There's something you don't know traducir turco
231 traducción paralela
There's something you don't know.
Bilmediğin bir şey var.
I don't know, I guess there's something about me personally you don't like.
Bilmiyorum, herhalde bende şahsen sevmediğiniz bir şey var.
But there's something you don't know maybe make you change your mind.
Sizi tebrik etmeliyim. Ama önce beni dinleseniz iyi olur. Bilmediğiniz bir şey var.
There's something in you, and you don't know anything about it because you don't know it's there.
Bir şey hissediyorsun, Ama ne olduğunu bilmiyorsun...
If there's something you know that we don't I think you'd better tell us what it is.
Eğer bilmediğimiz bir şey varsa bence söyleseniz iyi olur.
But perhaps there's something that you don't know 20 years ago Han Shi Xiong was a well-known bandit
Ama sanırım bilmediğiniz şeyler var! Han Shi Xiong, 20 yıl kadar önce... azılı bir hayduttu!
There's something in your heart, but you don't know it.
Kalbinde bir şey var ama sen farkında değilsin.
Is there something wrong with that which you don't want me to know?
Benim istediklerim dışında bir dolaplarmı çeviriyorsunuz siz orda?
I don't know what you think, but there's something about her...
Ne düşündüğünü bilmiyorum ama sanki tuhaf bir durum var.
You are right to be afraid. sir... it's possible that you don't know this but, there are 8 more persons like you... that saw something suspicious on the day of the assassination
Korkmakta haklısınız beyefendi. Şunu da bilmiyor olabiliriz, suikast günü şüpheli olaylara şahit olan sizin gibi 8 kişi daha vardı.
But there's something even you don't know
Ama bilmediğin bir şey daha var.
Do you ever get the feeling there's something going on we don't know about?
Hiç bizim bilmediğimiz birşeylerin olduğunu hissetin mi?
I asked him : Could you play something slow? I don't know how to dance, and there's this girl I like a lot.
15 00 : 16 : 37 : 12 "Nasıl dans etmeyi bilmiyorum... 13 00 : 16 : 40 : 01 ve çok hoşlandığım bir kız var" dedim.
But there's something else you don't know.
Fakat bilmediğin bir şey daha var.
there's no need to fight we must just get out of here wait, there's something you don't know ah... the Magnabeam it is fully charged
Savaşmamız gerekmiyor. Buradan çıkmalıyız. Dur, bilmediğin bir şey var.
I don't know what it is, but there's something about you.
Tam olarak ne, bilmiyorum, ama sende bir tuhaflık var.
" Dearest Aarne, I know you don't want to see me or hear from me, but there's something I must write to you about.
" Sevgili Aarne, Beni görmek veya benimle ilgili bir şey duymak istemediğini biliyorum.
There's something you don't know, Julien... about me.
Bilmediğin bir şey var, Julien... benim hakkımda.
I mean, I don't know who you are, but there's something about you.
Yani, kim olduğunuzu bilmiyorum ama sizde bir şey var.
There's something you don't know about Jessica, something that you should know.
Jessica hakkında bilmediğin bireyler var, bilmen gereken şeyler.
Well, There's Something You Don't Know. What?
- Bilmediğin bir şey var.
Come on, Al, don't you know if there's something important, I'm gonna to tell you.
Yapma Al. Önemli bir şey olsa sana söylemezmiyim sanıyorsun.
You just think you're not gonna be so scared, and you're sitting there, you don't know what's gonna happen, and then all of a sudden something happens inside you, right?
- İnsan öyle çok fazla korkacağımı düşünmüyor. Orada oturuyorsun, ne olacağını bilmiyorsun ve birden bire içinde garip bir şeyler oluyor.
You don't know me but there's something I must tell you.
Beni tanımıyorsun ama sana söylemem gereken bir şey var.
There's something that you don't know.
Bilmediğiniz bir şey var.
You don't need to be a lawyer to know there's something wrong with an ID made while the suspect is in handcuffs.
Şüpheli kelepçeliyken yapılan teşhiste bir yanlışlık olduğunu bilmek için avukat olmaya gerek yok.
There's something you don't know about the bombing in Dallas.
Dallas'taki bombalama hakkında bilmediğin bir şey var.
There's something you don't know about the bombing in Dallas.
Dallas'taki bombalama hakkında... bilmediğin birşey var. Nedir o?
If you don't go back in there he'll know something's wrong.
Oraya geri dönmezsen bir sorun olduğunu anlayacak.
You don't show for Chicago, everyone will know there's something going on
Chicago'da görünme sakın, yoksa herkes birşeyler döndüğünü anlar.
- Yeah, there's something about you. I don't know what it is.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama...
But there's something you don't know, Poirot.
Ama bilmediğin bir şey var, Poirot.
I don't know, there's something really exciting when you click with someone.
Biriyle anlaşmaya başladığında gerçekten heyecanlı olmaya başlıyor.
Because there's something you don't know about me.
Çünkü hakkımda bilmediğin bir şey var.
There's something going on that you don't want us to know about.
Bilmememizi istesen de biliyoruz.
As long as you don't have sex till you know something, there's no reason to tell him.
Bir şeyler öğrenene kadar onunla yatmadığın sürece söylemene gerek yok.
THERE'S SOMETHING YOU DON'T KNOW.
Bilmediğin bir şey var.
There's something you don't know about me, something I have to tell you.
Benim hakkımda bilmediğin bir şey var, sana söylemek zorunda olduğum bir şey.
There's something about her that you don't know.
- Bilmen gereken bir şey var.
There's something I should tell you, but I don't know exactly how.
Sana söylemem gereken bir şey var, ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.
See, this is why you don't know anything about anything. If I go up there and apologize to Geoffrey, then he thinks I have something to apologize about, and then all of a sudden it's a big deal when it's not a big deal.
İşte bak hiçbir şey bilmiyorsun, eğer özür dilersem, özür dileyecek bir şey yaptığımı sanır, olay birden büyür, oysa önemli bir şey değil.
I don't know, but there's something about you just rubs me the wrong way.
Bilmiyorum, ama sende, beni ters yöne iten bir şeyler var.
Brenda there's something you don't know about Billy.
Brenda Billy hakkında bilmediğin bir şey var.
All right... there's something about your father you don't know.
Pekâlâ. Babanla ilgili bilmediğiniz bir şey var.
There's something you don't know, okay?
Bilmediğin birşey var, tamam mı?
There's something you don't know about me.
Benim hakkımda bilmediğin bir şey var.
No, I think there's something that you don't want to know.
- Bence bilmek istemediğin şeyler var.
You can tell something's going on in there but you don't know what it is.
Bir şeyler olduğunun farkındasındır, ama ne olduğunu çıkaramazsın.
If you don't go back in there he'll know something's wrong.
Oraya geri dönmezsen bir şeylerin ters gittiğini anlayacak.
If there is something wrong with me that I don't know about, then you owe it to me as my best friend to tell me!
Eğer bende yanlış olan şeyler varsa, en iyi arkadaşım olarak bunları bana söylemekle yükümlüsün!
But there's something else that you probably don't know, Lynne.
Ama muhtemelen bilmediğin bir şey daha var Lynne.