That's all i'm saying traducir turco
858 traducción paralela
All I'm saying is that the $ 2 a head that Windy's offering... that may be a lot of money to his way of thinking.
Hayvan başına 2 dolar vererek... Windy kendince haklı olabilir.
As I was saying, we'd hate to see the policies lapse. Of course, we give them 30 days. That's all we're allowed to give.
Her müşterimize yaptığımız gibi sigortayı 30 gün uzatmıştık ama maalesef daha fazla uzatamıyoruz.
All I'm saying is there are lots of things that a man can do... and in society's eyes it's all hunky-dory.
Demek istediğim, bir erkeğin yapabileceği çok şey var... ve toplumda bu gayet normal.
- That's all I'm saying.
- Bütün hepsi bu işte.
All I'm saying is, when you've been in show business for as long as I have, you get used to people working angles, that's all.
Demek istediğim, benim kadar gösteri dünyasının içindeyseniz,... üçkağıtçı insanlara alışıyorsunuz.
All I'm saying is we should go out and get Jube. That's all.
Tek söylediğim gidip onu bulmamız gerektiği.
All I'm saying is that it's time we took some pride in that orphanage, and put up a decent, presentable building that we could all be proud of.
Bazı değişikliklerin zamanı geldi. Şimdi, Bu yetimhaneyle ilgili gurur duyduk, ve yine hepimizin gurur duyacağı güzel ve iyi bir bina yaptık.
That's all I'm saying.
Diyeceğim şudur.
That's all I'm saying.
Maalesef soydular.
That's all I'm saying.
Tüm söylediğim bu.
From this I conclude that all great men and even those out ofthe ordinary who are capable of saying a new word, are by their very nature criminals.
Bu fikirden de, bütün büyük şahsiyetlerin. ve yeni bir kelam edebilen sıradan insanların....... tümüyle fıtratları gereği suçlu oldukları kanaatine vardım. Ama telaşlanmaya lüzum yok.
I guess what you're saying is we get this in the papers and in the courts and all that... Well, they just can't afford to kill me. Is that right?
Sanırım şunu demek istiyorsunuz... gazetelere, mahkemelere falan çıkacağız... dolayısıyla beni öldürmeyi göze alamazlar.
All I'm saying is that people who stand outside the law... oftentimes end up as heroes.
Tek söylemeye çalıştığım, kanun dışı işler yapanlar genellikle kahraman olarak ölürler.
I didn't see any sense in saying that I'm wounded, in case they all thought, "He's going to pop off any minute now."
Herkesin "Birkaç dakika içinde öleceğini hissettiği" söyleminin aksine yaralandığıma dair herhangi bir acı hissetmedim.
That's all I'm saying.
Bunu söylemek istiyorum.
That's all I'm saying.
Bütün söyleyeceğim budur.
So all I'm saying I guess really is that fuck you is a positive phrase, it's just a way of making, you know, direct verbal love from across the street.
Demek istediğim aslında "sikerim" olumlu bir deyiş. Yolun karşısından birinin size söylediğini duyarsanız bilin ki sevgisini dile getiriyordur.
That's all I'm saying.
Bütün söyleyeceğim bu.
That's all I'm saying.
Diyeceğim budur.
That's all I'm saying. If I hate my life, it's my problem.
Hayatımdan nefret etmek benim sorunum.
That's all I'm saying.
Eh, benden bu kadar.
That's all I'm saying.
Tek söyleyeceğim bu.
That's not what I'm saying, okay? That's not what I'm saying at all.
Ben böyle demek istemedim.
THAT'S ALL I'M SAYING.
Tek söyleyeceğim bu.
Oh, I'm sure it doesn't make a difference at all, but, you see, uh, like I was saying earlier, see that's the kind of loose end that, uh, I got to tie up, those tiny little things.
Bir fark yaratmayacağına eminim ama daha önce de söylediğim gibi bu, bir yerlere bağlamak zorunda olduğum açık uçlardan biri işte.
