That doesn't work for me traducir turco
100 traducción paralela
But I realized that for me to say what I want to say, that style doesn't work.
Fakat farkına vardığım bir şeyi söylemek isterim ki o da bu tarzın işlemediğidir.
Now, that may be okay for the others, but it just doesn't work for me.
Belki başkaları için iyidir ama bana tesir etmiyor.
You're telling me to close my eyes and watch people being destroyed so you can work in a town that doesn't have spine enough to stand up for anything but a buck!
Bana, insanların mahvedilmesine göz yum diyorsun, para dışında hiçbir şey için sesini çıkartmayan bir kentte çalışabilmen için!
That doesn't work for me.
Bu benim işime yaramıyor.
That's the part that really doesn't work for me.
Zaten benim hoşuma gitmeyen bölüm de bu.
No, but, see, Mom, that doesn't really work for me.
Hayır. Bak anne, böyle olmuyor.
See, that doesn't work for me.
Görüyormusun bu bana işlemiyor.
See, that doesn't work for me either.
Gördün mü bak bu da benim işime gelmiyor.
Well, that really just doesn't work for me.
Bu gerçekten benim için çalışmıyor.
All right, that doesn't work for me.
Pekala, bu bende işe yaramaz.
That doesn't work for me.
Bu bana uymaz.
So at one point, the music editor asked me for the scene... and she proceeded to put music on it... and I looked at it and I said, "That doesn't work at all."
Bir noktada, müzik editörü bana geldi.. ve buraya müzik koymamı istedi... ona bakıp dedim ki : "Bu hiçbir işe yaramaz."
If you let me have Jake this Easter, you can have him the Fourth of July and Labor Day. No. That doesn't work for me at all.
Jake'i bu Paskalya bana ver. 4 Temmuz'da ve İşçi Bayramında sende kalsın.
That doesn't work for me.
Açıklama yeterli değil.
Now, tell me that doesn't work for you.
Bana işine yaramayacağını söyle.
That doesn't work for me.
Hoşuma gitmedi.
Yeah, I tried that, but... It doesn't work for me like it does for you.
Hepsini denedim ama seni memnun etmeyi başaramadım.
That doesn't really work for me.
Hiçte hoşuma gitmedi.
Okay, see, now, that doesn't work for me,'cause back where I'm from, we used to make a lotta noise.
Bu benim işimi görmez. Benim zamanımda biz çok gürültü çıkarırdık.
We didn't get that far, but if we had, I would have - I would have explained to you that it just doesn't work for me.
Henüz o aşamaya gelmemiştik, ama gelseydik, ben - monogaminin bana uygun olmadığını sana söyleyecektim.
No, that doesn't work for me.
Eğer Gunther ile görüşmek istiyorsan sadece üçte uygun olacak.
It doesn't work like that for me.
Benim için durum öyle değil.
Oh, that doesn't work for me.
Oh, o ben de işe yaramaz.
Yeah, that doesn't work for me.
Evet, bu benim işime yaramıyor.
Okay, that doesn't work for me, so...
Pekâlâ, bu yeterli değil.
That doesn't work for me.
Bu, bende işe yaramıyor.
Name me one other successful doctor you know that is so hard at work, he doesn't have time for 18 holes.
Bana çok fazla çalıştığı için 18 deliğe zaman ayıramayan başka bir başarılı doktor söyle.
Well, that doesn't, uh, it doesn't really work for me.
- Gelebileceğimi hiç sanmıyorum.
It doesn't work like that for me.
İşler benim açımdan böyle yürümüyor.
That doesn't quite work for me, okay?
Bende işe yaramıyor, tamam mı?
That doesn't quite work for me.
Bende işe yaramıyor.
But-but that doesn't work for me.
Ama bana uymuyor.
Maybe that works for you, but it doesn't work for me.
Belki bu senin için geçerli olabilir ama benim için değil.
I told her Mom said that powder doesn't work for me.
Ona, annemin o tozun bende işe yaramayacağını söylediğinden bahsettim. Bir önemi yok Will.
Well, I live in Washington, so that doesn't, like, really work for me.
Washington'da yaşıyorum, bu yüzden benim için pek geçerli değil.
Listen, that might be the way you interpret the rules. That doesn't work for me.
Dinle, sen kuralları böyle yorumluyor olabilirsin ama bu benim için geçerli değil.
Everything that you have told her and me has been a lie. And this company you say you work for - that doesn't exist.
Ona ve bana anlattığın her şey yalandı, ve çalıştığını söylediğin şirket hiç var olmadı.
Yeah, tried that, doesn't really work for me, for any of us, actually.
Evet, onu denedim, hoşuma gitmedi. Aslında hiçbirimizin gitmedi.
If that doesn't work out for you, call me.
Eğer bulmazsan, beni ara.
That location doesn't work for me, Arthur.
Orası bana uymaz, Arthur.
Well, that doesn't work for me.
Böylesi bana göre değil ama.
It doesn't work that way for me.
Bu iler böyle yürümez.
Yeah, but then if it doesn't work out, I'll have to kill him, go to jail, escape, Come back and kill you for giving me that dvice.
Evet ama olur da ayrılırsak... onu öldürüp, hapse gidip, oradan kaçıp geri gelip, bana o tavsiyeyi verdiğin için seni öldürmem gerekecek.
I love you, Mark. That doesn't work for me.
Seni seviyorum, Mark.
Well, that doesn't work for me.
- Ben kalamam.
She doesn't schedule me for work on Tuesday mornings Because she knows that's when I play golf.
Salı sabahlarına benim için iş koymuyor, çünkü o zaman golf oynadığımı biliyor.
That doesn't work for me.
Bu böyle gitmez.
- No, that-that doesn't work for me, okay?
Hayır, bunun faydası olmaz tamam mı?
Well, that doesn't work for me, so...
Benim işime yaramayacak ama.
That doesn't work for me.
- Bana uymadı o düzen. - Bana uyuyor.
Well, that doesn't work for me.
Bu bende işe işe yaramıyor.