That's what i heard traducir turco
655 traducción paralela
During the contract, that's what I heard.
Anlaşmamız sırasında bu adı duydum.
- That's what I heard.
Ben de böyle duymuştum.
I heard that with all your brains, the one thing you can't figure out, the one problem you can't solve is what you're all doing here.
Duydum ki, tüm zekanıza rağmen, anlayamayacağınız... çözemeyeceğiniz tek problem, burada ne yaptığınızmış.
- Yes, that's what I heard.
- Evet, öyle duydum.
- That's what I heard.
- Bana da öyle dediler.
She's had these attacks before? That's what I heard today.
- Bu bayılma daha önce olmuş muydu?
That's what I've heard.
Ben de öyle duymuştum.
That's not what I've heard about sailors.
Kayıkçılar hakkında farklı şeyler duydum.
This the first time I ever heard the Rainbow outfit called cattle thieves if that's what you mean.
Demek ki biz ilk defa Rainbow personeli olan,... sığır hırsızlarına karşı geleceğiz, öyle mi? Bilmiyorum, söylediklerimi yap yeter.
That's what I heard.
Duyduğum bu.
That's what I heard.
Ben de öyle duydum.
That's what I heard.
Ben de öyle duymuştum.
- So that's what I heard.
- Benim de kulağıma geldi.
So, that's what I heard?
Demek duyduğum şey buymuş.
What's that Indian name I heard?
Duyduğum Kızılderili ismin neydi?
That's what I heard.
Öyle dediler.
That's what they was doin'when I heard the screaming'from the river and run back.
Nehirden çığlıklarını duydum, geri dönüp geldiğimde yapılanları gördüm.
That's what I heard...
Bay Mitch'in, Bay Kyle'a...
That's hard to believe after what I've heard about you.
Hakkınızda duyduklarımdan sonra buna inanmak zor.
That's not what I heard.
Ben öyle duymadım.
I thought so. That's what I just heard.
Evet, yeni öğrendim.
That's what I heard.
Öyle diyorlar.
Yes, that's what I have heard, as well.
Evet, bunu ben de duymuştum.
Then I heard a sound and I knew what that light was.
Sonra bir ses duydum ve ışığın nedenini öğrendim.
That's what I heard from one of the officers, sir.
Yetkililerin birinden duyduğum buydu efendim.
- That's what I heard.
- Benim duyduğum bu. - Ne zaman?
- That's what I heard.
- Duyduğum bu.
- What's the matter with you? - I heard that one.
Onu biliyorum.
You've probably heard this so often that it's boring but I had to say how much I enjoyed what you did.
Sıkıcı gelecek, çünkü çok duymuşsunuzdur ama şovunuzdan çok zevk aldım.
When I finally realized that's what I needed, I heard schoolboys talking about you.
İhtiyacım olanın bu olduğunu farkettiğim sırada okul çocuklarının senin hakkında konuştuklarını duydum.
That's what I heard.
Benim duyduğum bu.
- That's not what I've heard.
- Ben öyle duymadım.
I was so distraught with what I heard that I rushed down to the car to drive to Gerry's.
Wayne ilk kez onu etkilemeğe çalıştığında, bana kendisi için tam kapsamlı bir yaşam poliçesi hazırlattı.
That's not what I heard.
Ben böyle duymadım.
That's what I heard.
Duyduğum ses buydu.
- That's not what I said. - That's what I heard.
Sadece duyduğum.
What was all that hollering about gold I heard?
Altın diye ne bağrışıp duruyordunuz?
- That's what I heard.
Kocan Lennoxlar hakkında hiç...
That's what I heard.
Ben öyle duydum.
- That's what I heard.
- Ben de öyle duydum. - Tanrım!
That's what I've heard of the pointing bones that they use to kill with.
Kemikleri yönelterek uyguladıkları öldürme yöntemini duymuştum.
- That's what I heard.
- Bana da öyle söylediler.
That's not what I heard.
- Ben öyle duymadım.
I have it from a very reliable source, that you know what's what, and you have ears and I wanna know what you've heard.
Çok önemli bir kaynaktan senin değerli şeyler bildiğini öğrendim. Senin kulağın delikmiş, neler duyduğunu bilmek istiyorum.
Car blew up, didn't it? That's what I heard.
Araba patlamış, değil mi?
- That's not what I heard.
- Ben başka bir şey duydum.
Yeah, that's what I heard.
Evet, benim duyduğum da buydu.
He also said he'd like me to go on TV and say that it's what I saw and heard.
Ayrıca yayına çıkıp gördüğüm ve duyduğum her şeyi anlatacağım.
- That's what I heard, too.
- Evet, ben de öyle duydum.
Well, that was pretty painless, considering what I've heard about divorces. - That was an annulment, Face.
Boşanmalar hakkında duyduklarıma karşın bu oldukça acısızdı.
That's not what I heard.
Ama ben öyle duymadım.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357