English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / There was a moment

There was a moment traducir turco

386 traducción paralela
Then there was a moment's silence and then a shot.
Sonra bir anlık bir sessizlik ve ardından da silahın ateş edilme sesi duyuldu.
When you were on the lake with that poor girl, and the boat capsized and there was a moment when you might have saved her.
Sen o zavallı kızla göldeyken, kayık devrildiği sırada onu kurtarabileceğin bir an geldi.
There was a moment when I doubted you had any agents.
Bir an ajanların olduğundan şüphelenmiştim.
There was a moment when I could shoot myself.
Herzaman kendini kaybedebilirsin.
- There was a moment when we thought he would.
- Asılacağını düşündüğümüz bir an oldu.
There was a moment, just one moment.
Evet, bir an için... Sadece bir an için...
But... there was a moment...
Fakat bir an vardı ki...
There was a moment you could see them leaving their lines like the old films of the Somme battle, and falling down as our machine guns took them.
Aynı Somme Savaşı'nı anlatan eski filmlerdeki gibi hatlarını terkettikleri ve makineli tüfeklerimizin onları tek tek indirdikleri bir an vardı.
There was a moment ago.
Biraz önce burdalardı.
There was a moment in these past few days when we were all one people. We were all hoping, we were all a little bit taller, a little bit prouder.
Geçtiğimiz günlerde, hepimizin tek bir vücut haline geldiği anlar oldu Hepimiz umutlandık hepimiz sevindik hepimiz gururlandık.
I understand there was a moment when you seemed startled about something or maybe even frightened.
Bir ara tedirgin olmuşsunuz. Hatta korkmuşsunuz.
Yes, of course. There... There was a moment.
Evet, doğru, öyle bir şey oldu.
There was a moment when you smiled.
Bir anlığına da olsa güldün? !
There was a moment when I thought I might have had one with you- - l don't want to have a casual affair.
Kısa bir an için, seninle yaşadığımı sandım ama... Ben rasgele ilişki istemiyorum.
But... there was a moment, when friends were smilin'at us and Maurice was warblin'and you looked at me and... we became one.
Fakat... dostlarımız bize gülümserken ve Maurice şakırken, bir an oldu.. sen bana baktın ve... biz bir olduk.
There was a moment when I thought they would hit each other.
Neredeyse bir an, yumruk yumruğa girecek gibiydiler.
Geordi, when I first awoke from my nightmare, there was a moment...
Geordi, kabusumdan ilk uyandığımda nefes aldığım bir an vardı...
There was someone I needed to see, so I went there for a moment.
Biriyle görüşmek için gitmiştim.
My head was spinning there for a moment.
Bir an başım döndü.
You know, the moment the attendant told me that there was a hollander on the train, i knew that i should have a pleasant journey.
Kondüktör kompartımanda bir Hollandalı var dediğinde rahat bir yolculuk yapacağımı anlamıştım.
I had forgotten Doris for a moment, And then I was glad she was there, waiting.
Bir anlığına Doris'i unuttum ama sonra orada beklediği için memnun oldum.
If there was a precise moment at which my insubstantial dreaming took on solid purpose that was it.
Boş hayallerimin, somut bir amaç kazandığı kâti bir an var ise bu, o andı.
And, further, it had not failed to occur to me that there was, at the moment, a vacancy in the banking house.
Dahası, o sırada bankada bir kişilik yer açıldığı gerçeğini de bana hatırlatmıştı.
That was a pretty Freaky Friday moment we had back there,
Aynı Freaky Friday'deki bir sahneyi yaşadık az önce.
For a moment I was afraid there was a baby in it.
Dosyanın içinde bir bebek var sandım.
Aldo... During all those years, Was there ever a moment when... you thought of me?
Aldo bütün bu yıllar boyunca, beni düşündüğün bir an oldu mu?
Funny, for a moment there I could have sworn there was someone here in the car with me.
Garip, orada bir an için arabanın içinde benimle birlikte birisinin olduğuna yemin edebilirdim.
Well, there was a moment there when I thought I might never be in.
