There is nothing you can do traducir turco
406 traducción paralela
Are you certain there is nothing you can do to save him?
Onu kurtarmak için bir şey yapamayacağından emin misin? Hiçbir şey.
There is nothing you can do about it.
Yapabileceğin bir şey yok.
There is nothing you can do.
Yapabileceğin bir şey yok.
There is nothing you can do to prevent it.
Engellemek için hiçbir şey yapamazsın.
There is nothing you can do to change it.
Değiştirmek için yapabileceğin bir şey yok.
Besides, there is nothing you can do about it.
Kaldı ki bu konuda yapabilecek hiçbir şeyin yok.
Deke, there is nothing you can do.
Deke, yapacağın birşey yok.
There is nothing you can do about it.
Onun, senin için yapabileceği hiçbir şey yok.
You and me are gonna fight... at 3 : 00, and there is nothing you can do about it.
Sen ve ben dövüşeceğiz... Saat 3'te, ve artık yapabileceğin hiçbir şey yok.
There is nothing you can do for me, Doctor.
Benim icin yapabileceginiz hicbir sey yok, Doktor.
There is nothing you can do in here, Chief-Inspector.
Burada yapabileceğin bir şey yok, Baş Müfettiş.
But believe me, Peg, there is nothing you can do or say that will ever make me consider getting another job.
Ama inan bana Peg, yapacağın yada söyleyeceğin hiç bir şey bir işte daha çalışmayı düşünmemi sağlayamaz.
There is nothing you can do.
Yapabileceğin hiçbir şey yok.
She was a good soldier, but there is nothing you can do to bring her back!
O iyi bir askerdi, ama onu geri getirmek için yapabileceğin bir şey yok!
Nothing! There is nothing you can do there is nothing you can say, to make this up to me.
Söyleyeceğin hiçbir şey de bu işi düzeltemez.
The pity of it is, there's nothing I can ever do to repay you.
Ne yazık ki, telafi etmek için elimden bir şey gelmez.
Are you sure there is nothing I can do for you, sir?
İstediğiniz bir şey olmadığına emin misiniz efendim?
If he is, there's nothing you can do about it.
Eğer öyleyse, bir şey yapamazsın.
Are you sure there is nothing I can do?
Yapabileceğim birşey olmadığından emin misiniz?
Well, if there is nothing further I can do for you...
Şey, sizin için yapabileceğim başka bir şey yoksa - Yok.
I followed you here to reassure you... that there is nothing that she can possibly do... can alter my eternal devotion to you.
Buraya sana, annemin yapacağı hiç bir şeyin sana duyduğum sonsuz bağlılığı değiştiremeyeceğini söylemek için geldim.
Very well, monsieur. If you choose to give her your protection, there is nothing I can do.
Pekâlâ, Mösyö onu korumaya niyetliyseniz, yapabileceğim bir şey yok.
Anyway, it is an order and there's nothing you can do about it, even if you are a four-star general's son.
Her neyse, bu bir emirdir. Bu konuda yapılabilecek bir şey yok. 4 yıldız general oğlu olarak senin bile.
There is nothing you and I can do.
İkimizin de yapabileceği bir şey yok.
That there is nothing on this earth, you can do on this earth... but catch at whatever comes near you with both your hands... till your fingers are broken.
Bu dünyada, sana her ne yaklaşırsa iki elinle, parmakların kırılana kadar tutmaktan başka yapabileceğin hiç bir şey yok.
There's nothing much you can do, is there?
Yapabileceğin fazla bir şey yok, öyle değil mi?
I slave from morning till night, and all you can do is sit around with that gormless good-for-nothing there.
Sabahtan akşama kadar kölelik yapan benim. ... senin tek yaptığın ise şu işe yaramaz beyinsizle kıç büyütmek.
Is there nothing you can do, sir?
Hiç mi çözüm yolu yok, efendim?
- Is there nothing I can do for you?
- Senin için bir şey yapabilir miyim?
There's nothing I can do about being dirt myself, but I don't want you to get mired in my dirt.
Başıma iş gelmesi benim için sıkıntı değil..... ancak size pislik bulaşmasını istemiyorum.
Is there nothing you can do?
Yapabileceğiniz bir şey var mı?
Is there nothing you can do for him, father?
Onun için bir şeyler yapamazmısın, baba?
You'll get everything I can tell you, but when there is nothing, what do you want me to say?
Size söyleyebileceğim bir şey yok. Ne söylememi istiyorsunuz?
But there's nothing you can do about your job at the moment, is there?
Ama şu anda işinle ilgili yapabileceğin bir şey yok, değil mi?
But there's nothing.. that I can do... Just having you here is more than I can ask.
Ama bir şey yok..
Is there nothing I can do for you?
- Sizin için yapabileceğim bir şey var mı? - Yok!
Is there nothing I can do to dissuade you from this?
Seni bu kararından vazgeçirmek için yapabileceğim bir şey var mı?
Currently, there is nothing I can do for you.
Şu an da senin için yapabilecek hiçbir şeyim yok.
There is nothing we can do for you.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
The point is there's nothing you can do about it so you can just butt out.
Mesele, bu konuda yapabileceğin bir şey olmaması. O yüzden ikile.
Is there nothing you can do?
Yapabileceğiniz hiçbir şey yok mu?
Is there nothing at all you can do for us?
Bizim için yapabileceğin bir şey yok mu?
Is there nothing you can do?
Yapabileceğiniz bir şey yok mu?
The committee has ruled that if you wish to proceed, there is nothing we can do to stop you.
Komitemizin kararında göre eğer devam etmek isterseniz, Sizi durduracak bir engel göremiyoruz.
There is nothing you can do for me.
Aung Ko. Bana yardım edemezsiniz! Lütfen gidin!
Unless you're willing to explain to the owners why you fired one of your highest-rated hosts well then there's nothing you can do about it, is there?
Yüksek reytingli radyocunu neden kovduğunu patronlara açıklamak zorunda kalmak istemiyorsan bu konu hakkında yapabileceğin hiçbir şey yok, tamam mı?
There is nothing you guys can't do!
Burada yapamayacağınız hiçbir şey yok beyler!
Let me tell you what being patriotic really is, you scumbag poop. It's irreversible, and there's nothing you patriotic pansies can do about it!
Durdurulamaz..
Bad things happen sometimes, and there is nothing that you can do about it.
Kötü şeyler olabilir. Bunun için elinden bir şey gelmez.
Is there nothing you can do for him?
O'nun için yapabileceğin birşeyin yok mu?
This is nothing. Nothing. This is something, but there's nothing you can do about it.
- Yaramaz yaramaz, bu yarar ama yapabileceğiniz bir şey yok.