Teasing traducir turco
1,153 traducción paralela
Sonny, I'm gonna beat your ass, teasing my dog like that!
Köpeğimle öyle dalga geçersen seni evire çevire döverim!
Oh, Bud, she's just teasing you.
Oh, Bud, o sadece sana sataşıyor.
I'm only teasing, but I know he'll take me seriously.
Sadece takılıyorum, ama beni ciddiye aldığını biliyorum.
I was just teasing.
Şaka yapıyordum.
Stop teasing him.
Onunla dalga geçmeyi kesin.
She's only teasing, pet.
Şaka yapıyor sadece, hayatım.
- All the boys have been teasing Pelle.
Tüm çocuklar Pelle ile dalga geçiyorlar. Evet.
I was only teasing.
Yalnızca sana takılıyordum.
- I'm only teasing.
- Sadece dalga geçiyordum.
It's like they're teasing us or something.
Bizimle alay ediyor gibiler.
Perhaps you're teasing us.
Belki de bizimle alaya ediyorsun.
Are you teasing us?
Bizimle alay mı ediyorsun?
No more delays Kirsty, No more teasing.
Daha fazla gecikme yok, Kirsty. Daha fazla alay yok.
I wasn't teasing.
Ben alay etmedim.
The kids have started teasing her.
Çocuklar kıza sataşmaya başladı.
I'm not teasing anybody's anything, Frankie.
Hiçbir şeye katlandığım yok.
You're teasing me, aren't you?
Beni baştan çıkarıyorsun değil mi?
I was teasing.
Şaka yapıyordum.
Oh, honey, we're just teasing.
Tatlım, sadece dalga geçiyoruz.
I was just teasing you, Joseph.
Sadece sana takılıyorum, Joseph.
Teasing, it shows you "re cared for, don" t you thinK?
Takılmak, biri için endişe ettiğinizi gösterir, öyle mi?
Those wretched children are always teasing my boy.
Bu sefil çocuklar sürekli oğlumla uğraşıyorlar.
You teasing, little bitch.
Naz yapıyorsun, seni küçük fahişe.
I achieved this effect by gently easing, teasing and squeezing... Don't be so dirty.
Bu etkiyi yaratmak için, kremayı usulca hafifçe okşayarak ve sıkarak...
You were probably making fun of me, but... if you weren't teasing, then I appreciate your proposal.
Belki de benimle dalga geçiyordun, ancak eğer dalga geçmiyorduysan evlilik teklifini kabul ediyorum.
- Stop teasing me
- Dalga geçme!
Frightening one race after the other, teasing them like frightened animals, enjoying every moment of your victims'fears.
Bir biri ardına türleri korkutmak, onlara korkmuş hayvanlar gibi taciz etmek, ve kurbanlarının korkularının her anından zevk almak.
No teasing Sister Marthe?
Bugün neden Rahibe Marthe'ya iltifat yok?
- I was only teasing.
- Sadece şaka yapıyordum.
Were you teasing a lonely girl?
Kızıı tek başına görünce mi asılırsın? Hayır ona asılmıyordum.
I was not teasing. Actually, she looks like my dead sister.
Hanım efendinin yüzü çocukken ölen kardeşime okadar benziyor ki inanılmaz birşey.
She's teasing
Takılıyor.
Grooming, preening, teasing and sometimes territorial behaviours.
Hazırlanma, düzeltme, şakalaşma ve bazende yöresel davranışlar.
( Woman ) By teasing and withdrawing, deepening the kiss then pulling away, you help to build the passion slowly and seductively while still leaving your lover in no doubt as to your desires.
Onu azdırıp kendinizi geri çekin, bu, şehvetiniz hakkında onu şüpheye düşürmeden yavaş yavaş ve baştan çıkarıcı bir tutkuyla yanıp tutuşturmanızı sağlar.
( Man ) While love bites are best avoided after adolescence, gently nibbling and teasing suction can send shivers of anticipation through your lover's body.
Aşk ısırıkları güzeldir fakar ergenlik sonrasında kaçınılmalıdır, bunun yerine hafif ısırıklar ve azdırıcı emme hareketlerini sevgilinizin bedeninde uygulayabilirsiniz.
Building these feelings with slow kisses, tender eye gazing and teasing strokes will only serve to heighten the anticipation.
Gözlerin içine bakarak nazik öpüşmeler ve tahrik edici dokunuşlar, karşı tarafı tahrik edip beklentisini artırır.
And there's nothing to stop you moving from slow and teasing missionary to hard and fast rutting in one session.
Ve tek seferde sert ya da yavaş seks için misyoner poziyonunu kesmenize gerek yoktur.
Now, stop teasing me.
Benimle alay etme.
- Teasing.
- Takılıyordum.
Fucking around with his wife is like teasing King Kong.
Onun karısına takılmanın King Kong'a sataşmaktan farkı yok.
She's just teasing this half-wit.
Bu yarım akıllıyla dalga geçiyordu yalnızca.
Darling, were they teasing you?
- Tatlım, seninle dalga mı geçtiler?
- He's teasing you.
- Sana sataşıyor.
Oh, I'm just teasing you, you little emotionally arrested Smurf.
Sadece takılıyorum, Duyguları Tutuk Şirin.
She's teasing me.
Bana takılıyor.
I was teasing Sharif about that before you came in.
Sen gelmeden önce Sharif'e takılıyordum.
Is he teasing me?
Benle alay mı ediyor?
I'll dispense with the usual adolescent teasing.
Her zamanki ergen sataşmaları bırakıp direk konuya gireceğim.
She enjoys teasing animals Banlon and seeing people running for their lives.
Hayvanlarla alay etmeye bayılır. Banlon şişiricilerden ve insanların hayatları için kaçmasını izlemekten hoşlanır.
Quit teasing'.
Beni şımartmayı bırak.
This eve-teasing of yours has made us late for college.
Hadi gidelim senin kardeşlerinin yüzünden okula geç kalıyoruz. Hadi gidelim.