Orada öyle bir an geldi ki, hiç burada olamayacağımı düşündüm.
Dona Chimene, never was there a moment when we needed your father more.
Dona Chimene, babana hiç bu kadar, ihtiyacımız olduğu bir an daha olmamıştı.
Was there anything wrong a moment ago?
Biraz önce bir sorun mu vardı?
It was touch-and-go there for a moment.
Bir an için vur ve kaç.
I thought for a moment there was something else, but I guess I was wrong.
Bir an için başka bir şey olduğunu düşünmüştüm ama sanırım yanıldım.
But someone was there a moment ago.
Biraz önce orada birisi vardı.
The first moment it was opened, there was a sudden gust of air.
Kapıların açıldığı ilk anda, içeriye hava doldu.
For a moment there, I figured she was a lesbian when she began to caress me.
Bir ara beni okşayınca onun lezbiyen olduğunu sandım.
Was there any talk of the Christian consciences... who fled those people in their moment of agony... without offering even a drink of water?
Can çekişen o insanlara bir damla suyu esirgeyen Hristiyan inancı hakkında da söylentiler var mı?
I had to admit to myself that with Delphine there was never a dull moment.
Önemli bir şeyi kendime itiraf etmem gerekiyordu : Onunla birlikteyken hiçbir zaman sıkılmamıştım.
There was even a moment of tenderness... of complete silence.
Tam bir sessizliğin yumuşacık bir anı bile vardı.
But there would be the moment when I was going off Leaving my children with a stranger.
Ancak çocuklarımı tanımadığım birinin eline bırakacağım o gün de gelecekti.
Without a moment's warning he was bundled out of his room and from that moment on, there were always at least two of you in there, preventing him from regaining his treasure, maddening for him.
Uyarı olmaksızın, iki adamın koluna sarılı, odaya girdiniz, değerli hazinesini engellemeniz onu çılgına döndürdü.
Although there was a guest who attracted attention for a moment,
Bununla birlikte, olağandan daha fazla dikkat çeken bir konuk vardı :
Five years ago there was a rising against the tyrant but it was an empty palace they stormed on Murillo, his secretary, two children and all the wealth had escaped by ship and from that moment they disappeared from the face of the earth.
Beş yıl önce bu zorbaya karşı ayaklanma vardı. Ancak öfkeyle saldırdıkları Murillo'daki köşk bomboştu. Sekreterini, iki çocuğunu ve bütün varlığını alıp bir gemiyle kaçmıştı.
Yeah, see, for a moment there, I thought I was a man.
Jack.
For a moment there, I didn't know where I was anymore.
Orada bir süre için, artık nerede olduğumu bilmiyordum.
But since Francis is a writer and was a co-writer of the script, he could create things at the moment, and if a new idea came up, he would sit there up all night and write it.
Ama Francis yazmaya başladığından beri, ya da yazmaya ortak olduktan bu yana, çoğu şeyi o anda üretiyordu ve yeni bir fikir geldiğinde, tüm gece boyunca oturup ve yazıyordu.
"The rocket pitched down, and in a moment, there it was."
" Roket burnunu indirdi ve bir an içinde, işte oradaydı.
There was a difficult moment.
Zor bir karardı.
There was one moment where he had a hold of her and I had that stupid golf club, I thought I could just...
Bir anda orada onun ellerindeydi ve benim de aptal golf sopam vardı vurabileceğimi düşündüm...
Pat Jackson He knew this would be an outcry, and he knew that all of the photographers would be there to capture this moment so he was ready with a phrase which was "torches of freedom". - Public Relations Adviser and Colleague of Bernays :
Burada bir simgeniz var, kadınlar, genç kadınlar, yeni sosyeteler,
Boy, if there ever was a moment for a drink... One day at a time, right?
İçkiye başlamak için en iyi an her gün bir zaferdir, acaba?
And all of a sudden for just a brief moment in a land far away there was Abraham, Martin and Al saying if it wasn't for the wife... - AI.
Ve birden bire kısa bir anlığını çok uzaklarda İbrahim, Martin ve Al karın için olmasaydı...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]