Tempting traducir turco
1,045 traducción paralela
A joyous satyr, in reality the devil... in the act of tempting an intoxicated Adam.
Coşkun kır tanrısı. Kendinden geçmiş Adem'i baştan çıkarmaya uğraşan Şeytan'ın ta kendisi. Baküs olarak da bilinen bu heykel,..
Postwoman Terribly Tempting
Postacı Kadın Son derece Çekici
And I can think of no more tempting target.
Ve bence daha fazla hedef kalmadı.
It's very tempting, you're very tempting.
Bu gerçekten cazip bir teklif. Siz de öyle.
That's very tempting.
Çok cazip.
I know of the offers you must have had and how tempting they must have been.
Size ne kadar cazip teklifler yapıldığını da biliyorum.
The idea of being sexually independent of a man is tempting but in practice I'd hate it
Aklımca cinsel özgürlüğünü kazanmış bir erkek çok çekici geliyor ama normalde bundan nefret ediyorum.
Tempting pigeons?
Güvercinleri kışkırtmak?
Very tempting and alluring.
Çok çekici ve baştan çıkarıcı.
It's also very tempting.
Ama aynı zamanda cazip bir teklif de.
It's tempting, yes but the price isn't.
Cazip, evet, ama bedeli değil.
It's tempting to offer, I'll admit, but... I'm afraid you're wrong.
İtiraf etmeliyim ki, cazip bir teklif, ama ama korkarım, hata yapıyorsunuz.
- Got to admit, it's tempting.
- Cazip olduğunu itiraf etmek lazım.
He thought them too tempting to us.
Onları fazla cazip buluyordu.
It's very tempting.
Çok cazip.
It is natural that it would be tempting. When I first came back, I may have been tempted.
Sorularınızla beni güldürdünüz!
You make it tempting.
Kulağa cazip geliyor.
... lovely tempting woman's image
Ey büyüleyici kadının güzel görüntüsü...
Oh, such lovely Tempting woman's image
Ah ne hoş yüzün cazibeli kadınım...
Yesterday, I tried tempting him.
Dün onu baştan çıkarmaya çalıştım.
Those fellas guarding that gold... ... they don't like to travel at night. It's too tempting for people like you.
Bu arkadaşlar altını koruyor geceleri seyahat etmeyi sevmezler.
I know it must be a tempting theory for you, but they were interred at the same time in the family vault just outside London.
Sizin için ilgi çekici bir teori olabilirdi müfettiş ama ikisini de aynı gün içinde Londra'daki aile mezarlığına gömdük.
I confess that out of cowardice, meanness and led By the promises of a tempting future , I blindly followed the orders of the people's oppressors
Korkaklıktan, açgözlülükten ve cazip bir gelecek vaatlerinden dolayı körü körüne insanlara zulmedenlerin emirlerine uyduğumu itiraf ediyorum.
It was tempting, and that's partly why I left.
İnsanı baştan çıkarıyordu, orayı terk etmemin bir nedeni de buydu.
Very tempting.
Baştan çıkarıcı.
Although someone as wonderful as you is very tempting,
Senin gibi harika biri çok cazip olsa da
It's mighty tempting to cross over to the wild side.
Kanunsuzlar tarafına geçmek çok cazip gelebilir.
( narrator ) For the Japanese, Kohima was a tempting prize.
Japonlar için Kohima cezbedici bir ödüldü.
Sounds very tempting, Miss...
- Cazip bir fikir, Bayan...?
If this isn't tempting providence, I'd like to know what is.
Bu takdir-i İlâhî değil de nedir?
This is tempting providence putting all this in print.
Bunların gazetede yayımlanması takdir-i İlâhî.
- It's tempting.
- Baştan çıkarıcı.
This is too tempting to pass up.
Bu onun için kaçırılmayacak bir fırsat.
They were too tempting to resist. They ought to be good they're fresh
Çok cezbedici ve taze görünüyorlardı.
They were too tempting to resist, ought to be good, made fresh today
Çok taze ve cazibeli görünüyordu.
Sure is tempting.
Ama baştan çıkartıyor.
Take a tempting taste treat... and ponder the intellectual meaning of cinema.
Baştan çıkarıcı bir lezzet ısmarlayın... ve sinemanın entelektüel anlamını düşünün.
No, he will be remembered for tempting fate.
Hayır, kadere meydan okumasıyla hatırlanacak.
Yet another tempting opportunity for suicide beckons. Gosh, I wish I could come with you, you know, Sir.
Bayan Scott'u cadı olduğu için mi yaktınız?
"... but they could be taken as tempting invitations...
"... ama harama doğru çeken... "
It was tempting, I suppose.
Bu çekici, sanırım.
Well, that's a very tempting offer, but...
Çok çekici bir teklif ama...
You know how to make it sound tempting, you fast talker!
Nasıl baştan çıkaracağını biliyorsun, laf ustası!
It's very tempting, sir.
Gerçekten isterdim, efendim.
I got to admit, it sounds tempting.
Baştan çıkarıcı olduğunu itiraf etmeliyim.
Many people will take perverse pleasure in tempting you with American decadence.
Birçokları Amerikan kokuşmuşluğuyla aklınızı çelmekten sapkın bir zevk duyacaktır.
Sounds awfully tempting.
Ne kadar çekici olmaya başladı.
I will say it's tempting.
- Çok cazip diyebilirim.
- And taste-tempting.
- İnsanın iştahını açacak bir şey.
It's, uh, tempting to believe that the poisons of the mind have somehow... erupted onto the surface of the skin.
Oh, tempting bilincin zehirleri bir şekilde... deriden dışarı çıkıyor.
That's tempting.
Çekici.