That's not what i mean traducir turco
678 traducción paralela
That's not what I mean.
Onu kastetmedim.
But I didn't send that note, if that's what you mean.
Demek istediğiniz not ise ; ben yollamadım.
- That's not what I mean.
- Bunu demek istemedim.
- No, that's not what I mean.
- Onu demiyorum.
You see, it's not just the type of song that a guy would... Pardon me, Father, that a gentleman... would croon to his babe, if you know what I mean.
Yani bir adamın, pardon Peder, bir beyefendinin, bebeğine mırıldanabileceği bir şarkı değil, anlatabiliyorumdur umarım.
No. That's not what I mean.
- Hayır, onu demek istemiyorum.
That's not what I mean.
Demek istediğim bu değildi.
- That's not what I mean.
- Onu demek istemedim.
I'm not sentimental, if that's what you mean.
Duygusal değilim, kastettiğin buysa.
That's not what I mean, but it doesn't matter.
Kastettiğim bu değil, ama artık önemi yok.
I'm not gonna quit my job, if that's what you mean.
İşimi kastediyorsan, bırakmayacağım.
- That's not what I mean.
- Onu kastetmiyorum.
No, that's not what I mean.
Hayır, öyle demek istemedim.
No, no, that's not what I mean.
- Demek istediğim o değildi.
That's not what i mean.
Öyle demek istemedim.
That's not what I mean.
Onu demek istemedim.
Oh, no, that's not what I mean.
Hayır, bunu demek istemiyorum.
That's not what I mean.
Fakat... Anlatmak istediğim bu değil.
I'm not going to apologize, if that's what you mean.
Kastettiğin buysa, özür dilemeyeceğim.
- That's not what I mean.
- Demek istediğim bu değil.
That's not what I mean.
Öyle demek istemedim.
Come on, that's not what I mean.
Haydi ama kastettiğim bu değil.
I'm not frightened of them anymore, if that's what you mean.
Artık onlardan korkmuyorum.
That's not what I mean.
Onu demek istemiyorum.
My love, that's not what I mean.
Aşkım onu kastetmedim.
- That's not what I mean.
- Demek istediğim o değil.
That's not what I mean. I mean Shirley MacFarrell.
Ben çiçeği değil Shirley Mac Farrell i soruyorum.
Well, I'm not talking about your average hothead... you know, the guy who pops somebody over the noggin with a bottle What I mean is, uh, the kind of man that, uh, figures everything out in advance, who takes everything step by step
Şişe ile birini haklayan sizin sıradan kızgın katilinizden söz etmiyorum, kastettiğim, her şeyi adım adım gerçekleştiren, her şeyi önceden tasarlayan türden biri.
That's not what I mean.
Ben bunu kastetmedim.
No, no. That's not what I mean at all.
- Hayır, kesinlikle bunu söylemek istemiyorum.
I am not tired, if that's what you mean.
- Yorgun değilim. Demek istediğin buysa.
Me too, but that's not what I mean.
Benim de öyle, ama kastettiğim bu değil.
And that's not much, you know what I mean?
Bu rakam çok sayılmaz, anlıyorsunuz ya?
No, that's not what I mean. I only want to sell it to you.
Hayır, konu bu değil.
No, no, that's not what I mean!
Hayır, hayır! Böyle demek istemedim!
That's not what I mean...
Demek istediğim bu değil...
That's not what I mean.
Demek istediğim o değildi.
That's not what I mean.
Söylemek istediğim bu değildi.
That's not what I mean!
Kastettiğim bu değil!
- No, that's not what I mean.
- Hayır, bunu demiyorum.
No, that's not exactly what I mean.
Hayır, demek istediğim tam olarak bu değil.
- Well, I'm not bisexual, if that's what you mean.
- Soruyorsanız biseksüel değilim.
I'm not eating that one, if that's what you mean.
Bir şekilde? O tabaktakini yemeyeceğim, sorduğunuz buysa. Durun!
That's not what I mean.
Ben onu kastetmedim.
- No, Lina, that's not what I mean.
- Yok Lina, öyle demiyorum.
Are you so stupid that you do not know what I mean?
Ne dediğimi anlamayacak kadar aptal mısın?
That's not what I mean.
- Onu demek istemedim.
I know that's not what you mean.
Ne demek istediğini biliyorum.
That's not what I mean.
Ondan bahsetmiyorum.
That's not what I mean.
Bunu demek istemedim.
THAT'S NOT WHAT I MEAN.
Demek istediğim bu değildi.