All I'm saying is that maid service is not included in the package and if you want to do this little domestic show in the future just be ready to handle the weight.
Hizmetçilik anlaşmaya dahil değildi. İleride bu sıcak yuva gösterisini yapmak istersen Sorumluluk yüklenmeye hazır ol.
But all I'm saying, Shakey, is that let's just shorten this one terribly dull speech.
Ama hep söylediğim gibi, Şekspircik, biz şu acayip kasvetli konuşmayı iyice kısaltalım.
And that's all I'm saying.
Ve bütün söyleyeceklerim bunlar.
All I'm saying is, that you mustn't waste your weekends.
Tek söylediğim hafta sonlarını boşa geçirmemelisin, burada kalıp çalışmalısın.
I'm just having trouble saying it, that's all.
Yalnız söylemekte zorluk çekiyorum, hepsi bu.
All I'm saying is, let's stretch that clothing dollar.
Sizi omuzlarımda taşımaya razıyım.
Look, Patty, all I ´ m saying is... if you want to have just an ordinary academic career... and attend an ordinary university, that ´ s your prerogative.
Bak, Patty, demek istediğim eğer istediğin, sıradan bir üniversitede sıradan bir kariyer yapmaksa, bu senin bileceğin bir şey.
All I'm saying, Andy, is I think you've made a big mistake, that's all.
Hayır, tek söylediğim Andy bence büyük bir hata yapıyorsun hepsi bu.
I'm not happy with Stuckey at all for saying that or doing that.
Stuckey'nin onu söylemiş ya da bunu yapmış olmasından pek de mutlu değilim.
That's all I'm saying.
Tek söylediğim bu.
All I ´ m saying, is that it be nice if you could sell something every once in a while, wouldn ´ t it?
Demek istediğim, elindeki bazı şeyleri sırayla...
All I'm saying is that when I'm around you, I find myself showing off, which is the idiot's version of being interesting.
Tek dediğim şu, yanında kendimi ilginç olmanın salakça versiyonunu sergilerken buluyorum.
I'm just saying, it's just affecting his work, that's all.
Ben sadece isini etkiledigini söylüyorum o kadar.
That's all I'm saying.
Söylemek istediğim bu kadar.
That's all I'm saying. It's not a big issue.
Büyük bir sonuç yoktu.
All that I'm saying is there's a lot more there for us.
Orada bizim için daha çok şey var.
It's not like that! That's not what I'm saying at all!
Hayata dönmek için sınav mı?
I think I'm saying that we struggle all our lives to answer it, but it's the struggle that is important.
Diyorum ki hayatımız boyunca bu soruyla mücadele ederiz ama önemli olan bu mücadeledir.
That's all I'm saying.
Tek diyeceğim bu.
Now I'm not saying that you must lose yours, but uh... just ponder it a bit, that's all.
Bekaretini kaybetmelisin demek istemiyorum. Ama bunu bir düşün sadece.
All I'm saying is that you've been a victim. It's time you fought back.
Sadeçe senin Bir kurBan oldugunu sÖylüyorum, Karsi koyma zamani geldi,
That's all I'm saying.
Tanışacaksın.
All I'm saying is, if you're that unhappy, you should leave.
Tüm söylediğim, eğer mutlu değilsen, bırakmalısın.
I'm saying people have accidents, that's all.
İnsanlar kaza geçirir diyorum, hepsi bu.
I'm saying it could use a little mystery every once in a while, that's all.
Ben sadece biraz gizemin iyi olacağını söylüyorum, hepsi bu.
I know what I saw with my own eyes. That's all I'm saying.
Ne gördüğümü biliyorum, tüm söylediğim bu.
that's all 8171
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all i have to say 53
that's all i need 222
that's all it takes 78
that's all i got 169
that's all for now 108
that's all i wanted to say 33
that's all that matters 302
that's all i want 130
that's all right 2318
that's all i have to say 53
that's all i need 222
that's all it takes 78