There's a reason for that traducir turco
264 traducción paralela
I mean, do you think that maybe there's a reason for the friction we've been having lately?
Yani, son zamanlarda yaşadığımız sürtüşmenin bir sebebi olduğunu düşünüyor musun?
There's a reason for that.
Bunun bir nedeni var.
Before I give it to Neff here, I want a confirmation from you that the disease can be contained, and there's no reason for panic.
Bunu Neff'e vermeden önce, senden hastalığını kontrol altına alındığını ve panik yapacak bir şey olmadığını onaylamanı istiyorum.
There's a reason for that?
Bunun için bir nedenin var mı?
There's a reason for that thing to be down here.
O şeyin burada olmak için bir sebebi var.
So the idea developed that the comet had to be there for a reason.
Bu yüzden, bunun bir sebebi olduğuna dair bir inanış ortaya çıktı.
There's a reason for that.
Bunun bir sebebi var.
There's absolutely no reason for us to assume... that the Germans are mounting a major offense.
Almanlar'ın büyük bir saldırı başlatmasını beklemek için hiçbir mantıklı gerekçe yok.
So you feel that, just as you feel there'a reason for going on through the course this is the same way to try and deal with what you feel is wrong with the system in America?
Yani sen diyorsun ki yola devam etmenin geçerli bir sebebi var Yani sana göre bu, Amerika'daki yanlış sisteme karşı... mücadele etmenin bir başka yolu, öyle mi?
There's no reason to hate a guy for that.
Bunun için birinden nefret etmeye neden göremiyorum.
That's it. There has to be a reason for her behavior.
Bence sadece bildiği gibi davranmak istiyor, o kadar.
And there's one thing I do know, Son, and that is you are here for a reason.
Benim bildiğim bir şey varsa evlat, o da senin burada bir amaç için bulunduğun.
There's one thing I do know, Son, and that is you are here for a reason.
Tek bildiğim şu oğlum : burada olmanın bir nedeni var.
There's a good reason for all that, Your Honor. Oh?
Bir sebebi vardı sayın yargıç.
Hey, lady, there's a "Do Not Disturb" sign on that door for a reason.
Hey bayan, orada "Rahatsız Etmeyin" diyorsa bir sebebi vardır.
There's a very good reason for that.
Bunun çok iyi bir nedeni var Koç.
There's a reason for that.
Mazide kalmış şeyler, yine de manidar.
You have told me this young lady's name and that there is a reason for her presence.
Bu genç bayanın ismini söylediniz ve burada olmasının bir sebebi olmalı
Oh, there's a reason for that.
Bunun bir sebebi var.
For the simple reason that there's never been a station here!
Bunun basit bir sebebi var. Çünkü burada istasyon falan yok!
I'm sure there's a reason for why you'd go out of your way to antagonize them like that.
Adamları kendine düşman etmek için böyle uğraşmanın bir nedeni olmalı.
Well, Samantha, things will happen in your life that you can't stop... but that's no reason to shut out the world, there's a purpose for the good and for the bad
Samantha hayatta engel olamayacağın bazı şeyler olacak. Ama bu dünyadan uzaklaşmak için bahane değil. İyinin de kötünün de amaçları vardır.
Maybe there's a reason for that, apart from his flying abilities.
Belki bunun uçuş yetenekleri dışında bir nedeni vardır.
Well, there's a reason for that.
Şey, onun sebebi var
Dr. Susan Tyler is the reason that there hasn't been... a new case of Strickler's in this city for six months.
Dr. Susan Tyler sayesinde 6 aydır... şehirde yeni bir hastalık vakası yaşanmadı.
There's gotta be a reason for that.
Bunun bir sebebi olmalı.
There's a rumor going around that the real reason you're here is to negotiate peace for your country?
Burada olmanın gerçek nedeninin ülken adına barış görüşmelerine katılmak olduğu yönünde dedikodular var.
I want to know that there's a reason for things.
Bunların bir sebebi olduğunu bilmek istiyorum.
There's a very good reason for all that, Your Honour.
Bir sebebi vardı sayın yargıç.
