English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / That is not what happened

That is not what happened traducir turco

161 traducción paralela
- That is not what happened here.
- Burada olanlar böyle değil.
No, that is not what happened.
Hayır, öyle bir şey olmadı.
That is not what happened. She thought the bartender said, "Last call."
Öyle olmadı Barmenin son içkiler dediğini duyduğunu sanmış.
That is not what happened.
Öyle olmadı.
That is not what happened.
Böyle olmadı.
So whatever you're thinking, stop, because that is not what happened.
Düşündüğün neyse yanlış çünkü öyle olmadı.
- That is not what happened!
- Hayır, öyle olmadı!
- We have... - That is not what happened!
- Öyle olmadı dedim!
That is not what happened and you know it.
Bu ne değildir ve bunu biliyorsun.
That is not what happened.
Böyle bir şey olmadı.
- That is not what happened!
- Olan bitenler böyle değil!
That is not what happened!
Bu şekilde olmadı.
That is not what happened to me.
Bana öyle olmadı.
Don't let them think that I've abandoned them... .. because that is not what's happened.
Sakın benim onları terkettiğimi düşünmesinler çünkü terketmedim.
Be assured that what happened to your revered mother is of her world, and not yours.
Saygıdeğer annenize olanların size olmayacağından emin olabilirsiniz.
The funny thing is that you will go to them anyway and tell them everything that hasn't happened between us.
The truth is... that you will surely go back to them. And you will tell them what did not happen between us in every detail...
It does not matter, that is what happened.
- Ne farkeder, olan oldu.
Then it is just possible that the news of what happened here last night has not reached them.
- Öyleyse, geçen gece burada olan olaylardan henüz haberleri yoktur.
Do not say that the note is from me, and make no mention of what happened here last night.
Sakın notu benim gönderdiğimi ve burada neler olduğunu söyleme.
One word to anybody about what happened... and you're not only going to have to settle with me... but that convention of yours is gonna find out their new bishop's a drunk... and you're two of the biggest damn fools this side of Fort Kearney.
Olanları birine söylediğiniz anda... hem beni karşınızda bulursunuz... hem de kongredekiler yeni piskoposlarının ayyaş ve ikinizin... Fort Kearney'nin bu tarafındaki en aptal tipler olduğunuzu öğrenirler.
And what's happened is this, that earlier this evening, I crept into Hugh's dressing room while he was asleep, and very carefully, took out his brain, making sure not to wake him up.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Bu sabah Hugh'un odasına girdim o bu sırada uyuyordu, dikkatli bir şekilde beynini aldım. Uyanmamasına özen göstererek.
The place where people will go to find out what happened is The New York Times. Therefore it's extremely important, if history is to be shaped in an appropriate way, that certain things appear, certain things do not, certain questions be asked, others be ignored, and that issues be framed in a particular fashion.
Bu yüzden bir tarafta telkin ve kontrole bağlılık, öbür tarafta mesleki dürüstlük var.
What's really important is... that none of this ever happened. That's not important, is it?
Hiç çalışmadı.
If what happened on that listening post is happening here... we're not gonna have to go looking for it.
Eğer o istihbarat mangasına olanlar burada da oluyorsa onu aramamıza gerek yok.
- I mean, that's what happened, isn't it? I mean, it's not exactly like this guy just rolled over, is it, Jim?
Adam salak çıkmadı, değil mi Jimmy?
What happened is simply that I was trying to... bring a fork to a working man... who was a driver, a limousine driver... and he had dinner, but he did not have a fork to eat it....
Yaşanan olay şu ki çalışan bir adama çatal götürmeye çalışıyordum, kendisi şofördür, limuzin şoförü, kendisi yemeğini aldı ama yiyebileceği bir çatalı yoktu...
That is no reason not to expose what happened here.
Burada olanları açığa çıkartmamak için bu bir sebep değil.
I'm really not interested in what happened at the laboratory... look, all i ask is that you send me the results to the address i left with you, so i don't have to go all the way over there again.
Laboratuarda ne olduğuyla ilgilenmiyorum... Bak sadece bana sonuçları gönder. BBöylece tekrar yapmama gerek kalmayacak...
If we don't tell the cops what happened then our credibility's gone. And that's all we've got right now.
If we do not say to him to the police which happened, we will not have credibility, and is the unique thing that we have left.
