Tekin traducir turco
446 traducción paralela
So now only two people are left in Jesper the Printer's haunted house.
Ve böylece matbaacı Jesper'ın tekin olmayan evinde yalnızca iki kişi kalmıştı.
Well, I've got my suspicions about any guy that kisses a girl's hand.
Bir kadının elini öpen adam hiç tekin biri olmasa gerek.
Weird figures :
Tekin olmayan rakamlar :
The place is haunted.
Bu ev tekin değil.
This place is haunted.
Burasi tekin degil.
- Well, it's pretty wild country up there.
- Gittiği yer pek tekin sayılmaz.
They didn't look right to me, so I asked them a few questions.
Bana pek tekin gözükmediler, ben de birkaç soru sordum.
But'tis strange : and oftentimes, to win us to our harm, the instruments of darkness tell us truths,
Tekin değil bunlar. Hem başımızı derde sokmak için, karanlığımızın sesi, doğru da söylemez mi bazen?
You exercise an influence over your fellows that seems incomprehensible but is nevertheless undesirable
Kanımca, sınıf arkadaşlarınıza olan etkiniz pek de tekin değil. Oldukça sağlıksız - ama bu da olabilir.
For three months, he remained in this sinister isolation... until the afternoon of October 13 in 1944.
Tekin olmayan bir izolasyon içinde 3 ay geçirdikten sonra... 13 Ekim 1944 günü, öğleden sonra...
We're safe here.
Burası tekin bir yer.
I was certain he was no good the moment I first laid eyes on him.
Onu ilk gördüğüm anda tekin olmadığını anlamıştım.
There was something in it which wasn't quite right.
Bence o sandıkta pek tekin olmayan bir şey vardı.
Come on, let's go, we're not safe.
Hadi, gidelim. Burası tekin değil.
These very instruments of torture which were my birthright and my curse now tormented her as well infecting her with a kind of haunted fascination.
Doğduğum anda kazandığım ve benim lanetim olan bu korkunç işkence aletleri şimdi ona da işkence ediyorlar ve pek de tekin olmayan bir cazibeyle, onu etkiliyorlardı.
Carrying a petition for clemency, Elizabeth Stroud doggedly haunted the offices of Washington officials, in an effort to gain an audience with the president of the United States.
Af dilekçeleri verdi Elizabeth Stroud, Birleşik Devletler başkanıyla bir görüşme sağlamak için Washington'daki memurların pek de tekin olmayan ofislerine ziyaretlerde bulundu. "
Everything is haunted.
Hiçbir şey tekin değil.
Well, it's dangerous around here at night
Geceleri buraları pek tekin değildir.
It's a rough neighborhood, hence the chains.
Tekin bir muhit değil burası, bu yüzden sürgü de var.
The sheriff who's guarding him has got a bad back.
Oraya mukayyet olan şerifte tekin biri değil.
He looks more and more suspicious.
Hiç tekin biri değil.
As expected it's you causing all the trouble!
Senin tekin biri olmadığını, ilk görüşte anlamıştım!
This is all pretty iffy.
Bu iş pek tekin değil sanki.
It is always dangerous, and in autumn, it is worse.
Bu yol tekin değil. Sonbaharda daha da kötü.
These ruins look evil.
Bu yıkıntılar tekin görünmüyor.
The majority considers the nazistas a little obsessive nonsenses and, but perhaps the time of the thought it has finished.
Halkın çoğu, Naziler'in pek de tekin olmadığını düşünüyordu. Ama belki de artık düşünmenin zamanı değildi.
- Where's Tekin?
- Ee söyleyin bakalım Tekin nerede?
- Daddy, can we go fetch Tekin?
Baba, müsaadenizle biz Tekin'i bulmaya gideceğiz.
Tekin I have been a father to you, however, you are not my son
Tekin, yavrum şu ana kadar beni baba olarak bildin, hâlbuki senin baban ben değilim.
Goodbye, Mr Tekin
Güle güle Bay Tekin.
I leave my heritage to my son, Tekin
Mirasımı olduğu gibi oğlum Tekin'e bırakıyorum.
I am very sorry Tekin
Çok üzgünüm Tekin.
Tekin, I am assigning you and Bitik on this mission
Tekin, Bu olayla seni ve Bitik'i görevlendiriyorum.
Now please be careful, Tekin
Babama ve kendine dikkat et Tekin.
Tekin, I was afraid something had happened to you
Tekin, başınıza bir şey gelmesinden korktum, geç kaldınız.
Take care, Tekin.
Ne yapıyorsun, Tekin?
Tekin, what's up?
Tekin Ağabey! Ne oldu ya?
Tekin, Tekin!
Tekin Ağabey, Tekin Ağabey!
Don't say a word about this
Profesör ve Tekin huylanmasınlar.
Get up Tekin.
Tekin Ağabey, Tekin Ağabey!
No way to chase after them now, Mr Tekin
Yetişmek için başka bir vasıta da yok. Tekin Bey, bana müsaade.
Hi, Tekin...!
Bay Tekin.
Tekin, where've you been?
Tekin Ağabey, neredesin?
- Hi - Tekin...
- Merhabalar.
Come, let me introduce you to Professor Faruk
- Merhaba, Tekin. Gel seni, Profesör Faruk ile tanıştırayım.
- Are you crazy, Tekin?
- Sen deli misin, ağabey?
They're throwing Tekin and the box into a super heated furnace
Tekin'in bulunduğu sandığı, atomik ateşte yanan bir fırına atacaklarmış.
Tekin here...
Ben Tekin, sevgilim.
Tekin, is that you?
Ah, Tekin sen misin?
Tekin's on the phone
( SEVİNEREK ) Tekin telefonda.
- Glad to meet you
Profesör Faruk, Bay Tekin. - Memnun oldum.