There's no justifiable reason for a girl who spent the last 15 years of her life pretending that I was the only thing she wanted ended up kissing some other guy and lying about it.
Son 15 yılını seninle geçirmiş bir kızın, istediği tek şey senmişsin gibi davranırken bir başkasıyla öpüşmesi ve bunun hakkında yalan söylemesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.
I know it sounds selfish, but I told Gary that I believe there's a reason for all of this.
Biliyorum bencilce geliyor ama Gary'e bütün bunların bir sebebi olduğuna inandığımı söyledim.
Father, I've always been brought up with the belief that there's a reason for everything ;
Peder, her şeyin bir sebebi olduğu inancı ile yetiştirildim.
There's a reason for that.
Bunun için ortada bir neden vardı.
The calls and songs that you hear in a tropical rainforest, however, are very different from those you might hear in a European or North American woodland, and there's a reason for that.
Yağmur ormanlarında duyduğunuz sesler Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki koruluklarda duyduklarınızdan çok farklıdır ve bunun da bir sebebi var.
Hungary withdrew from the League of Nations today, for Hitler lf that's a reason to celebrate, there's worse to come
Macaristan Milletler Cemiyeti'nden çekildi. Hitler'in hatırına! Bu kutlanacak şeyse, daha beter olacağız demektir!
But there's no reason for a young man like yourself to think that being either anxious or stressful is an untreatable situation.
Ancak senin gibi genç birisi için ne huzursuzluğun ne de stresin tedavi edilemeyeceğini düşünmek yanlış olur.
We'd have to check The Book of Shadows to be sure, but I'd bet that there's a reason why our family built the house there, to reclaim the spot for good.
Emin olmak için Gölgeler Kitabına bakmalıyız, eminimki ailemizin bu evi buraya yapmasının bir nedeni var, Yeri iyileştirmek için.
And there's a reason for that.
Ve bunun bir nedeni var.
But we've come to believe that there's a reason for why that world was opened up to us.
Ama diğer dünyanın bize açılmasının iyi bir nedeni var.
Is there a reason for everything that happens?
Her şeyin bir nedeni olduğuna inanmaz mısın?
There's neither rhyme nor reason to account for an accusation that my son was a party to this practical joke.
Oğlumun bu beceri gerektiren şakayı yaptığı suçlamasına hesap vermesi için hiçbir mantıklı sebep yok.
You know, sometimes bad things happen and you don't understand why and you just have to trust that there's a good reason for it.
Bilirsin bazen kötü şeyler olur Ve nedenini anlayamazsın Sadece bunun iyi bir nedeni Olduğuna inanmalısın.
- There's a very good reason for that.
Evet bunun iyi bir nedeni var değil mi? Öyle mi?
When a person decides something, there's a reason for that decision
İnsan bir şeye karar veriyorsa bu kararın arkasında bir sebep vardır.
I know, but there's a reason for that.
Biliyorum, ama bunun bir sebebi var.
There's a reason for that
Bunun bir nedeni var
If there is one belief that you and I still have in common, it's that magic happens for a reason.
Eğer ikimizin tek bir ortak inancı varsa o da büyünün bir nedenden dolayı olduğudur.
But I believe there's a reason for that as well.
Ama bunun da bir nedeni olduğuna inanıyorum.
I don't know who you are or where you come from or what your story is, but for some reason or another I believe you. But if there's any way in hell that you're settin'... me up or fixing'to put a knife in my back, you better level with me right now,'cause I'm hanging my ass out on a limb here for you.
Ama bu bir tuzaksa, sırtıma saplânmış bir bıçak görürsem..
In fact, seeing as it's unlikely that George Clooney would actually come to Skipton to do a talk on what it was like to be in ER, there seems very little reason for me to actually stay in the WI.
Aslında, George Clooney'nin Skipton'a gelişi hoş görülmesi... Konuşmayı yapmak ER'de olmak gibiydi. WI'da kalmamın küçük bir sebebi var.
If you're attracted to someone there's a reason for it... and you owe it to yourself to find out what that reason is.
Eğer biriyle bir ilişkide isen bunun bir nedeni vardır... ve nedeni öğrendiğin için kendine minnettarsındır.