There is nothing i can do traducir turco
383 traducción paralela
Are you sure there is nothing I can do for you, sir?
İstediğiniz bir şey olmadığına emin misiniz efendim?
Are you sure there is nothing I can do?
Yapabileceğim birşey olmadığından emin misiniz?
There is nothing I can do about it.
- Üzgünüm. Yapabileceğim bir şey yok.
Very well, monsieur. If you choose to give her your protection, there is nothing I can do.
Pekâlâ, Mösyö onu korumaya niyetliyseniz, yapabileceğim bir şey yok.
Sorry, there is nothing I can do.
Üzgünüm, hiçbir şey yapamam.
There is nothing I can do for your son.
Oğlunuz için tapabileceğim bir şey yok.
There is nothing I can do about it.
- Elimden bir şey gelmez.
There is nothing I can do, Captain.
Yapacak bir şey yok yüzbaşım.
I regret it very much, but there is nothing I can do about it.
Büyük üzüntü içindeyim. Ancak yapabileceğim hiçbir şey yok.
I'm sorry to say there is nothing I can do about that.
Birşey yapamadığım için üzgünüm.
There is nothing I can do.
Yapabileceğim bir şey yok.
There is nothing I can do.
Yapabileceğim hiçbir şey yok.
They might have burst the stomach, in which case there is nothing I can do for her.
Midesini patlatmış olabilir. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok demektir.
There is nothing I can do.'
Yapabileceğim bir şey yok.
Currently, there is nothing I can do for you.
Şu an da senin için yapabilecek hiçbir şeyim yok.
There is nothing I can do.
Hiçbir şey yapamam.
There is nothing I can do. Fritz, escort Mrs. Bronski back to 206.
Yapabileceğim birşey yok.Fritz, Bayan Bronski'ye 206 numaraya kadar eşlik edin.
- There is nothing I can do for him.
- Onun için yapabileceğim bir şey yok. - Hayır!
- There is nothing I can do.
Önemi yok, yapabilirim.
There is nothing I can do for these patients.
Bu hastalar için elimden bir şey gelmez.
There is nothing I can do.
Yapacak bir şey yok.
Believe me, it would give me great pleasure, but there is nothing I can do.
İnanın ki, bu bana da hiç keyif vermiyor, ama yapabileceğim hiçbir şey yok.
The pity of it is, there's nothing I can ever do to repay you.
Ne yazık ki, telafi etmek için elimden bir şey gelmez.
Is there nothing I can do?
Yapabileceğim bir şey var mı?
There is nothing else I can do.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Is there nothing I can say or do that'll change your mind?
Fikrini değiştirmek için yapabileceğim hiçbir şey yok mu?
Well, if there is nothing further I can do for you...
Şey, sizin için yapabileceğim başka bir şey yoksa - Yok.
But there is nothing else I can do.
Ama yapabileceğim başka bir şey yok.
What's done is done. There's nothing I can do.
Olan oldu, Yapabileceğim bir şey yok.
I followed you here to reassure you... that there is nothing that she can possibly do... can alter my eternal devotion to you.
Buraya sana, annemin yapacağı hiç bir şeyin sana duyduğum sonsuz bağlılığı değiştiremeyeceğini söylemek için geldim.
I didn't want it to happen but... there's nothing a guy can do about the real McCoy, and that's what this is.
Böyle olmasını istemedim ama buna karşı koyabilecek tek bir adam dahi yoktur. Olanlar bundan ibaret.
Is there absolutely nothing I can do?
Yapabileceğim hiçbir şey yok mu?
There's nothing I can do, kid. Is it that serious?
Yapabileceğim bir şey yok, çocuk.
There's nothing else I can do.
Yapabileceğim başka bir iş yok.
There is nothing you and I can do.
İkimizin de yapabileceği bir şey yok.
I slave from morning till night, and all you can do is sit around with that gormless good-for-nothing there.
Sabahtan akşama kadar kölelik yapan benim. ... senin tek yaptığın ise şu işe yaramaz beyinsizle kıç büyütmek.
Is there anything I can do, Guy? No, nothing.
- Yapabileceğim birşey var mı, Guy?
And in my position there is nothing that I can do about it but if somebody had given him a good thrashing just once.
Ah birisi ona dersini verse..
- Is there nothing I can do for you?
- Senin için bir şey yapabilir miyim?
There's nothing I can do about being dirt myself, but I don't want you to get mired in my dirt.
Başıma iş gelmesi benim için sıkıntı değil..... ancak size pislik bulaşmasını istemiyorum.
This place will stink of death tomorrow, and there is absolutely nothing I can do about it.
Yarın burada cesetlerin kokusu duyulacak ve benim bu konuda yapacağım hiç birşey yok.
You'll get everything I can tell you, but when there is nothing, what do you want me to say?
Size söyleyebileceğim bir şey yok. Ne söylememi istiyorsunuz?
My mother is really, she really lives in a lot of pain because she's sure I'm going to go to hell and there's nothing I can do to tell her that there is, that it just does not exist for me.
Annem... o gerçekten, çok acı çekmiş. çünkü başımı derde sokacağımdan falan emin ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok.
But there's nothing.. that I can do... Just having you here is more than I can ask.
Ama bir şey yok..
There is nothing I can do to prevent that.
Bunu engellemek için yapabileceğim bir şey yok.
There is too much on my mind and... there is nothing I can do.
Aklımda çok şey var. Ve yapabileceğim tek şey yok.
Is there nothing I can do for you?
- Sizin için yapabileceğim bir şey var mı? - Yok!
Is there nothing I can do to dissuade you from this?
Seni bu kararından vazgeçirmek için yapabileceğim bir şey var mı?
Well, ain't nothing I can do, is there?
Şey... yapabileceğim bir şey yok, değil mi?
- There's nothing more I can do. - Yes, there is!
- Daha fazlasını yapamam.
There really is nothing I can do.
Gerçekten de yapabileceğim hiçbir şey yok.