Los Angeles police are not saying very much about what happened. All we do know for certain is that four people are dead. One person is listed in critical condition.
Los Angeles polisi, olaylarla ilgili fazla açıklama yapmazken kesin bilgimize göre dört ölü var.
The only reason I'm still here is to make sure that what happened to Prue does not happen to Piper, and you know it.
Ben hala buradayım tek nedeni ne Prue için oldu Piper için olmaz emin olmaktır, ve sen bunu biliyorsun.
And what I'm saying is I'm not gonna think of everything that happened.
Ve şunu söylemeye çalışıyorum. Sana bakıp geçmişte aramızda olanları düşünmeyeceğim.
Easy answer is that a black man murdered Loewen, only my gut tells me that's not what happened.
Kolay olan cevap siyah birisinin Loewen'ı öldürmüş olması, ama içgüdülerim böyle olmadığını söylüyor.
I told you that what happened here is not my fault.
Benim bir şey yaptığım yok. Olanlar benim hatam değil.
That's all you or anyone else your daughter is the rosetta stone for understanding what happened to the 4400, yet you both cling to the illusion that she's going to go to preschool, first communion, the prom... she's not communal property.
Bu tüm sizin veya geri kalanların olduğu, kızınız 4400'e ne oluğunu anlamak için en önemli ipucu, hala siz onun anaokuluna gideceği hayalini görmeye devam ediyorsunuz, İlk dini tören, balo... o halkın malı değil.
Yeah, mmm. Now, what happened on the burman account is that they were sent duplicate bills by tina and ron in accounting and I'm not pointing any fingers, but tina, ron, about walking in and seeing all my lines lit up
Burman işinde, muhasebeden Tina ve Ron müşteriye mükerrer hesap çıkarmış.
I think you'll find people slightly wary of entering the jungle after what happened to the pregnant girl, not to mention whatever that thing is.
Sanırım hamile kıza olanlardan sonra insanlar ormana girmekten sakınacaklardır. O diğer şeyi söylemeye bile gerek yok.
Okay, this is perfect ; and I don't mean what happened today, just for'DW not I', it's so great that Nathan got smashed!
Tamam, bu harika ; ve sadece bugün olanları da kastetmiyorum, "DW not I" o kadar müthiş ki, Nathan mahvoldu!
Now, we're not sure exactly what happened here, but our best guess is that we were struck by what is known as a rogue wave.
Tam olarak ne olduğundan emin değiliz, fakat en iyi tahminimiz dev dalga tarafından vurulduk.
All I know is that I left the office... and was not there when there is what has happened, happened.
Olay olduğunda ben yoktum. Sizce ne oldu, ne düşünüyorsunuz?
We are not sure exactly what happened, but what we do know, Mary, is that police are investigating the death of one of the fashion world's top models.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz, bildiğimiz tek şey, Mary, polis moda dünyasının en ünlü modellerinden birinin ölümünü araştırıyor.
you know, being in the hospital gave me time to reflect on what happened and i realized that... 30 bucks is not a lot of money compared to a friendship.
Hastanedeyken olan biteni düşünmek için epeyce vaktim oldu ve şunu anladım ki... Otuz papel bir dostluğun yerini tutmazmış.
This is not about what happened on that field.
Mesele o sahada neler olduğu değil.
What You Are Afraid Of Is Not Remembering What Happened To You That Night.
Korktuğun şey olayları hatırlamak değil.
MR. CHEN, DID YOUR WIFE NOT GO HOME LAST NIGHT? IS THAT WHAT HAPPENED?
Bay Chen, karınız geçen gece eve gelmedi, değil mi?
is that not what has happened?
olan bu değilmiydi?
What happened on that roof is not your fault.
Çatıda olanlar senin suçun değildi.
And it is very likely that nobody will ever know what happened to Grace Budd, not her family, not me and not you.
ve büyük bir olasılıkla, hiçkimse Grace Budd'a ne olduğunu hiçbir zaman bilmeyecek. Ne ailesi, ne ben, ne de sen.
I did not see a culling, merely the Wraith ships arriving, and that is exactly what happened.
Ben bir toplama görmedim,.. ... sadece Wraith gemilerinin gelişini gördüm ve tam olarak yaşanan da bu.
That is... not what happened.
Bu şekilde... Olmadı.
But do you understand that what happened to you is not your fault?
Peki sen başına gelenlerin senin suçun olmadığını anlıyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]