.
You used to go tapping on the walk.
Yürürken pat pat ederdi.
The very thing for driving marlinspikes... knocking sense into green seamen's heads... and particularly good for tapping kegs of rum... if you get my meaning, Captain.
Bu şey halat örerken kas kafalılara bir şey anlatmaya çalışırken özellikle de rom fıçılarını açarken çok işe yarıyor bilmem anlatabildim mi? Kaptan.
I spent the day tapping the Battalion Song which he'd asked to learn.
Tüm günümü onun öğrenmek istediği, tabur şarkısını söyleyerek geçirdim.
On my left, a neighbor who didn't answer my tapping.
Sağımda ise, seslerime karşılık vermeyen bir komşum vardı.
May I ask you to interrupt your tapping and listen?
Vuruşlarını kesip beni dinlemeni rica edebilir miyim?
- I'm not kicking, I'm tapping.
- Vurmuyorum, tıkırdatıyorum.
- Stop tapping the table with your foot.
- Ayağınla tıkırdatmayı kes.
YOU MOVE OUT AND UP, LIKE SOME KIND OF GHOSTLY BILLY CLUB WAS TAPPING AT YOUR ANKLES
Kayalıklara ve tepeler tırman ve her attığın adımda ayağının altındaki sıcak kumları hisset.
- Have Engineering rig a tapping device.
Mühendisler hatta girme düzeneği hazırlasın.
Once upon a midnight dreary... while I pondered, weak and weary... over many a quaint and curious volume of forgotten lore... while I nodded, nearly napping... suddenly there came a tapping... as of someone gently rapping... rapping at my chamber door.
Bir vakitler kasvetli bir gece yarısı düşünürken yorgun, bitkin unutulmuş eski ilimlerin garip ve acayip kitap ciltleri üzerine ben - Uykunun eşiğinde düşerken başım öne bir tıkırtı geldi birden. Odamın kapısını kibarca birisi vuruyor vuruyordu sanki tak tak.
"'Tis some visitor, "I muttered... " Tapping at my chamber door...
"Bir ziyaretçidir" dedim "odamın kapısını çalan"
First the tapping and then...
Önce hafif bir vurma sesi, sonra da...
What does the tapping mean, Marnie?
Tıkırtıların anlamı ne Marnie?
You tapping the walls for a safe that isn't there.
Sen olmayan kasayı bulmak için duvara vuruyorsun.
Tap, tap, tapping like some nutty woodpecker.
Sersem bir ağaçkakan gibi vurup duruyorsun.
Shame, him tapping out like that. Yeah.
Ayıp, onu kazıklamışsın.
Keep tapping.
Vurmaya devam edin.
Tapping our boosters ended our last chance for a soft landing.
Yedek motorları çalıştırdığımız için yumuşak iniş şansımız kalmadı.
Still, tapping into his bodily memory may be the answer.
Yine de beden hafızasına el atmak çözüm olabilir.
Who is that tapping at my chamber door?
Odamın kapısını böyle çalan da kim?
M-5 appears to be drawing power directly from the warp engines, tapping the matter / anti-matter reserves.
M-5 direk olarak Warp motorlarından enerji alıyor gibi.
I'm getting the Lexington again, tapping in on their message to Starfleet Command.
Lexington'ın Yıldız filosuna verdiği mesajı alıyorum.
Not that well. I'm still tapping in the dark.
Hala ortalarda yok.
[Ruler tapping] Children, back to your seats.
Çocuklar, sıralarınıza dönün.
Tapping on the table with a knife?
Bıçağımla masaya vurmak mı?
[Tapping Continues] What are you lookin'at?
Ne diye öyle bakıyorsun?
Some tapping.
Derinden gelen bir ses.
( tapping ) Diana!
Diana!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]