There's no such thing as traducir turco
1,338 traducción paralela
We are born paying the price for someone's punishment, for someone's sins, but there is no such thing as a future without salvation, and the present slips quietly into the past.
Birisinin günahının ve cezasının Bedelini ödemek için doğuyoruz. Umutsuz bir gelecek yok
I guess there's no such thing as safe sex with a werewolf.
Kurt adamla güvenli seks yapmanın mümkünü yok.
There's no such thing as chance meetings in the lives of wizards, Ged.
Büyücülerin hayatında şans eseri karşılaşmalar yoktur!
It proves that there is no such thing as zero tolerance.
Sıfır tolerans diye bir şey olmadığını....... kanıtlıyordu.
- There's no such thing as a dead end.
- Çıkmaz sokak diye bir şey yoktur
There's no such thing as the Boogeyman.
Boggeyman diye bir şey yok.
There's no such thing as problems, Mr. Green.
Sorun diye bir şey yoktur, Bay Green.
There's no such thing as bad guys, Rachel.
- Kötü adam diye bir şey yoktur Rachel.
There is no such thing as an external enemy, no matter what that voice in your head is telling you.
Kafanızdaki ses, size ne derse desin dış düşman diye bir şey yoktur.
First of all, there's no such thing as out of the blue.
Birincisi acınası olduğunu sanmıyorum. İkincisine ise evet.
There's no such thing as magic.
Büyü diye bir şey yok.
Oh, there's no such thing as not hungry for sushi.
Suşi için aç olmamak gibi birşey yoktur.
There's no such thing as monsters.
Canavar diye bir şey yoktur.
Oh. And I was telling her that there's no such thing as monsters.
Ben de, canavar diye bir şey olmadığını anlatıyordum.
People always say... there's no such thing as the perfect crime.
İnsanlar her zaman kusursuz işlenen suç diye bir şey yoktur derler.
Miss Osbourne, there's no such thing as a right answer in this office.
Bayan Osbourne, bu büroda doğru yanıt kadar önemli bir şey yoktur.
There's no such thing as a girl's backpack.
Üzerinde kız çantası olduğu yazmıyor.
There's no such thing as too far.
Aşırı diye bir şey yoktur.
There's no such thing as a ditch out there.
Hendek falan yok orada.
- There's no such thing as Lavagirl.
- Lavagirl diye birşey yok.
There's no such thing as Sharkboy and Lavagirl.
Sharkboy ve Lavagirl diye birşey yoktur.
And they say there's no such thing as a free lunch.
Bir de beleşe yemek olmaz derler.
There's no such thing as the Zugor.
Zugor diye bir şey yok.
But there's no such thing as the...
Ama öyle bir şey yok.
But, as you say, there's no such thing as bad publicity.
Ama dediğin gibi reklâmın kötüsü olmaz.
Ma'am, there's no such thing as a perfect person.
Bayan, mukemmel insan diye bir sey yoktur.
There's no such thing as Hell or Heaven or Pearly Gates.
Cehennem ya da cennet diye bir şey yok, tamam mı?
There's no such thing as crime
Suç diye bir şey yok.
While you live under my roof, there's no such thing as your business.
Benim çatımın altında yaşadığın müddetçe beni ilgilendirir diye bir şey olamaz.
There's no such thing as an inner beauty pageant.
İç güzelliği yarışması diye birşey yok.
You ever just, you know, sit on the beach? Pretend there's no such thing as skeletons?
Hiç, bilirsin plajda öylece oturup, iskelet diye bir şey yokmuş gibi yaptığın oldu mu?
And sometimes there's no such thing as a happy ending.
Bazen herşey mutlu sonla bitmeyebiliyor.
There's no such thing as a double joint.
Öyle bir şey yok.
You're saying that there's no such thing as devil worship?
Şeytana tapma diye bir şey olmadığını mı söylüyorsun? Tamamiyle değil.
Next thing you'll be telling me there's no such thing as Santa Claus.
Artık bana Noel Baba gibi birinin olmadığını da söylersin.
There's no such thing as a demon that snatches peoples'souls.
İnsanların ruhlarını kaçıran iblis gibi bir şey yok.
Drew said there's no such thing as Santa Claus.
Drew Noel Baba diye bir şey yok dedi.
I know there's no such thing as Santa Claus.
Noel Baba diye bir şeyin olmadığını biliyorum.
There's no such thing as tainted holy water. Come on!
Kirli kutsal su diye bir şey yoktur.
There's no such thing as a twenty-first century dairy cart.
21. yüzyıl süt arabası diye bir şey yoktur. Aynen öyle.
Other times, there's no such thing as enough.
Bazen ise, hiçbir şey yeterli gelmez.
Well, we know that there's no such thing as the cock-a-mouse.
Pekala, "hamam-fare" diye bir şey olmadığını biliyoruz.
There's no such thing as the signal.
Sinyal diye bir şey yoktur.
There's no such thing as magic, my friend. It was some sort of trickery.
Sihir diye birşey yoktur dostum, hile diye birşey vardır.
Monica, I know people talk about coolers, oh, and they made the movie, but, uh, there's no such thing as a cooler.
Monica biliyorum insanlar oyun soğutucular hakkında konuşurlar hatta onun hakkında film bile çekmişler ama gerçekte oyun soğutucu diye bir şey yok.
How many times did you tell me there's no such thing as a coincidence?
Bana kaç kere tesadüf diye bir şey yoktur demişsindir?
There's no such thing as forever!
Hayat boyu sürebilecek birşey yok!
There's no such thing as stupid questions... except for Billy's questions.
Aptal sorular sormak yok Billy'nin soruları hariç.
There's no such thing as zombies!
Beyin yiyen zombi diye bir şey yok!
- There's no such thing as vampires.
Clark, vampir diye bir şey yoktur.
There's no such thing as original thought any more.
Orjinal fikir diye birşey kalmadı artık.