English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / Temperance

Temperance traducir turco

367 traducción paralela
I am a man of pronounced temperance principles.
Bahsi edilen ılımlılık ilkelerine inanan biriyim.
When I was a young fella, I attended a temperance lecture... and it was very instructive.
Genç bir erkekken, bir içki karşıtları konferansına gitmiştim. Çok bilgilendiriciydi.
Mr. Tarzan, you're the last man I'd have taken for a temperance worker.
Bay Tarzan, bence içkiye karşı olabilecek son adam sizsiniz.
Nor do not saw the air too much with your hand, thus, but use all gently, for in the very torrent, tempest, and as I may say, whirlwind of your passion, you must acquire and beget a temperance that may give it smoothness.
Elini kolunu da havalara savurma öyle, ölçüsünde, tadında bırak her şeyi. Duyduğun coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa, onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın.
Are you a member of the Temperance League?
Yeşilaycı mısınız?
No time to give you a temperance lecture now.
Sana şu an içkiden uzak durma konusunda nutuk çekecek vaktim yok.
It requires patience, temperance, a lot of sweating out.
Bunun için sabır, ılımlılık ve beklemek gerekir.
Let's try temperance.
Şimdi biraz davranış çalışıyoruz.
I took the pledge of the A's A at the big temperance meeting In Gratzburg, Montana.
Gratzburg, Montana'daki alkolle savaş toplantısında yemin etmiştim.
What's the name of that temperance woman?
- Evet, efendim. Şu içki düşmanı kadının adı neydi?
Did you give that woman permission for a temperance rally? Yes and no.
Alkol karşıtı nümayiş yapmaları için kadınlara izin verdin mi, vermedin mi?
Slater, what if word got out that Fort Russell stood behind a temperance movement?
Slater, Russell kalesi, alkol karşıtı bir eyleme destek verdi diye dedikodu çıkabileceği hiç aklına gelmiyor mu?
He wasn't keeping me out of the temperance meeting, I was keeping him.
- He isn't either, not truthfully. Dışarıdaki alkol karşıtı nümayişten... beni o uzak tutmaya çalışmıyordu, ben onu dışarı çıkartmıyordum.
"The Adjutant General's office is grateful to Women's Temperance for the splendid morale factor they have upon the American soldier. However..." Whiskey matters must be left to commanders in the field.
" Generalin Yaveri, Amerikan askerlerine sağladıkları muhteşem moral faktöründen dolayı kadınların alkol karşıtlığına müteşekkirdir.
"Mr Horace Greeley has ever championed the noble cause of temperance and suffrage, but is unable to interfere with constituted authority of the West." Buell.
"Bay Horace Greeley alkole karşı yürütülen soylu davayı her zaman desteklemiş ve onaylamıştır ancak batının seçilmiş otoritesine engel olmak uygun değildir."
Although a bit of temperance might make you happier.
Yemin etmenizi beklemiyoruz.
The second cavalry patrol under Colonel Gearhan'- here, with, of course, the temperance marchers.
Yüzbaşı Slater komutasındaki ilk atlı devriye... burada. Albay Gearhart komutasındaki ikinci atlı devriye... burada,
At dawn the morning of November 17th, the second cavalry patrol was heading due south for Denver, with of course the temperance marchers. The Wallingham wagon train was turning west.
17 Kasım sabahı şafak vakti... 2nci Süvari Müfrezesi, yanındaki alkol karşıtı eylemcilerle birlikte güneye, Denver'a doğru devam ediyordu.
Indians, revenue agents, temperance women. - Oh, you know.
Böyle bir kargo ile, her şeyden tamamen emin olmak zorundasın!
She's at Fort Russell giving temperance lectures.
- Cora Massingale'den. - Nerede? Telaşlanmayın.
The temperance marchers, having turned east, were moving in this direction.
Bay Wallingham'ın araba konvoyu, 1nci Süvari Müfrezesinin eskortluğunda bu istikamete doğru gidiyordu.
The second cavalry detachment - here. The women's temperance marchers - here.
Birinci Süvari Kıtasının iki elemanı burada ve burada.
Our supply of temperance men is extremely limited.
Evet, efendim. Öyle.
Companies A and B of the cavalry escorted the ex-temperance marchers back to their husbands and hungry children at Fort Russell.
A ve B Süvari Bölükleri, eski alkol karşıtı eylemcileri Russell Kalesindeki kocalarının ve karnı aç çocuklarının yanına kadar eskortladı.
Cora Templeton Massingale retired from participation in temperance movements.
Bayan Massingale. Cora Templeton Massingale alkol karşıtı eylemlere katılmaya bir son verdi.
Temperance and Soberness Miller.
Temperance ve Soberness Miller.
Temperance and Soberness, live up to your names.
Temperance ve Soberness, isimlerinizi yazdım.
Temperance, Money, you're dreadful.XXXXXXX
Temperance, Money, sizler korkunçsunuz.
The Temperance Union?
Yeşilaycıların mı?
That's all right. I'm-I'm a man of temperance.
Ben-Ben içki içmem.
The temperance of mind to see what beauty can be created out of the raw, rough rock and earth.
Ham ve sert kaya ile topraktan ne gibi bir güzellik yaratılabileceğini görmek için.
Temperance league Will never help him
İçkiye hayır antlaşması Olmaz ona yardımı
Temperance league Will never help him
Temperance league Will never help him
No, give me a good temperance lecture any time.
Hayır, hayır. Bana istediğin zaman içki içmemeyle ilgili konuşma yapabilirsin.
'Beget a temperance.
Daha duygusal.
I thought your family were temperance people?
Ailenin ılımlı olduğunu sanıyordum?
"when we do awaken him. " I doubt not of his temperance. "
"Onu uyandırdığımızda ölçülü olacağından hiç şüphe duymuyorum."
For in the very torrent, tempest, and as I may say whirlwind of your passion you must acquire and beget a temperance that may give it smoothness.
Düştüğün coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın.
The worst that can happen is that the temperance hall blows up.
En kötü sükûnet salonu havaya uçar.
Wisdom, justice fortitude and temperance
Bilgelik, adalet... yılmazlık... ve ölçülü olmak.
Temperance can be a disguise for fear.
Ilımlılık korkunun gizli hali olabilir.
"Temperance is a virtue."
"Nefse hakimiyet bir erdemliktir."
Every human soul has seen, perhaps even before their birth... pure forms, such as justice, temperance beauty and all the great moral qualities which we hold in honour.
Her insan ruhu, belki de doğumlarından önce... saf şekiller görmüştür. Adalet, ılımlılık, güzellik.. ve yüce ahlak gibi.
Well, these Furies have no temperance.
Bu Fury'lerin ölçüleri yok.
Temperance.
Öfke.
The call came from 500 Temperance Street.
Telefon Temperance Caddesi, 500 numaradan geldi.
A matter of temperance.
Bir itidal meselesi.
Temperance barrows stared at the sea like a dog stares at a ham.
Temperance Barrows denize baktı, bir köpeğin jambona baktığı gibi...
For temperance, the days passed on... as did seven of her ten children.
Temperance için, Günler... 10 çocuğundan yedisi gibi geçti.
The temperance movement has now spread right across this great nation.
Kuruluşu...
Mm, yeah, yeah, yeah. We're actually thinking of having a temperance night.
Bir parti gecesi yapmayı düşünüyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]