This is all about you traducir turco
1,091 traducción paralela
Why don't wait until tomorrow, and then you'll know what this is all about.
Yarına kadar bekle, sonra bunlar niçin öğreneceksin.
Why don't you tell me what this is all about?
Neden bana ne olup bittiğini söylemiyorsun?
You still don't understand what this is all about.
Tüm bunlarin ne anlama geldigini hala anlamiyorsun.
What do you think this is all about?
Bütün bunların ne için olduğunu sanıyorsun?
So you have just one day to find out who this client is, what Undertow is all about, and how you're going to stop it.
Bu durumda müşterinin kim olduğunu Akıntı'nın neyle ilgili olduğunu ve nasıl durduracağınızı bulmak için bir gününüz var.
Do you know what this is all about?
Bunların neyle ilgili olduğunu biliyor musun?
He didn't even give you a hint to what this is all about?
Neler olduğu hakkında en ufak bir ipucu bile vermedi mi?
You shut up! This is what the Alphabet crimes are all about... guns!
Alfabe suçları bununla ilgiliydi...
Of all the necks on this boat, Highness, the one you should be worrying about is your own.
Majestelerinin bu gemideki boyunlar içinde tek endişe etmesi gereken boyun, kendisininki.
All I care about is I don't want to see you selling this shit in the school again.
Umurumda olan tek şey, seni bir daha bu okulda bu boku satarken görmemek.
Are you blaming yourself for Deets, is that what this is all about?
Deets için kendini mi suçluyorsun, bütün bunlar bunun için mi?
All you want to do is talk about this guy that you don't even know!
Tek istediğin senin bile tanımadığın bu adam hakkında konuşmak.
And, last night, Jack slept on the floor... and when he woke up, he said he was dead... and that I was a dwarf and that I had buck teeth... and you know how self-conscious I am... about those things, this is all your fault!
Dün gece Jack yerde uyudu uyandığında da öldüğünü söyledi ayrıca cüce olduğumu, dişlerimin kazma gibi olduğunu da söyledi böyle konularda ne kadar sıkıldığımı biliyorsun o yüzden bunların hepsi senin suçun.
You try and fight crime in this city, and all you hear about is Sherlock Holmes.
Bu şehirde uğraşıyor ve suçla çarpışıyorsun ve tüm duyduğun, Sherlock Holmes hakkında.
And you, monsieur - - you are free to sell your own collection, yes? Look, what is all this about?
Peki siz de kendi koleksiyonunuzu satabilecek misiniz, Mösyö?
Pino, all you ever talk about is nigger this and nigger that and all your favorite people are so-called niggers.
Pino. Bu saydıklarının hepsi zenci. Sevdiğin bütün ünlüler, zenci dediğin kişiler.
Flounder, why can't you just tell me what this is all about?
Flounder, neden neler olduğunu bana söylemiyorsun?
So, you want to tell me what this is all about?
Peki, bana söylemek ister misin bu olup bitenler nedir?
Perhaps you can explain what this is all about.
Belki de tüm bu olanları bana siz açıklarsınız.
Lieutenant, could you tell us what this is all about?
Komiser, bütün bunların anlamı ne, bize söyler misiniz?
Will you please explain what all this is about?
Neler oluyor sana, açıklar mısın lütfen?
If you're working for Jim Greer, you can tell me what this is all about.
Jim Greer'e çalışıyorsan bana neler döndüğünü de anlatabilirsin.
All this is about some hustler who dumped on you, right?
Bütün bunlar seni terk eden bir faaliyetçi için, değil mi?
This is where you tell me all about how locals rule and yuppie insects like me shouldn't be surfing your break, right?
Bana yerel kuralları söylemelisin..... benim gibi züppeler sizin sörfiünüze karışmamalı değil mi?
All this shit about addiction is a matter of how strong you are.
Tüm bu bağımlılık hikayesi ne kadar güçlü olduğuna bakar.
