That doesn't bother you traducir turco
328 traducción paralela
I mean, come on, doesn't it bother you that this all happened so easily?
Hadi ama, herşeyin bu kadar kolay olması seni hiç rahatsız etmiyor mu?
But it doesn't bother you, I can see that.
Ama bunun seni üzmediğini görebiliyorum.
Doesn't it bother you that you're married?
Evli olman seni rahatsız etmiyor mu?
Doesn't your conscience bother you, crossing a nice guy like that?
Onun gibi iyi bir adamı kandırmak vicdanını rahatsız etmiyor mu?
That is, if your head doesn't bother you too much.
Kafan artık acımıyorsa tabii.
- That shouldn't bother you. - It doesn't.
- Seni rahatsız etmese gerek.
Then it doesn't bother you that I'm a woman?
Yani kadın olmam seni rahatsız etmiyor değil mi?
And it doesn't bother you that he married you for your expectations?
- Yok. Seninle paran için evlenmesinden rahatsız değil misin?
For instance, doesn't it bother you that you and that little man are the only two Germans who aren't at the captain's table?
Mesela Kaptan'ın masasında siz ve o küçük adam dışında diğerlerinin Alman olması canınızı sıkmıyor mu?
Doesn't that bother you?
Bu seni rahatsız etmiyor mu?
I guess that doesn't bother you any, does it?
Bu seni rahatsız etmiyor mu?
Doesn't bother you a bit that you've blown my cover, does it?
Beni ifşa etmiş olmak seni hiç rahatsız etmiyor mu?
Doesn't it bother you that an old man makes her come with needles?
Yaşlı bir adamın onu iğnelerle getirmesine katlanabiliyor musun?
And we're not after you to change your whole lifestyle, but doesn't it ever bother you that the most important organisation in Stepford is sexually archaic?
Ve senden tüm yaşantını değiştirmeni istemiyoruz zaten. Ama Stepford'daki en önemli organizasyonun cinsel açıdan çağdışı olması seni hiç mi rahatsız etmiyor.
Speaking of which... doesn't that club downstairs bother you?
Alt kattaki kulüpten rahatsız değil misiniz?
I prefer to walk outside, if that doesn't bother you.
Hayır sağ olun. Sorun olmazsa, dışarıda yürümeyi tercih ederim.
- Well, I hope that doesn't bother you.
- Umarım bu seni rahatsız etmiyordur.
It doesn't bother you that car has no plates?
Arabanın plakasız olması seni rahatsız etmiyor mu?
Doesn't it bother you that you sold your friend to the hangman?
Arkadaşını cellada teslim etmek seni rahatsız etmiyor mu?
So, it doesn't bother you if some people are a little repulsed... and feel that maybe they should issue airsick bags with tickets to your movie?
İnsanların ters tepkiler vermesi ve filme girerken biletle beraber kusma kesesi verilmesi gerektiğini düşünmeleri sizi hiç rahatsız etmez mi?
- Doesn't that bother you?
Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Doesn't it bother you that he watches things like that?
Böyle şeyleri seyretmesi seni rahatsız etmiyor mu?
That doesn't bother you?
Bu seni rahatsız etmiyor mu?
I'm sure it doesn't bother you that to us it sounds just like "ss'ai k'ss", two words in my language which mean "excrement" and "cranium".
Eminim, bunun bizim dilimizde "dışkı" ve "kafatası" anlamındaki iki sözcük olan "ss'ai k'ss" gibi olması da seni rahatsız etmez.
Doesn't it bother you that another copper is fuckin'your wife?
Başka bir polisin karını becermesi seni rahatsız etmiyor mu?
Doesn't any of that bother you?
Herhangi biri seni rahatsız etmedi mi?
Doesn't it bother you, people that announce it,
Sizi de rahatsız etmiyor mu bunlar ne yapacağını söyleyen insanlar.
Doesn't it bother you that there is such a thing as an air quality index?
Hava kalite indeksi diye bir şeyin olması seni rahatsız etmiyor mı?
Doesn't that bother you, Father?
Hiç mi canınız sıkılmıyor, Peder?
Doesn't that bother you?
Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
You know, your mom doesn't bother me that much either.
Annende benim canımı çok sıkmıyor.
Doesn't it bother you that he orders you around?
sana devamlı emir vermesi seni sıkmıyor mu?
- Doesn't that bother you?
- Bu seni rahatsız etmiyor mu?
It doesn't bother you that we haven't had sex in five days?
Bes gündür seks yapmamis olmamiz seni rahatsiz etmiyormu?
Um, doesn't it bother you that, you know, no one else is gonna be able to make these flutes once you're gone?
Um-Seni rahatsız etmiyor mu? Yani.Sen gittikten sonra bu flüt'ü başka kimsenin yapamayacağını bilmek.
That doesn't bother you so much.
Seni bu kadar rahatsız etmez.
Doesn't it bother you that your father cheated on my mother?
Babanın, anneme ihanet etmesi seni rahatsız etmiyor mu?
So the fact that Akbar and the other owners sold the TV rights for your championship game for $ 3 million doesn't bother you?
O halde Akbar ve diğer takım sahiplerinin final maçının televizyon yayın haklarını... 3 milyon dolara satması seni rahatsız etmiyor.
Doesn't it bother you that an old friend will be executed?
Eski bir arkadaşın idam edilecek olması seni rahatsız etmiyor mu?
And if you want to know, that doesn't seem to bother Mr. One.
Bay One, pek rahatsız olmuşa benzemiyor.
Doesn't it bother you that they're undermining you?
Seni böyle davalara atamaları canını sıkmıyor mu?
It doesn't bother him that you slept with Roy?
Roy ile yatman onu rahatsız etmedi mi?
Doesn't it bother you that your daughter and my husband are living a soap opera romance?
Benim kocam ve senin kızının pembe dizi aşkı yaşaması umrunda değil mi?
Doesn't it bother you that your children fear you?
Çocuklarının senden korkarak yaşaması seni rahatsız etmiyor mu?
You see, that doesn't bother me, right?
Bu beni rahatsız etmiyor.
That doesn't bother you.
Bu seni rahatsız etmiyor.
- That doesn't bother you?
- Seni hiç rahatsız etmiyor mu?
Doesn't that story bother you?
Bu hikaye sizin canınızı sıkmıyor mu?
Doesn't it bother you that she's obviously not mortal?
Onun açıkça ölümlü olmayışı seni rahatsız etmiyor mu?
And that doesn't bother you at all, does it?
Ve bu senin hiç ilgilendirmiyor, değil mi?
Doesn't it ever bother you... that the Jacks and Catherines of this world do as they want... because guys like you and me clean up after them?
Bu dünyada yaşayan Jack'lerin ve Catherine'lerin, sırf biz arkalarından pisliklerini temizliyoruz diye, her şeyi yapabilmeleri seni rahatsız etmiyor mu?
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46
that doesn't mean 35
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46
that doesn't mean 35