This is the worst thing that could happen! All right, spilled milk. What are you so mopey about?
bu şimdiye kadarki en berbat olay tamam sen neden böyle üzgünsün?
I told you all about him. Nick, this is Hazel Dobkins.
Nick, bu da, Hazel Dobkins.
- Do you know what this is all about?
- Bunlar neyle ilgili, biliyor musun?
Things that point out our similarities instead of our differences,'cause that's all you ever hear about in this country is our differences.
Farklılıklarımız yerine benzerliklerimizi gösteren şeylerden bahsetmek istiyorum, çünkü bu ülkeden duyduğumuz tek şey farklılıklarımız.
This is what it's all about. This is where you win or lose the race. Right here in the push start.
Bu yarışı çıkışta kazanırsınız ya da kaybedersiniz.
The worst part is that tomorrow you'll have forgotten all about this and you'll treat me like a jerk again.
En kötüsü yarın herşeyi unutacaksın ve yine bana bir alçakmışım gibi davranacaksın.
Is that what you think this is all about?
Her şeyin sadece bu olduğunu mu düşünüyorsun?
It's time you told me what this is all about.
Sanırım bana tüm bunların ne olduğunu anlatma vaktin geldi.
- Do you know what all this is about?
- Bütün bunların neden olduğunu biliyor musun?
You know what the real tragedy about all of this is?
Asıl trajedi ne biliyor musun?
I mean, I've been forever trying to find out what this bullshit is all about, and do you know what?
Her zaman bu saçmalığın anlamını bulmaya çalıştım.
You got any idea what this is all about, cowl-head?
Bu olanlarla ilgili bir fikrin var mı, maske kafa?
You want to tell me what this is all about?
Bana tüm bunlar nedir anlatmak ister misin?
Ah, thank you, now tell me what this is all about.
Ah, teşekkür ederim, Şimdi tüm bunlar nedir anlat bana.
Odo, do you mind telling me what this is all about?
Odo, neler döndüğünü söyler misin?
So, Willam... would you happen to know what this stage business is all about?
Peki, Willam şuradaki şu sahne işi nedir biliyor musun?
Although I am sure this will come as a shock, it is my belief that what I am about to tell you is all for the best.
Bunun sende şok etkisi yaratacağını bilsem de anlatacağım şeyin senin iyiliğin için olacağına inanıyorum.
What is this obsessive need to make everybody agree with you? No, what's that all about?
Neden insanların seni kabul etmeleri konusunda bu kadar saplantılısın.
Aren't you two curious about who is sending all this stuff?
Bütün bunları kimin gönderdiğini merak etmiyor musunuz?
I don't know what this is all about, but clearly, you're involved.
Bütün bunların ne hakkında olduğunu bilmiyorum, ama açıkçası, karışmış durumdasınız.
This whole thing'll blow over soon enough and you'll wonder what all the fuss is about.
Her şey yakında düzelecek ve neden kendini üzdüğüne şaşacaksın.
I'm sorry this is all hitting you at the same time... but after it passes and things settle down, you can think about starting over.
Bunun da seni yaralamasından dolayı üzgünüm... ama herşey geçtikten sonra, yatıştıktan sonra herşeyi yeni baştan düşünürsün.
I'm sure you're wondering what all this is about
Eminim bu olanlar için bir açıklama bekliyorsun.
What are you talking about? Nothing. It's just this liking me stuff is all virgin territory, that's all.
Sadece sevilmek benim için çok uzak bir kavram.
You know what, Mick? If you really think about it all this is entirely your fault.
- Biliyor musun Mick eğer düşünecek olursak bunların hepsi tamamen senin suçundu.
What a privilege for me to be here for you good people tonight.. .. and to talk about an issue that is so critical.. .. to this campaign and to all of the American people.
Bu akşam burada sizin gibi iyi insanlar arasında olmak ve hem bu kampanya, hem de Amerikan halkı için çok kritik bir konuyu görüşmek, ne büyük bir ayrıcalık.